tag:blogger.com,1999:blog-28034838237452809342024-03-14T23:28:48.248+03:00#YDIDünya önümüzde değişirken size #YDI eşlik ediyor. Yenilikçi gelişmeler, tartışmalı bilim, aydınlanma ve ruhsallık.Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.comBlogger273125tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-90021193883482855432022-03-16T00:00:00.064+03:002022-03-22T23:51:25.886+03:00Antalya Bip!omasi Forumu<div style="text-align: justify;"></div><h2 style="text-align: left;">Daha fazla insan ölmesin diye...</h2><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjxv1E_hkR_JJOd0Mo3Cpu28Dw05VrGIMK3euHAqeuO7bcx9BGUQPNYeFV_stVPxmxFqW4fBr1-V0ys7H1Vdkj_N-epqR_0OP6ZKVTW9Urd-yWDXXwN-oYZZ1T7i1viMcgDWR_-_fWIT2gT53ICLNbdh1jAC8nRiRHOhurJIFlL9BAnyJlry2VW4YEvJQ=s640" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="antalya diplomasi forumu" border="0" data-original-height="360" data-original-width="640" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjxv1E_hkR_JJOd0Mo3Cpu28Dw05VrGIMK3euHAqeuO7bcx9BGUQPNYeFV_stVPxmxFqW4fBr1-V0ys7H1Vdkj_N-epqR_0OP6ZKVTW9Urd-yWDXXwN-oYZZ1T7i1viMcgDWR_-_fWIT2gT53ICLNbdh1jAC8nRiRHOhurJIFlL9BAnyJlry2VW4YEvJQ=w400-h225" title="belek'te rusya ukrayna görüşmeleri" width="400" /></a></div><p style="text-align: justify;">Antalya'nın dünyaca ünlü turizm merkezi Belek, geçen günlerde birçok ülkeden üst düzey bürokratı ağırladı. Binlerce siyaset adamı içki ve kahvelerini yudumlayarak lüks uçak ve helikopterlerine bindiler ve Antalya Belek'e geldiler. Savaş artık dursun diye konuşmak üzere, ısıtmalı deri koltuklu zırhlı arabalarına binerek binlerce polisin görevlendirildiği karayolu ile otel ve kongre merkezlerine transfer edildiler. </p><p style="text-align: left;"></p><p style="text-align: justify;">Artık daha fazla insan savaşta ölmesin diye...<br />Orta seviye ziyaretçiler yerleştikleri birinci sınıf otellerin onlarca metrelik ışıl ışıl açık büfeleri önünde yemeklerini seçip aldılar ve üst seviye ziyaretçiler ise seksi hanımefendilerin servis yaptığı özel yemek odalarına alınıp ağzına çeşitli şeyler tıkıştırılarak acaip şekillere sokulmuş pişmiş hayvanlardan muazzam sunumlarla karşılandılar. </p><p style="text-align: justify;">Neyse ki sonunda sıra, artık daha fazla insan ölmesin ve bu savaş dursun diye yapılacak olan toplantılara gelmişti...<br /><br />Zeminleri birinci sınıf mermer kaplı fuayelerde üzerleri onlarca çeşit ikramlıklarla donatılmış bistro masaların etrafı katılımcılarca çoktan sarılmıştı. Bir ilçenin enerji ihtiyacını karşılayacak kadar enerji bu fuaye ve salonları aydınlatıp ısıtmaya uğraşırken Ukrayna'nın nükleer santralinin hayati bir noktasını az önce bir füze ıskalamıştı. Sadece bölge halkı değil, pek çok ülke panik içindeydi. <br /><br />Daha iki hafta önce, mis gibi kek kokan sıcak yuvasından, güzel karısı ve 2 yaşındaki prensesinden göz yaşlarıyla ayrılan eli kanlı bir Rus askeri, az önce hamile ve masum bir Ukraynalı'yı öldürdüğünün hiç farkında olmayacaktı. O sırada Antalya Belek'te bilmem kaçıncı tur görüşmeler bitmişti ve dinlemek ya da konuşmaktan yorulan bürokratların bir kısmı VIP masaj odalarına, bir kısmı da sevgilileriyle odalarına çekildiler ve önceden ısınmış yataklarına girdiler... Tam da bu sırada, Ukrayna'nın sıradan bir metro istasyonunda tek kişilik çadırlarında kalan Kateryna, üç gündür korkudan kekelemeye başlamış kızı Marta'nın üstünü örtüyordu. Sıcaklık yerin altında bile -5 dereceydi.</p><p style="text-align: justify;">Belki yarın ateşkese varılırdı... <br /><br />Artık savaşta daha fazla insan ölmesin diye devam eden toplantılar bugün dördüncü günündeydi. Oda kapısı çalındı... Ve adını bilmediğim bir bakanın sabah kahvaltısı yatağına geldi. Öyle ya, VIP bir şahsiyet ve kimbilir hangi büyük ülkenin devlet adamıydı. Pastırmalı yumurtasını ve Türkiye'nin en pahalı balını yerken <i><b>"şu konfor ve saygınlık da ne güzel nimet ama"</b></i> diye böbürlenerek içinden geçirdi. O sırada Kateryna, dün akşamdan pet bardağında arttırdığı çorbaya azıcık sıcak su bulup karıştırmıştı ve Marta'yı yediriyordu. Bakan duştan çıkmış, parfümünü sıkıp kravatını bağlamıştı ve B3 kongre salonuna doğru yola koyulmuştu.<br /></p><p style="text-align: justify;">Her şey bir an önce savaş dursun diye...</p><p style="text-align: justify;"></p><p style="text-align: justify;"> </p><p style="text-align: justify;">Emre Güney<br />14 Mart 2022</p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"></p><blockquote><i><br /><br />Vicdandan daha büyük insaniyet ve adalet sağlayıcı bir mekanizma daha yoktur. Yeri geldiğinde aynı vicdan zalimlerin de en ızdıraplı sınavı olacak! Dünya cennetti, insan cehennemi getirdi!</i></blockquote><p></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com3Belek, 07500 Serik/Antalya, Turkey36.8635954 31.06074188.5533615638211558 -4.0955082000000012 65.173829236178847 66.2169918tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-37458225884428535282022-02-02T01:00:00.010+03:002022-02-02T01:03:27.432+03:00Virüslerle ilişkiler<div style="text-align: justify;"></div><p style="text-align: left;">Evet, yanlış duymadınız...<br /><br />Son 2 yılımız Corona virüs ve varyantları ile, testler ve aşılarla gündemi meşgul etti malum... Kaldı ki daha bunu atlatmadan, ağzından asla hayırlı bir şey çıkmamış Fill Hates Amca'mız insanlığı daha ciddi şekilde tehdit edecek yeni salgınlar ve virüslere karşı uyarıyor... </p><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgN0eBuGVwUGWEC8aqoxB1UvO0MzW_XmdVfPm2nzHQI7yEABsX3T6aRIuUtzBM0hO5tydUZBwccrusKmrGZnV4-xunzEIdnDfl0VfvxlIrOk8QfFJKTn78NWZm-ptHI_hbWm5bJqaVuSTTMl24IJO_906PCS8ZkS4HB-StQWv6_uGpwLWXi9mUeGecPNw=s1070" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="602" data-original-width="1070" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgN0eBuGVwUGWEC8aqoxB1UvO0MzW_XmdVfPm2nzHQI7yEABsX3T6aRIuUtzBM0hO5tydUZBwccrusKmrGZnV4-xunzEIdnDfl0VfvxlIrOk8QfFJKTn78NWZm-ptHI_hbWm5bJqaVuSTTMl24IJO_906PCS8ZkS4HB-StQWv6_uGpwLWXi9mUeGecPNw=s320" width="320" /></a><br /></div><div style="text-align: left;"><br /><div style="text-align: justify;">Ben lafı uzatmadan, gripler, ağrılar ve yaralar gibi basit ve orta seviye virüslerle/hastalıklarla mücadeleye ilişkin bir takım yenilikçi yöntemler sunacağım. Bu gibi anlayışlar, kavrayışlar materyalistik insanlarda işe yaramaz. Bunu anlatmak için enerji ve zamanınızı harcamayın. <b>Bu metodlar, bizim aslında uzay zamansız, eterik, çok boyutlu varlıklar olduğumuzu anlamış olanlar içindir. </b><br /></div><br />Hazır mısın?<br /><br />Genelde ilk işaret gece boğazındaki kuruma, kaşıntı ya da batmaları farketmenle olur. Ağrı, kesik ya da yaralanmalarla mücadelede de anlatacağım aynı yöntemler geçerlidir. Ben hep grip tehditlerinde kullandığım için gribal bulaşıcı hastalıklardan tarif edeceğim...<br /><br /><p style="text-align: left;">Boğazınızda bir şeyler olduğunu farkediyorsunuz...</p><ol style="text-align: left;"><li style="text-align: justify;">Fiziksel önlemlerle başlayın. Dişleriniz sağlamsa, ağzınızda yara, dişlerinizde açık çürük vs yoksa bir miktar elma sirkesi içerek ve gargara yaparak boğazınızda çoğalmaya başlayan organizmaları azaltıp mideye süpürmüş olursunuz. Gribal hastalıklar mide yoluyla ilerleyemez. Mideye indirerek onları en güçlü kaleye, mide asidine gönderirsiniz.</li><li style="text-align: justify;">En eğlenceli kısma geldik. En güçlü imajinasyon gücünüze ihtiyaç var. Söyleyeceklerimi ne kadar güçlü, parlak, canlı, tutarlı ve kararlı görselleyebilir ve sürekliliğini sağlarsanız yöntem o kadar başarı sağlar. Aynı zamanda kendi sanatsal yaratıcılığınızı katmalı ve ona kendinizden özgün bir şeyler vermelisiniz. <b>Artık bir ölümlü ve aciz bir beden gibi değil, çok boyutlu, uzayın ve zamanın ötesinde ışık varlıklar olarak çalışıyoruz.</b></li><li style="text-align: justify;">Boğazınızı (ya da sizin senaryoda sorun neredeyse orayı) bir enerji ızgarası ile kafes içine alıyorsunuz. Dilerseniz metalik, saydam ya da opak, ya da yarı saydam bir balon, zar içine de alabilirsiniz. Orayı dilediğiniz şekilde işaretliyor ve sarıyoruz, vücudun diğer yerlerinden yalıtıyoruz.</li><li style="text-align: justify;">Şu bilinçle ya da buna benzer bir zihniyetle virüsü, mikrobu, ya da sorunu karşılıyoruz: <br /><i>"Hoşgeldin. Benim vücudumdasın. Senin farkındayım. Orada olduğunu ve ne yapmakta olduğunu görüyorum. Sana kızgın değilim ama burada kalmana izin verilmeyecek."</i></li><li style="text-align: justify;">Tüm dikkatinizi oraya toplayın. Her şeyi gören göz gibi onun tepesine çökün. <i><b>Ama bu dikkatte ASLA endişe, korku, nefret olmamalı. Kesinlikle bunu istemiyoruz.</b></i> Sadece onun farkında olun ve izleyin. Aciz bir beden değilsiniz. İnsan bedenindeki ölümsüz, çok boyutlu bir varlıksınız. <i><b>Patron sizsiniz ve varoluş sizin emrinizdedir. </b></i></li><li style="text-align: justify;">Sardığınız sorunlu bölge etrafında çeşitli eksenlerde döndürdüğünüz halkalardan, hayal edebileceğiniz en beyaz, en parlak, beyaz ışığın sorunlu bölgeye püskürüp orayı yıkadığını, arındırdığını, mikrobu etkisiz hale getirdiğini canlandırın. Bunu çeşitli uzaklıklardan, mümkün olan en yüksek detay ile ve çok yakınlarından, çeşitli hızlarda en iyi şekilde canlandırın. Zihninizdeki, kendi 3 boyutlu animasyon yeteneğinizi geliştirip en iyi şekilde kullanın. Başardıkça, detaylandıkça ve renklendikçe ne kadar eğlenceli olduğunu göreceksiniz. Örneğin, birkaç hulahop çemberinin sorunlu bölge etrafında serbestçe döndüğünü hayal edin. Bir çember sağdan sola dönerken bir diğer yukardan aşağı, bir diğeri diagonal dönebilir ve hatta birisi de masanın üzerinde dönme hareketini yitiren bozuk paranın hareketi gibi spiral bir hareket ekseni izleyebilir. Tüm bu çemberler olaylı bölgeye bakan yüzeylerinden, yani merkezlerine doğru mikron inceliğinde bir yırtık boyunca göz kamaştırıcı bir ışık püskürtüyor. <br /></li><li style="text-align: justify;">Akabinde yarattığımız ilk koza ile onu önce bedenin diğer bölgelerinden yalıtmıştık ve yeni etkilerin girişine kapıyı kapatmıştık. Aynı anda birkaç katmanlı bu canlandırmayı değiştirin. Dikkatinizi bir izole edici küreye/enerjetik ızgaraya ya da kozaya, bir de ışık püskürten halkalara verin. <b>Küreye çarpanlar geri dönüyor, küreden çıkmaya çalışanlar kaçamıyor. Ancak ışıkla yıkanıp nötralize olmaya ya da zararsız olarak dönüşmeye mecburlar.</b> Kudretinizi konuşturun. Siz kaynaksınız, ışıksınız. Burası sizin bedeniniz ve siz ne derseniz o olur. Yeni Dünya'nın yeni araçlarını hayranlıkla kullanın. <br /></li><li style="text-align: justify;">Üçüncü katman ses! Işıkla taradığımız bölgeye <a href="https://youtu.be/8SHf6wmX5MU" rel="nofollow" target="_blank">white noise, pink noise, brown noise</a> gibi sesler gönderiyoruz. Bunları müzik ve seslerle uğraşanlar bilir. Bilmeyenler için anlatalım: Bir çağlayanın sesi, yayın gelmeyen televizyonlardan gelen "hıssssss" sesi, deniz dalgalarının hışırtısı gibi bir tiz gürültüyü sorunlu bölgeye, virüslü boğaza imajinasyon olarak veriyoruz. <b>Orada bulunan, bize birazcık geçici huzursuzluktan fazlasını veremeyecek organizmayı her koldan fevkalade rahatsız ve huzursuz ediyoruz.</b> Ses, ışık, telkin. Onunla iletişim kurun. <i>"Burası benim bedenim! Göreceğini gördün, artık gidebilirsin."</i><br /></li><li style="text-align: justify;">Tepesine çökün ve an be an, zerre kadar endişe korku taşımadan onun farkında olun. Ve bu 3-4 katmanlı çalışmayla onu perişan edin. <br /></li></ol><p style="text-align: justify;">Bünyeye bağlı olarak bir gribin nezle ya da öksürüğe çevirmesi bile 3-4 gün alabiliyor. Bazen eklem ağrıları ve halsizlikler bu ilk günlere eşlik ediyor ve bir gribin çözülme öncesi en zor zamanları burada geçiyor. Ardından tıkanık bir süreç gelebiliyor. Eğer şanslıysanız ferah bir sinüs, geniş nefes yolları ve yan ürünleri 👃😪 kolay atma becerisine sahipseniz bile toplam süreç 1 hafta ila 10 gün zaman alabiliyor. Eğer altyapısı sağlam, güçlü bir bünyeye sahipseniz bu yöntemler ile gribin vücudu tam olarak etkilemesine fırsat bile vermeden 1 gece ya da 2 gün gibi bir sürede ağrısız, öksürüksüz, halsizlik ve nezlesiz olarak viral bir hastalıktan kurtulabilirsiniz.</p><center><table style="width: 100%;">
<tbody><tr><td><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEi51uVJErGac0fYuVF5-BDgjThbQATO48U7rErE17jOIOl2VUdgPnA38McrBXkHc_JL7zftwetUC4YYjZMYD1GKA-8jAZmckj9NP_YIxMHuRUGYrVMlWVC6TQTusDCXA-DiWnjZHs4iH0TCAnH1FsQ99VScWWQyCAOoK7M9r8ZHQxzGxDzhuNb-mntJ-g=s220" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; padding: 10px;"><img border="0" data-original-height="220" data-original-width="220" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEi51uVJErGac0fYuVF5-BDgjThbQATO48U7rErE17jOIOl2VUdgPnA38McrBXkHc_JL7zftwetUC4YYjZMYD1GKA-8jAZmckj9NP_YIxMHuRUGYrVMlWVC6TQTusDCXA-DiWnjZHs4iH0TCAnH1FsQ99VScWWQyCAOoK7M9r8ZHQxzGxDzhuNb-mntJ-g=w200-h200" width="200" /></a></td>
<td><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjdf2xwvLMxfn81YiRirCPI0Wm1ye_jQR0RRDWkHVbg2nkblAgdAMXzwTcbaZSv3q4r_E5RTPHQpuuoamD3_G8ztGcF-MIgVNrAM445VKoAil--k96zsLuLNlBuPT8IZoh-geeTP3Ndvec0KMywjiNq3laCVygQu8zT6uYyVaxzF3Zj00b0NS48HK0mdA=s498" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; padding: 10px;"><img border="0" data-original-height="220" data-original-width="220" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjdf2xwvLMxfn81YiRirCPI0Wm1ye_jQR0RRDWkHVbg2nkblAgdAMXzwTcbaZSv3q4r_E5RTPHQpuuoamD3_G8ztGcF-MIgVNrAM445VKoAil--k96zsLuLNlBuPT8IZoh-geeTP3Ndvec0KMywjiNq3laCVygQu8zT6uYyVaxzF3Zj00b0NS48HK0mdA=w200-h200" style="outline: red dashed 1px;" width="200" /></a></td>
</tr>
<tr>
<td><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhECJ6jtPXbky3hs229gzENaXKdBGsEdGJom1WcmeZuQ5-wOZ30eNyhN9IAjSRnP5RyrF67u5zWhDXV3WTDmaKFek5ucuXISiXMrPod1VHTHi4QfV0KenyHneA0FiJKu_wjTUjE1B6hNmB3yMzZHm0ykxDO7w8-8t5b8gyAtvAmqsqGNSlNcmzFUtak3A=s220" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; padding: 10px;"><img border="0" data-original-height="220" data-original-width="220" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhECJ6jtPXbky3hs229gzENaXKdBGsEdGJom1WcmeZuQ5-wOZ30eNyhN9IAjSRnP5RyrF67u5zWhDXV3WTDmaKFek5ucuXISiXMrPod1VHTHi4QfV0KenyHneA0FiJKu_wjTUjE1B6hNmB3yMzZHm0ykxDO7w8-8t5b8gyAtvAmqsqGNSlNcmzFUtak3A=w200-h200" width="200" /></a></td>
<td><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjMRu2u5yrBFm5TcVf3rGKlDFYFHoQBLMX7V62F3Wq2OIwQXf76hTBiELxad-fLO0qvYh3u2t6D9XAsZkYysc1r6L8wCAFj7i6CVbjCbh1e5Rop2Jf2r6z7x4n8AHWBQKweUd7qjDiiSrDCyWJxlgGC7PlRrMNvnree368owgsSUDdJCjPWOAffaLIexQ=s220" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; padding: 10px;"><img border="0" data-original-height="220" data-original-width="220" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjMRu2u5yrBFm5TcVf3rGKlDFYFHoQBLMX7V62F3Wq2OIwQXf76hTBiELxad-fLO0qvYh3u2t6D9XAsZkYysc1r6L8wCAFj7i6CVbjCbh1e5Rop2Jf2r6z7x4n8AHWBQKweUd7qjDiiSrDCyWJxlgGC7PlRrMNvnree368owgsSUDdJCjPWOAffaLIexQ=w200-h200" width="200" /></a></td>
</tr>
</tbody></table></center>
<p></p><p style="text-align: justify;">Başlangıç için sözlü tarfilerimin yanısıra yukarıdaki animasyonlu görselleri de ilham olarak kullanabilirsiniz. Onları nasıl kullanacağınız sizin yaratıcılığınıza kalmış. <br />Önleyici tedaviler, bağışıklık sistemini güçlü tutma ve sürekli destek kuvvet için de her gün hatırlayıp canlandıracağınız, tüm bedeninizi çevrenizde dönen bir yıldız tetrahedron içerisinde hayal etmeyi adet haline getirebilirsiniz. </p><p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="763" data-original-width="1181" height="207" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiR1aL74uf1tNp9pUumX11QjDwZY0qZBc8g0BUoSdCcdclhk8X0IDXpzSUAz-gJ7ZC2MHVR-cnf5FZVoHuWU5OuMzatF446R7RqJOpiNckNVBD7tMDYnC1s0dYpcUoP9TYe-t0O6VoL5n2SuNJBUvnnMg5dG4FxoPtI9ZtiUFghFijdxfpdNJVM6ht-Sw=s320" width="320" /></div><p style="text-align: left;"><br /></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span style="color: #00a066;"><br /><b>Öncelikle anlamalı ve öyle de hissetmelisiniz. Bilmelisiniz. Etten, aciz birer beden değiliz. Bizler "ışık bedeniz!"</b></span></span><br /><br />Virüslerle ilişkileriniz şimdi nasıl? Tecrübelerinizi yazarsanız sevinirim. <br /></p><p style="text-align: left;"><br /></p><p style="text-align: center;">Sağlık ve neşe dolu günler!</p><p style="text-align: center;">Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ <br /></p><br /><table border="1"></table><p></p></div>Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-62498685559190031602021-12-02T16:38:00.002+03:002021-12-02T16:41:32.078+03:00Rehbersiz yürümek <table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-8eJC0zHXIZQ/Yai6RwM1TfI/AAAAAAABCmI/4HZ-ufMnqmkwLYfQ37BGqbEIje70xSiwwCNcBGAsYHQ/s640/uzun-karanlik-tunel.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" title=""><img border="0" data-original-height="427" data-original-width="640" height="214" src="https://1.bp.blogspot.com/-8eJC0zHXIZQ/Yai6RwM1TfI/AAAAAAABCmI/4HZ-ufMnqmkwLYfQ37BGqbEIje70xSiwwCNcBGAsYHQ/s320/uzun-karanlik-tunel.jpg" style="outline: red dashed 1px;" title="" width="320" /></a></td></tr><tr align="right"><td class="tr-caption"><span style="font-size: x-small;">Görsel: Franz Bachinger</span></td></tr></tbody></table><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;">Karanlık, havası nemli, yeri ve duvarları soğuk ve ıslak, çıkışı ve ucundaki ışığı toplu iğne başı kadar uzakta görünen bir tünelden geçiyoruz. Duvarlarındaki bozuk taşları arasından çamurlu kara eller kıvranarak uzanıyor... <br /></div><p><br />"Gitme, burada kal, beni de götür" diye sana değmeye, seni tutmaya çalışan, ikna edici sözler fısıldayarak beynini uyuşturan binlerce soğuk el... Yanında arkadaş, rehber yok, teselli ve nasihat yok. Çıkana kadar iletişim yok, ışık yok, alet yok, araç yok. Ve bu yol tek başına yürünecek. <br /><br />Bugüne kadar maneviyat namına ne yaptınsa yanına kâr, ateşine har, o kaldı. Tek yoldaşın, tek rehberin, içindeki o ateş, çekirdeğindeki o ışık. Güvenebileceğin ya da sığınabileceğin özünden başka hiçbir şey yok. <br /><br />Eller tünelde bırakılacak. Yürünecek bu yol; yürünecek son yol...<br /></p><p> </p><p>Emre Güney<br />02.12.2021 <br /></p>Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-64949120722063020162021-06-07T01:11:00.002+03:002021-06-07T01:11:24.581+03:00Dünya | Bağımlılık yapıcı bir uyuşukluk<div style="text-align: justify;"> <div style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-P0_ea4FPuRs/YL0ltoXcNEI/AAAAAAAA9_A/El39uCvYjS0B1CqSJ133KH7PkIbRgMZSACLcBGAsYHQ/s1200/foto_emre_g%25C3%25BCney_d%25C3%25BCden-park-antalya.jpg" imageanchor="1" title=""><img alt="düden park" border="0" data-original-height="675" data-original-width="1200" height="360" src="https://1.bp.blogspot.com/-P0_ea4FPuRs/YL0ltoXcNEI/AAAAAAAA9_A/El39uCvYjS0B1CqSJ133KH7PkIbRgMZSACLcBGAsYHQ/w640-h360/foto_emre_g%25C3%25BCney_d%25C3%25BCden-park-antalya.jpg" title="" width="640" /></a></div><br /></div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;">Şu dünyanın en kral ve zenginlik içindeki hayatını da yaşasam buranın bir cehennem olduğu fikrinden vazgeçmem ve o aldatıcı konforun, keyfin ve sahte zenginliğin, içerideki sarsılmaz kudretin yanında nicelik, nitelik, maddiyat ya da maneviyat olarak zerresi dahi olmadığının bilincindeyim.</div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;">Ve bunları söylerken de hâşa bizim yararlılığımızı, zararlılığımızı, niyetimizi, ırkımızı dahi gözetmeden bize sınırsızca hayat, sığınma ve meşk sunan Dünya Ana'yı asla küçümsemiyor, şikayet etmiyorum. İnsanın dokunmadığı her şeyi tenzih ediyorum. İnsan ancak ve ancak bir şeyleri kontrol ve idare ettiğini zannediyor.<br /></div><p>Şu sürekli tartışa durduğumuz ve bazılarımızın korktuğu, sakındığı, Devletlerin bile üzerindeki zalim güçler dahi olsun, her ne kadar ilgimizi çekip bizi meşgul etseler, dilimize dolansalar da sadece bir şeyleri yönettiklerini sanıyorlar. Ancak onlar da bir tuvale dokunan ─belki az daha koyu renkli─ birer fırça darbesinden başka şey değiller ve tuval ya da fırça olmadıkları gibi, belki ancak o fırçanın ucuna bulaştırılmış ufak bir zerre boya olabilirler.<br /><br />Şükür ki şu birkaç saniyelik değerli vaktimizi Anadolu'da geçirmeye layık görülmüşüz ve şu karmaşık ama değerli zamana şahit olmuşuz. Dünya'daki hiçbir zenginliğin üzerini örtüp büyüleyemeyeceği kudreti görene, gördürene, merak edene ve arayana şükürler ve selamlar olsun.</p><p> </p><p>Emre Güney<br />02/03/2021</p><p><br /></p><p><br /></p>Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-43257164411714110152020-12-28T02:41:00.006+03:002021-09-15T23:22:19.884+03:00Hakikatin İdrâkı ─ Sarsılmaz'ın Görülüşü II<div style="text-align: center;"><h3><span style="color: #00a066;">Başlarına en büyük olaylar gelmeden önce bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşın.</span></h3><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;">Bu farkındalığı en iyi anlayıp uygulamak için bu yazıyı<br /></span></i></span></div><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;">okumadan önce <span style="color: #e69138;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/10/sarsilmazin-gorulusu.html" target="_blank">şu yazımı</a></span> okumanızı tavsiye ederim. </span></i></span></div><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;">Bu yazılar, <b>"birlikte"</b> bu farkındalığın iki cephesini anlatmaktadır. </span></i></span></div><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;">İlki sebebi, ikincisi (yani bu) ise sonucudur.</span></i></span></div><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;"> <br /></span></i></span></div><div><span style="font-size: small;"><i><span style="font-weight: normal;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://fengshui-paintings.com/1534-Lotus-Flower-Painting-Asian-Wall-Decor-Abstract-Flower-Painting-sm.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;" title=""><img border="0" data-original-height="291" data-original-width="576" src="http://fengshui-paintings.com/1534-Lotus-Flower-Painting-Asian-Wall-Decor-Abstract-Flower-Painting-sm.jpg" /></a></div></span></i></span><br /></div></div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;">Bazı kaynaklar varoluştaki en yüksek bilgiye Hakikat Bilgisi adını koyar. Son iki-üç yıla kadar hep gerçeği ve gerçeklikleri araştırdık. Ancak gördük ki aradığımız şey gerçeklikler ya da realiteler değil. Çünkü bunlar kişi, koşul ya da konumlara göre değişen kavram ya da yapılar. Oysa biz hepsinden en yüce, en yüksek bilgiyi arıyorduk. Aradığımız şey kişi, konum, taraf ve koşullara göre değişmemeliydi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gerçeklik <i>(aslında sözde gerçeklik)</i> ile hakikat bilgisini idrâkın arasındaki farkı açmak gerekiyor. Pek çok yerde söylüyorum: En yüksek bilgiyi en çok ve en net bir biçimde bu sitede veriyorum diye. YouTube kanalıma da içerik üretiyorum ancak bu içerikler bir bilgisayar diliyle açıklamak gerekirse üç-dört alt klasör seviyesindeki gerçekliklerden ibaret. Karanlık dünya, rüya âlemi hayatlarımız, cehennem hakkında... Buradaki Ruhsallık temalı yazılarımda ise Hakikat Bilgisi ya da Ona yakın seviyede bilgi veriyorum. Yine bilgisayar diliyle tabir etmeyi çok uygun ve yerinde buluyorum ki Hakikat Bilgisi ise kök dizinde yer alan bilgiler. En yüksek bilgi. Diğer tüm bilgilerin sebebini ve sınırlarını tayin ediyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Görüp görebileceğiniz her şey ama her şey oyun içindeki oyunun içindeki oyunlar. Matrix filmindeki karşılığı ile ifade edecek olursak bahsettiğim bilgi Neo'nun kırmızı hapı aldıktan sonra yaşadığı aydınlanma, sırrı çözme ve GERÇEK ÖZGÜRLEŞME. Hatta bu da sisteme müdahale etme yetki ve becerisi ile sonuçlanmıştı. Bahsettiğim şey yaşadığınız ve başınıza gelebilecek her şeyin kök dinamiklerini anlamak ve onlardan AZÂDE OLMAK. Bunlar dünyevi eğlenceler ve egosal oyalamacalarla meşgul insanlar için uygun bilgiler değil. Zaten bir sebeple bu tür bilgiler o tür insanlara asla ulaşmıyor. Ulaşsa da özüne temas edip bir yankı/cevap bulamıyor. Ama bu da ne bir aksilik, ne bir gecikme; bu kişiler ya da kümülatif varoluş için. </div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;">Bu, uğrunda bu kadar uzun bir giriş yazılacak yazı değil aslında. Çünkü o çok net, çok ortada ve keskin. Bir düz yazı gibi değil, hikayeleşmiş biçimde de değil bu defa madde madde Hakikat Bilgisi nasıl bir şey bundan bahsedeceğim. Beyin bilgiyi madde madde, sıra sıra daha iyi düzenleyebiliyor. Ancak okuyacaklarınız beyinden ziyade kalple anlaşılacak. Hakikat nedir ve ne değildir... </div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: center;">♦ Numaralandırmada herhangi bir sıralama yoktur. Başlıyorum... ♦<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<ol style="text-align: justify;">
<li>Hakikat Bilgisi idrak edilmişse eğer, bu idrak başınıza gelebilecek herhangi bir şeye karşı travmatik tüm etkileri <b>daha yaşanırken geçersiz kılar.</b> Hiçbir deneyim sizi depresyona sokamaz, travma yaratamaz, esir alamaz.</li>
<li>Hakikat Bilgisi'nin idrakı hiçbir bilgi/öğreti ile haşır neşir olmadan <b>çok yüksek kendini izleme ve gözlem ile</b> kendiliğinden de gelebilir.</li>
<li>Hakikat Bilgisi inzivalara çekilme ve tefekkür gibi uygulamalarla da <b>kendiliğinden gelebilir.</b></li>
<li>Hakikat Bilgisi bir kere farkedildiğinde geri dönülmez ve etkisi eksilemez bir biçimde kişiyi etkiler. <b>Tüm kişilere ve olaylara bakış kalıcı olarak değişir.</b></li>
<li>Hakikat Bilgisi kişinin <b>daha az konuşmasına, çevreyle daha az etkileşime geçmesine sebep olur.</b> Bu, kişinin asosyalleşmesine ve yalnızlığı daha çok tercih etmesine sebep olacaktır. Bunun sebebi insanlara güven ve sevgisini kaybetmek değil, kişinin sosyalleşmek için bir <b>sebep ya da ihtiyaç duymamasıdır. </b></li>
<li>Hakikat Bilgisi insanların yalanlarını, bir şeyleri örtme ya da bükme çabalarını, aldatmalarını ve abartmalarını çok daha iyi farketmenize sebep olur. Ancak bununla birlikte bunları yüzlere vurup savaşmaya ya da kusmaya sebep olmaz. Çünkü <b>hakikat bilgisi ile kendi kişiliğiniz ve diğer kişilerin mevcudiyeti ortadan kalkmıştır.</b> Bir diğer sebep de, herkeste kendin dahil her kişinin görülmesi ve açığa çıkan sevgi-merhamettir.<br /></li>
<li>Hakikat Bilgisi ölme, sakat kalma vb. kaygı ve korkuları yok eder. Aslında bir korku filminden korkmak dahil tüm korkuları yok eder! Korku sahibi olacak kişi yıkılmıştır. Sürüngen beyinden sebepli anlık <b>"refleks korku"</b> kabarır, ancak saliseler içinde farkındalığa girer ve girdiği gibi gerçekliği çöker!<br /></li>
<li>Hakikat Bilgisi, insanların sizin hakkınızdaki düşüncelerinin sizi yönetmesini engeller. Bununla birlikte o düşünce ve tahminler görüş ya da farkındalık alanından çıkmaz. <b>Yani eskisinden daha açık ve ortadadırlar ancak hükümleri, üzerinizdeki ağırlıkları ortadan kaybolmuştur.</b><br /></li>
<li>Hakikat Bilgisi evrensel olan, kişiye ve koşula göre değişmez <b>tüm kanunların üzerinde bir iç adalet ve vicdan seviyesini ortaya çıkartır.</b> Öyle ki dünyanın en âlâ kanunları, hakları, kuralları düzenlense ve uygulansa dahi bunlar bükülebilirlerdir ancak hakikati anlamış kişinin öz vicdanî değerleri ve kararları eğilip bükülmez şekilde bütünün hayrı, hakkı ve huzurunu koruyacak yapıya kavuşmuştur. <br /></li>
<li><div style="text-align: right;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-as6HDshD6eA/X-kQfZe97uI/AAAAAAAA5c4/sl-EECD6CiIHIw5OVdK2HXahzrqzrrMxwCLcBGAsYHQ/s730/Floral%2BCranes%2Bby%2BSpacefrog%2BDesigns.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;" title=""><img alt="Floral Cranes by Spacefrog Designs" border="0" data-original-height="730" data-original-width="730" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-as6HDshD6eA/X-kQfZe97uI/AAAAAAAA5c4/sl-EECD6CiIHIw5OVdK2HXahzrqzrrMxwCLcBGAsYHQ/w320-h320/Floral%2BCranes%2Bby%2BSpacefrog%2BDesigns.jpg" style="outline: red dashed 1px;" title="" width="320" /></a></div>Hakikatın idrak edilmesi ya da kişinin Onu anlaması için <b>kişi her şeyden çok özgürlüğü istemelidir.</b> Özgürlük isteği sokaklarda ya da istediğin ülkede dolaşabilmek ya da istediği şeye istediği an sahip olabilmek değildir. Bahsettiğim şey; zihinde, kafada özgürlüktür, beklentisizliktir, "tamam"lıktır ve her şeyden azâdeliktir. </li>
<li>Hakikat Bilgisi kalıcı, sarsılmaz doyum, mutluluk, huzur ve denge getirir. <br /></li>
<li>Hakikat Bilgisi, siz sarhoşken dahi etkisini yitirmez. Çünkü o bilgi değildir. Her koşulda geçerli, kesin, eksilmez ve harici faktörlerden asla etkilenmez bir biçimde sizi koruma altına alır ve tüm hayatınızı, tüm deneyimlerinizi sarar, kapsar. "<b>Koruma" </b>ifadesi sadece daha iyi algılanması adına kullanılmış bir ağız alışkanlığından başka şey değil! <b>Korunmaya ihtiyaç duyacak bir şey artık mevzu bahis değildir. </b></li>
<li>Hakikat Bilgisi her şeyi eskisinden daha da büyük bir farkındalık ve derinlikle tatmanıza sebep olurken bunlardan depresif, dramatik, kederli, yıkıcı, üzücü bir şekilde <b>etkilenmenize</b> de mâni olur. </li>
<li>Hakikat Bilgisi karşınızdaki kişinin davranışlarının doğal ve gerçek, sahte, abartılı, içten ve candan ya da çıkarcı amaçlarla yapılmış olduğu sezgisini açıkça ortaya koyar.</li>
<li>Hakikat Bilgisine sahip olan kişi -misal- duygusal bir filmin etkisiyle ağlarken ya da içerken, bunun hem tadını çıkarıp hem de en ufak bir kederlenme, kalıcı ajitasyona maruz kalamaz. Dahası, tüm dram ve keder hemen o anda komediye çevrilebilir, <b>ve hatta tüm aciziyet ve keder tam da o anda ve aynı zamanda da gülünçtür. </b></li>
<li>Hakikat Bilgisi kimseye karşı kalıcı öfke, nefret, kıskançlık, komplo, çekemezlik taşımanıza kesin olarak engel olacaktır. Çünkü kendinizi bildiğinizden onları bilirsiniz. Yine ağız alışkanlıklarını düzeltelim: Kim kimi bilecek? Kişiler yok!<br /></li>
<li>Hakikat Bilgisine sahip olan kimseler, değil herhangi bir çıkar; para ve hatta canla dahi <b>satın alınamazlar!</b></li>
<li>Hakikat bilgisi öyle bir anlayıştır ki hiçbir kişi, nesne, kurum ya da inanç çıkarına çevrilemez. Manipule edilemez. Yapısı müsait değil. Hakikat bilinci doğası gereği başlılığı, şeyhlik ve müritliği, suistimal ve faydalanılmayı otomatikman imkânsız kılar. <b>Hakikat sahipliğe çevrilemeyen, anonim, her yerde, herkes için her koşulda mevcut olan bir anlayıştır.</b><br /></li>
<li>Hakikat bilgisi dış kaynaklı umut ve kurtuluş projelerini, küresel değişimlere gebeliği, mucizevi değişimlere beklenti ve bağımlılığı devre dışı bırakır. </li>
<li>Hakikat bilgisi kişiyi yok edip kişiyi görenin yorumsuz ve yargısız görüşüne ─yani salt farkındalığa─ geçiş sağladığından <b>tüm kişi sorunları kesin, kalıcı ve geri dönüşsüz olarak devre dışı kalır.</b> Kişi yokken, aynı zamanda anılar ve geçmiş-gelecek de olmadığından sorun, dram, keder, şok, sarsıntı, trajedi, depresyon ─ya da aklınıza olumsuz başka ne geliyorsa─ mevzu bahis olamaz. </li>
<li>Hakikat bilgisi dramı yok etmekle kalmaz, siz mutluluk, neşe, doyumu çok daha derin deneyimlerken bunlara olası bağımlılığın getireceği gelecekteki, potansiyel mutsuzlukları da daha yaşanmadan geçersiz kılar. Mutluluk geldiği an daha çok yaşanır, ancak mutluluğun gidişinin yoksunluğu da artık yoktur. <b>Yani dünya sizi mutlu anılarınızdan ve ilişkilerinizden dahi vuramaz, bağlayamaz! </b> <br /></li>
<li>Hakikat bilgisi basitliği, evrenselliği, ölçeksiz ve koşullandırılmamış olması sebebiyle %99+ dünyevi bilgi, öğretiyi ve inancı, dini ve kültürü devredışı bırakır. Çünkü hakikat anlaşıldıktan sonra bunlar öylesine yavan, kıt ve koşullanmış gelir ki tüm entellektüel, akademik, bilimsel ya da tarihi bilgiye olan ilgi kaybolur. Çünkü;</li><li>Varlığın farkedilmesiyle birlikte şimdiye kadar gerçeklik ve yaşam, ya da canlılık olarak kabul edilmiş olan şey artık çökmüştür. <b>Çökmüş olan bir şey üzerine kurulmuş olan her şey de onunla birlikte buharlaşıp yok olur.</b> Bu sebeple bir rüyaya harcanan enerji, zaman ve emek de anlamını yitirmiştir.</li><li>Hakikatin idrakı üzerinizdeki tüm kitlesel, subliminal, teknolojik ya da cin, şeytan, büyü gibi inanç kökenli silah ve manipulasyon araçlarını geçersiz kılar. Hakikatin idrakı kişiyi ortadan kaldırdığı ve sizi kişinin etkilerinden münezzeh kıldığı için azâdesiniz. <ul><li>Bir üst maddenin devamı olarak bu şu demek oluyor... Size çip de takılsa, teknolojik yollarla kafanıza ses, dram, depresyon ya da vesvese de verilse, büyü de yapılsa, tüm bunlar değişken ve iktidarı pamuk ipliğine bağlı olan kişiye, kimliğinize yapılmış olacak, ancak siz ondan artık azâdesiniz. Yapılanı farkına varacak ancak tesirini almayacaksınız. <b>Çünkü bunların temas ettiği "kimliği" artık kendinizden, yani asıl olandan kopardınız.</b><br /></li></ul></li><li>Hakikat, bir inanç sistemi olmadığı gibi, bir kişi/din/kültür/odak merkezli de olmadığı için sizden bir şey talep etmez. Yaşam stilinizi değiştirmeniz gerekmez. İlişki ya da sorumluluklarınızı ihmal edip bir şeyleri bırakıp belli bir şeylere yönelmenizi ya da adanmanızı beklemez. <b>Tüm yaşamınıza aynen devam ederek iyinin ve kötünün, yararlı ve zararlının ötesinde, daha üst bir perspektifte görmenizi ve algılamanızı sağlar. </b>Bununla birlikte yaşadıklarınız üzerinde hiçbir etki, yargı ve yaptırımı yoktur çünkü bu duygular bir insana, kimliğe, kişiye aittir. Gözler ve kulaklar dünyanın üzerinden görür, duyar.<br /></li><li>Hakikatin idrakı paradoksaldır. İnsanı bir yandan hiçlikteki enginlik ve bütünlüğe bağlarken, bir yandan da bir kişilik, birey, karakter olarak önemsizleştirip yok eder. Kimliğin erimesi eninde sonunda insanı savunmaya ve savaşmaya ihtiyaç duymayacağı ve hiçbir beklenti içinde olmadığı engin bir huzur ve sessizliğe ulaştıracaktır.</li></ol><p style="text-align: justify;"> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-xrRuCf3xx_I/X-kaFOEs55I/AAAAAAAA5dM/vYrZixdczH4v12YFNtcqZPQ1SuPjq3aAwCLcBGAsYHQ/s879/insects%2Band%2Bflowers%2Bby%2Bju%2Blian.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="796" data-original-width="879" src="https://1.bp.blogspot.com/-xrRuCf3xx_I/X-kaFOEs55I/AAAAAAAA5dM/vYrZixdczH4v12YFNtcqZPQ1SuPjq3aAwCLcBGAsYHQ/s320/insects%2Band%2Bflowers%2Bby%2Bju%2Blian.jpg" title="" width="320" /></a></div><div style="text-align: justify;"><i>Evet, size hakikatin idrak edilmesinin etkilerinden bahsettim. Ama eksiklik var. <b>"Nasıl yapacağız, neden yapalım?"</b> gibi. Bu yazı onlardan bahsetmiyor. Aslında bu yazı daha önce <a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/10/sarsilmazin-gorulusu.html" target="_blank">SARSILMAZ'IN GÖRÜLÜŞÜ</a> yazımın devamı niteliğinde. Bu yazıların biri sebebi, biri sonucu anlatıyor. Okuduysanız bile, sizi tekrar <a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/10/sarsilmazin-gorulusu.html" target="_blank">Sarsılmaz'ın Görülüşü I</a>'e davet ediyorum. Ardından bunu tekrar okursanız en yüksek faydayı alırsınız.</i><br /></div><p style="text-align: justify;"><b><i>Aslında Yunus Emre'nin, Şems'in, Mevlana'nın, Maharaj'ın, Eckhart Tolle'ün, Gurdjieff'in, Krishnamurti'nin, Papaji'nin ve adını atladığım nice değerli ve ölümsüz üstâdın anlatmaya çalıştığı şeyden farklı bir şey anlatmıyorum. Sadece bu derin ve sözcüklerle tarifi çok zor şeye günlük olaylar, duygular ve kavramlarla farklı bir berraklık, canlılık ve anlaşılırlık getirmeye çalışıyorum. Umarım bir şeyleri harekete geçirmeyi başarmışımdır. </i></b><br /></p><p><br /></p><p>Emre Güney<br />Aralık 2020</p><p></p><p><br /></p>Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-15312471972173398352020-04-29T01:43:00.000+03:002020-04-29T01:43:46.589+03:00Bölüm X ─ Güneş<div style="text-align: center;">
<h2>
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">GÜNEŞ </span></span></span></span></span></span></span></span></h2>
<h2>
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm X</span></span></span></span></span></span></span></span></h2>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpSHsXZipoU1hyphenhyphen_CfGAVNUC_wXugAemw09aik1vDi99m4r7M1blmtrU2hvUs2ts8zKl4nSChx7kTc29yQVq6ewpVF_J1fyBcnt-kqsnxUUutdiC1xdntT6UBJ7RoQMSeMHNp4Q8sf6YVL9/" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="541" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpSHsXZipoU1hyphenhyphen_CfGAVNUC_wXugAemw09aik1vDi99m4r7M1blmtrU2hvUs2ts8zKl4nSChx7kTc29yQVq6ewpVF_J1fyBcnt-kqsnxUUutdiC1xdntT6UBJ7RoQMSeMHNp4Q8sf6YVL9/s320/dandelion-1557110.jpg" width="288" /></a><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"> </span></span></span></span></span></span></span></span><br />
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/03/cigdem09-olum-oyunu.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 9</a></span></span></span></span> </span></span></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/01/cigdem08-muhammed-bilinci.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 8</a></span></span></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem07-dunya-oyunu.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 7</a></span></span></span></span></div>
</div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem06-yusuf.html" target="_blank"><span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 6</span></a><br /><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem05-insanligin-masumiyeti.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5 </a></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a> </span> </div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> </div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Vücudumda olanları anlayabilmek için çok okudum, araştırdım, bir çok insanla tanışıp konuştum. Vardığım nokta, kimse bilmiyor!!! Çünkü saçma sapan önerilerde bulunuyorlardı. Enerji gönder, şifa ver, verelim, hatta seans yapalım diye zırvalayanlar bile olmuştu. Hay senin seansına, daha ne olduğunu bilmiyorsun neye seans yapacaksın? Enerji seanslarını, şifa tantanalarını soytarılık olarak görüyorum. Sen kimsin ki kime şifa vereceksin, kime enerji göndereceksin, hey gidi hey, hem de ücret karşılığı he? İnsanların çaresizliklerinden nemalanmak, kazanca dönüştürmek, süslü püslü açıklamalarla kişisel gelişim safsataları ile haklı gösterme sahtekârlıkları din tüccarlarının yeni çağ versiyonudur. Alma verme dengesi, bağış gibi kılıflara sokmak bu olguyu değiştirmez. Kasıtlı sert giriş yaptım, çünkü hakikat ve şifa sözleri ediliyorsa eğer, destursuz ne girilir ne de konuşulur! Hiç kimse kimseye şifa veremez, gerçek şifa Tanrı'dandır, bitti... O olmak, kişinin yok oluşudur, ki zaten başımın tepesinden öyle iniyordu. Bu yüzden ne enerji-şifa göndermesi, saçmalamayın!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Okuduklarımda elbette bulduğum şeyler vardı ama yeterli gelmiyordu. Yine tanıştığım biri vardı. (ismini O müsade istemeden paylaşamam) Auraları başına gelen bir durumdan sonra görebildiğini söylemişti. Benimkine bakmasını rica etmiştim. Telefonda konuşuyorduk ve bağırma sesini duydum, aman Allah'ımm diye!!! Ne oluyor yaw dedim, ne oluyor? </div>
<br />
Bu çok büyük diye söyleniyordu çok büyük? <i>Ne büyük ya, neden bahsediyorsun</i> diyorum. Bu çok büyük ışık aman Allah'ım diye bağırarak ağaca sarılmıştı. 😊 Elbette ciddiye almamıştım. Sadece şaşırmıştım. O gün ona aynen şunu söyledim; <b><i>"ne inanıyor ne de reddediyorum, bilmiyorum. Ama bilmek zorundayım çünkü vücudum dayanamıyor artık."</i> </b>Ben sana yetemem dedi, Rus bir üstattan bahsetti ve eğer O'na ulaşırsa O'na soracağını söyledi ve öyle kaldı. <br />
<br />
Bu olay birkaç yıl önceydi sanırım. Tam vakti hatırlamıyorum. Dünya çapında birçok insanla tanışıp paylaşmama rağmen elimde nur topu gibi bir <b>bilmiyorum</b> vardı. Ayahuasca'yı zaten bunu bilmek için istemiştim. 13 kez içmiş olmama rağmen hala bilmiyordum. Maksadım elimdeki tüm Ayahuasca bitene kadar (bu yazıyı 37 kez içtikten sonra yazıyorum ☺) şansımı denemek ve hala açılmazsa vücüdumdan kurtulmaktı. <br />
<h4>
Sonuna kadar devam...</h4>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-QZxIgcuzG3E/XqibZoARC7I/AAAAAAAAq8c/P7p5Pq0ymmEBatFaQnW5n8rVs9j8T_h4ACK4BGAsYHg/photo-of-person-sitting-during-golden-hour-3363426.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="447" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-QZxIgcuzG3E/XqibZoARC7I/AAAAAAAAq8c/P7p5Pq0ymmEBatFaQnW5n8rVs9j8T_h4ACK4BGAsYHg/s320/photo-of-person-sitting-during-golden-hour-3363426.jpg" /></a><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/03/cigdem09-olum-oyunu.html" target="_blank">Ölüm oyunu</a> ciddi şekilde zihnimi ve bedenimi sarsmıştı. Kendime gelmem 10 günümü aldı. 😁 11. gün 23 Temnmuz'da 14. için hazırdım. 👊 Akşam 8 civarı içtim yine Ayahuasca Ana'yı, ama pek ümidim de yok, yine yerle bir edecek nasılsa modundayım, aman ne olursa olsun sonuna kadar gideceğim nasılsa, rahat rahat sigaramı içeyim, sonra içebilir miyim bilemiyorum, şimdi sigaranın tadını çıkar kızım. 😇<br />
<br />
1 saate kalmadan tabii ki gümbür gümbür açılışını yapıyor ve yanılmadığımı alası ile ispatlıyor bana Ayahuasca Ana. Tüm benliğimi yerle bir ediyor, un ufak ediyor beni. 😫 Nasıl ediyor; hayal dahi edemezsiniz! İçimi de sert şekilde boşaltıyor elbette. Yine per perişan haldeyim, gerçek teslimiyet nediri elbette sağlam yaşatıyor. Çiğdem'in tüm hükmünü sona erdiriyor 😫 Tamamen elindeyim, tamamen çaresiz, tamamen bitik!!!<br />
<h4>
Ve bilişler hızla iniyor!!!</h4>
Tüm dünya ve bedenim sınırlı benliğimin ta kendisi 😱 Sınırlı benlik hastalığın ta kendisi. 😱 Kendisi gibi yarattığı dünya; hasta çaresiz, ölümlü sınırlı 😩 Ölebilen dirilse ne olur? Hiç... Canlı olan ölmez!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gurdjieff'in 4. Yol Öğretisi'nde bahsettiği hakikati isteyen yardımcı benlerim açıkça farkındalığıma geliyor. 😱 Harikaaa, Sevgili Gurdjieff'e selam olsun, haklıymış. 🙏<br />
<br />
<blockquote>
<i><span style="font-size: medium;">"Her canlının içinde bir yaşam merkezi vardır, o büyüyüp güneşe dönüşebilir. Dirilenlerin kalbinde, Işık ve Kelam ile uyarılan ilahi güç, aklı aydınlatan bir Güneş'e dönüşür."</span></i> <i><span style="font-size: medium;"><br />"Yersel güneş görünmez Göksel Güneş'in imgesi ve yansımasıdır; birincisi ruh aleminde, ikincisi maddi alemde mevcuttur, fakat ikincisi gücünü birincisinden alır."<br /><br />Franz Hartman / Gül Haçlıların Gizli Sembolleri </span></i></blockquote>
<br />
Vücudumdan yayılan ışık, yok yavv ne ışığı, 😱 Güneş'in trilyon kat ötesinde sonsuz heybet, devasalll, devasalll güneş 😱 Ooovv, ooovv, ooovv 😱<br />
Gözlerim açık görüyorum Güneş'i. 😱 Vücudum şoka girdi, Güneş'in heybetinden şoka girdi vücudum. 😱 Tüm vücudum şiddetle çırpınmaya başladı, hiçbir uvzumu kontrol edemiyorum. 😱 Uzandığım yerden öyle sıçrıyor ki vücudum, neredeyse tavana yapışacağım. 😱 Hayretten öleceğim!. 😱 Ellerim, kollarım bacaklarım çırpınıyor, aman Tanrı'mmmm 😱 Ooovvv. Vücudumun halinee inanamıyoruumm. 😱 Allah korusun, biri bu halde beni görse kalp krizi geçirir şoktan, aman Allah'ım. Vücudum güneşin heybetinden yatakta şiddetle hiç durmadan sıçrarken haykırıyorum şokla; çok büyükkk bu çokkk büyükkkk, ben bu büyüklüğü nasıl kabul ederim, nasıl!!! Çok büyük bu, ben küçücüğüm, bu büyüklüğü nasıl kabul edeceğim, ben nasıl kabul edeceğim!!! Nasıl kabul edeceğim bunu. 😫 Ben bu büyüklüğü nasıl kabul ederiimm!!! Sonsuz ihtişammm, heybettt, sonsuz büyüklük, dünyanın güneşi ne ki? Hiiççç!!! Ooovvv. 😱 1 saatten fazla vücudum tavana yapışacak düzeyde sıçrarken bu büyüklüğü nasıl kabul edeceğim diye haykırdım, haykırdım, haykırdım!!!<br />
<br />
Bu heybete, bu büyüklüğe dağlar un ufak olur. 😱 Ben nasıl kabul edeceğim, nasıl? 😫 Vücudum dehşet ötesi sarsılıyor, zıplıyor, ellerim kollarım çok feci çırpınıyorrrr, ağzım sırıtmaya başlıyor (hiç kontrolüm yok) ve büyüklüğü kabul edemeyen benliğim heybetimden yerle bir oluyorrrr!!!😱 Güneşi tüm mevcudiyetimle yaşıyorumm, tümm heybeti yaşıyorumm, tümm ihtişamı !!!<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: medium;"><b>Açıkça beyan ediyorum; </b><br /><br /><i><b>Ben güneşin ta kendisiyim!!!<br />Ben güneşimm, dünyanın ışığı Benimm!!!<br />Yaşam Benim!!!<br />Ben kendimden veririm, almam, hiçbir ihtiyacım yoktur benim!!! <br />Tüm hastalıklar, ölüm, sınırlılık, uyumsuzluk tamamı yalannn!!!</b></i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: medium;"><i><b>Hiçbiri gerçekte mümkün değil!!!<br />Tamamı güneşi balçıkla sıvamaya çalışmanın aptallığı. <br />Benim hiçbir açıklamaya, tanımlamaya ihtiyacım yok!!! </b></i></span></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<i><b><span style="font-size: medium;">Ben kendimim!!! </span></b></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b><span style="font-size: medium;">Tüm konuşmalar, açıklamalar aptalca. Hiçbir şey yapmama gerek yok! </span></b></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><b><span style="font-size: medium;">Algılanan dünya, hakikatinin inkârıdır!!!</span></b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<i><b><span style="font-size: medium;"> Kendimi inkâr etmem, gördüğüm dünyadır!!! <br />Güneş Ben'im!!!</span></b></i></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
Işık'tan çatlamak üzereyim, o düzeylerde vücudum çatlayacak Işık'tan. 😱 Her yerimden ışık fışkırıyor ooovv!!! Devasal düzeyde esniyorum, devasal düzeyde esniyorum dakikalarca!!! Çatlayacağım ışıktan ooovv, çatlayacağım!!! Vücudum paramparça olacak neredeyse, her yerimden ışık fışkırıyor. 😱 Çatlayacağım Işık'tan diye haykırıyorum, haykırıyorum, haykırıyorum!!!<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
7 saatten fazla sürdü. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-DWLnkNkVQ9o/XqibYze-H3I/AAAAAAAAq8Y/b0i7vHq_Sf8JyQYSYKlS6WxnfLh2NTHqwCK4BGAsYHg/pexels-photo-907274.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="375" data-original-width="600" height="250" src="https://1.bp.blogspot.com/-DWLnkNkVQ9o/XqibYze-H3I/AAAAAAAAq8Y/b0i7vHq_Sf8JyQYSYKlS6WxnfLh2NTHqwCK4BGAsYHg/w400-h250/pexels-photo-907274.jpg" width="400" /></a>Ayağa kalkıyorum, söyleniyorum; adam doğru söylüyormuş, elbette ağaca sarılır, elbette!!! Doğru söylüyormuş meğerr. 😫</div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Seni gerizekâlı, sen neyin içine girdin, seni gerizekâlı, başına neyin geldiğinin farkında mısın? Seni aptallll, ne halt yiyeceksin şimdi, seni aptalll!!!</i><br />
Al sana gördün, ne halt yiyeceksin şimdi?😫 Çok fena bittin kızım, çok fena, oovv!!! Tabii odada hızla volta atarken şoktan söyleniyorum! <br />
<br />
Yorgunluktan sızana kadar esnedim, volta attım, söylendim durdum...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://www.facebook.com/cigdem.gurler.5" rel="nofollow" target="_blank">Çiğdem Gürler </a></div>
<div style="text-align: justify;">
Aralık 2019</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com2İstanbul, Türkiye41.0082376 28.978358940.6247881 28.3329119 41.3916871 29.6238059tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-6091607373386448192020-03-22T01:13:00.000+03:002020-03-22T01:27:05.406+03:00Corona'da açan çiçekler<div style="text-align: justify;">
<h2 style="text-align: center;">
Tam zamanı</h2>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYs-SzjNrEw8ckLAVaWFU_qnGw9g57i-inbZp1LIUqmLoU0dcJlUqcPgM_gMt80iq1D09w5I8Nn86nXvnRFntBV6Xt-F6wd5Ym16E9tosjN9-9bIpc-YtQZdADbYZkZwNOU6UBspaKeZVm/s1600/lotus-coronada-acan-cicekler-ydi-emre-guney.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="757" data-original-width="1200" height="251" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYs-SzjNrEw8ckLAVaWFU_qnGw9g57i-inbZp1LIUqmLoU0dcJlUqcPgM_gMt80iq1D09w5I8Nn86nXvnRFntBV6Xt-F6wd5Ym16E9tosjN9-9bIpc-YtQZdADbYZkZwNOU6UBspaKeZVm/s400/lotus-coronada-acan-cicekler-ydi-emre-guney.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Corona'yı fırsata çevir ve bugün yeniden doğ!</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Planlar patladı değil mi?! Şurada daha 1-2 ay önce neler düşünüyordun. Yaz planları, kimbilir belki rezervasyonlar, fonda ilkbahar; kafada sevinçli planlar... Tatilin, haftasonu kaçamaklarıyla dolu sıcak yaz mevsimi, maaşının zammı, piknikte açacağın sandalyen, akşam gideceğin sinema, haftaya arkadaşlarınla çıkacağın kahve, çocuğunun okulu, sevgilinin sürprizi, kardeşine verdiğin yemek sözü... Hani planlamıştın! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="oi732d6d ik7dh3pa d2edcug0 qv66sw1b c1et5uql a8c37x1j s89635nw ew0dbk1b jq4qci2q a3bd9o3v knj5qynh oo9gr5id" dir="auto">Hayatlarımızı
planladığımızı, işleri ve eşyaları bir güzel düzenleyip sıraya
koyduğumuzu falan zannediyoruz. Sözümona her şeyi özenle hazırlıyor,
diziyor, yoluna koyuyoruz, ya da yoluna koyamayınca da bununla başa
çıktığımızı sanıyoruz. Zihnin/sahte benliğin zırvaları bunlar! Bu söylediklerimi
ancak gerçekten ciddi veya dönüştürücü bir şeyler yaşamış olanlar anlar. Hiçbir mutluluk, hayal ya da beklentinin bağımlısı olmaman gerektiği gibi, hiçbir korku, endişe ve acının da kölesi olma!</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="oi732d6d ik7dh3pa d2edcug0 qv66sw1b c1et5uql a8c37x1j s89635nw ew0dbk1b jq4qci2q a3bd9o3v knj5qynh oo9gr5id" dir="auto"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="oi732d6d ik7dh3pa d2edcug0 qv66sw1b c1et5uql a8c37x1j s89635nw ew0dbk1b jq4qci2q a3bd9o3v knj5qynh oo9gr5id" dir="auto"><b>Dünyada bulabileceğin hiçbir tatmin ne doyurucu, ne de kalıcı olacak.</b> Ama buna inandırılman ve bununla motive olup dünyaya daha çok bağlanman için olabilecek her iyi-kötü şey ve heyecan başına gelecek. Bağlılık ve bağımlılığını olabildiğince gerçeklemek ve seni buraya demirlemek için!</span> </div>
<h2>
Fırsat bu fırsat</h2>
<div style="text-align: justify;">
Bu gibi zor zamanlar, rutinin sarsıcı bir şekilde değiştiği zamanlar, konfor alanından çıkılan ve düzenin bozulduğu anlar paha biçilemez fırsatlar aslında. Bunu görelim. Parayla satın alınamayacak, büyük bir kudretin açığa çıkabileceği, sırrın çok daha kolay ve hızlı görülebileceği bir dönemdeyiz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi beyinle, zihinle, kafamızdaki konfor ve güvenlik kalıplarıyla değil hislerimizle yaşamamız gereken zamanlardayız. Ancak önden, bunun üzerindeki örtüyü kaldırmamız şart. Sosyal medya, haberler, söylentiler, market ve fırınlardaki panik, 3 aylık et stoklamalar... Bunlar hep hastalıklı yok olma kaygılarının yol açtığı korku tabanlı zayıflıklar. Bunlar egonun bizi aciz ve ölümlü olarak tutma, bizi dünyaya demirleme yolları. <a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/03/cigdem09-olum-oyunu.html" target="_blank">Ki Çiğdem'in son yazısında anlatılan konudur.</a><br />
<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh2h7Lt_UIot1-3wPGgQIeNlEBnNKO9hfJKOu1_7vEGE0LaBFuqziUVHZRv7Mo8J7vP-mmObu8kEB3QLxS64WTWDqSR-2LszzZvdsqGijThuta4dSGaTI4QukNVh24xCTqfDAgjXraYTac/s1600/200.webp" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="238" height="167" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh2h7Lt_UIot1-3wPGgQIeNlEBnNKO9hfJKOu1_7vEGE0LaBFuqziUVHZRv7Mo8J7vP-mmObu8kEB3QLxS64WTWDqSR-2LszzZvdsqGijThuta4dSGaTI4QukNVh24xCTqfDAgjXraYTac/s200/200.webp" width="200" /></a>Etrafımda insanlar görüyorum, gece uyumuyorlar. Saat saat vaka ve ölü sayılarını takip ediyorlar. Sosyal medyada mümkün olan tüm postları elden geçiriyorlar. Her biri bir başka korku, bir başka endişe, bir başka yaklaşım, hepsi evdeki şu bu malzemenin eksikliği ya da imkanın yokluğunu vurguluyor. Görüşümüzü, hislerimizi, kalbimizdeki ve karnımızdaki doğru-yanlış alıcılarını köreltiyor ve bizi her an her koşulda güçlü tutacak olan manevi kudreti alaşağı ediyor. Huzurlu ve akıştaki, bilinçli teslimiyeti geçersiz kılıyor. Bunlara ambargo koyun! Gruplardan çıkmanız, hesapları engellemeniz mümkün değilse bile onları görmezden gelin. Ki uyanış bir kez gerçekleştiğinde bunları görmezden gelmenize de gerek kalmayacak. Çünkü üzerinizdeki tüm kontrol zaten düşmüş olacak. <br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Mutluyum ben. Sakinim. Kaygısızım ve çok huzurluyum. Akşam yatar yatmaz da uykuya dalıyorum ve güzel uyuyorum. Biliyorum ki virüs beni ya da herhangi birini tehdit edemez. Bu sitenin birinci gündemi sizlere bunu anlatmak, hissettirmektir. Bu olaylar bizim varlık sahamızda gerçekleşmemekte. <b>Bir isim, bir kimlik gibi tutuklu yaşamak isteyenleri tenzih ederim.</b><br />
<br />
Yıllarca haber izlemedik ama şu ara izliyoruz. Elbette gelişmeleri haberlerden takip etmekteyim. Elbette sosyal medya ve Whatsapp'tan bir şeyler görmekte, duymaktayım. Gözüme gözüme sokulan videolar görüyorum, ses kayıtları alıyorum, dinliyorum. Bunların bir kısmı ailemin istikrarını sağlamak için elbette ki bazı aksiyonları almama sebep oluyor. Bu aşırı tepki göstermeden ve yorulmadan, olduğu kadar ve doğal olarak oluyor. Takıntılı, kaygılı ya da panik halde değil. <b>Çünkü merkezim tüm bunları zihninde algılayıp işleyen Emre'nin üzerinde değil. Merkezim tüm bu olayları ve kişileri içinde bulunduran ama onların dışında bulunan bir yerde. Merkezim Emre'nin insanî, fani zihinsel aktivitesinde olmadığı için kendimi tam bir gözlem halindeyim.</b> <b>Emre üzerinde gerçekleşen tüm duygusal ve zihinsel aktivite tamamen tarafsız bir görüş alanından tam farkındalıkla izleniyor. </b>Kendimin ─daha doğrusu Emre'nin─ tanığıyım. Emre olmadığımı entelektüel bilgi olarak, ─ezberlemek konuşmak gibi değil─ yaşayarak bir kez anladıktan sonra her şey kalıcı ve geri dönüşsüz olarak değişti! Emre farkındalık sahamda sesini duyduğum bir radyo, sinemalarımdan birinin perdesinde oynayan bir film, yanımdaki ağacın dalında öten bir kuş gibi. Onu duyuyorum...<br />
<br />
O bir kuş sesi, o bir radyo, o bir film. Onu izliyor görüyorum. Orada bazen güzel sesler duyuluyor. Bazen şiddet dolu bir sahne oynuyor, bazen şefkat ve mutluluğun gözlerde yaşa dönüştüğü tatlı bir sahne. Öylesi saf, naif, hoş. Kadife gibi. Bazen dikenli tellerin arasından cildini sıyırarak geçen bir karakterin acısını oynatıyor. Her şey orada kendiliğinden öylece oluyor, ama ben parçası değilim. Şu an bu sözlerimi çok ama çok dikkatli bir şekilde seçiyorum. <b>Zaman zaman uyuşuk ve dalgınlıkla birkaç dakika ya da saatlik kaptırmalarım hariç, Onun ne kötü bir sahnesinin acısını benimsiyor, ne de bir mutluluğunun bağımlısı olup alışkanlık ya da ihtiyaç ediniyorum.</b> Bir daha o mutluluğu yaşamazsam ölmem. Çünkü aslen mevcut halim zaten bunlardan daha hafif, özgür ve doyurucu. Yaşanan hiçbir deneyim tarafından ne mutluluğu ile köle edilemeyecek, ne de acısı tarafından korkutulup yönetilemeyecek bir konumdayım. Gerçek özgürlük bu değil mi?<br />
<br />
Aşırı veri akışını kapatın! Bilgileri alın; etraftan ve genel durumdan haberdar olacak kadar. Binlerce yorumu, bakış açısını ve %90'ı spekülatif olması daha muhtemel kötü bilgi salgınına bağlanmayın. Engel olamadan maruz kaldığınız ürkütücü ya da üzücü bir etki karşısında hemen soruyu sorun. Korkan/üzülen kim? Cevabınıza bakın. Belki 3-5, belki 150 defa sorsanız "ben" diyecek. Sorun: Ben kim? Cevap veremeyecek duruma kadar soruyu güncelleyip tekrar sorun. Ben kimim/neyim. Tanımlayın... Tekrar sorun... Yaşanan her şeyi özneye yöneltip sorun. Korkan kim? Hiç cevap alamayana kadar sorun. En sonunda hiçbir şey kalmayana ya da cevap alamayana kadar gidin. Kim korkuyor? Kim ölecek? Ölen kim? Üzülen kim?<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjOi8_uwoNvdCWEmflaCDRk8x7IDen_aZn7zuhaQ_EsrljhiJ_yVaT2MstoIpv0a7UsSC_8Jkm43KphrqH6sCCl9CC2Nzwp5igsJjG0w1mmj6z6ln2AForKEskLQ7myx686Y8gCPCDF2Ig/s1600/man-in-yellow-protective-suit-3951373.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="267" data-original-width="400" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjOi8_uwoNvdCWEmflaCDRk8x7IDen_aZn7zuhaQ_EsrljhiJ_yVaT2MstoIpv0a7UsSC_8Jkm43KphrqH6sCCl9CC2Nzwp5igsJjG0w1mmj6z6ln2AForKEskLQ7myx686Y8gCPCDF2Ig/s320/man-in-yellow-protective-suit-3951373.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">😁</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<b>Ne olduğunuz ya da ne yaşadığınızla ilgili tüm kalıpları bırakın! En sonunda hiçbir duygu beslemediğiniz, hiçbir şey hissedip hakkında hiçbir kanıya varmayacağınız, hakkında fikir yürütme ya da hissetme ihtiyacı duymayacağınız ve hatta bunun gereksiz, ağır ya da yük duruma geldiği bir farkındalığa ulaşacaksınız.</b> Tüm cevaplar tükenene kadar soruyu sorun. Hiçbir şey hissetmeyene, hikayenizle tamamen yabancılaşana kadar sorun ve çok dikkatlice inceleyin. En sonunda yaşadığınız hayat ve sahip olduğunuz(!) kimlik sizin için o kadar uzak, o kadar alakasız, o kadar sığ ve yabancılaşmış hale gelecek ki artık kimliğiniz, ona dair hiçbir şey hissetmediğiniz, onu izlemeye değer bulmadığınız, imkanınız olsa zaplayacağınız bir film haline gelecek! Siz bir kimliğe mi sahipsiniz yoksa size biçilen bir kimlik size sahip mi oldu? <br />
<br />
<b>Corona'yı kabul edin ve onu kullanın. Geri dönülmez, çırılçıplak ortada duranı, sarsılmaz özgürlük ve bağımsızlığı şimdi, Corona sayesinde bulun. Hiçbir kişi, nesne ya da koşul varlığınızı ne koruyabilir ne de tehdit edebilir!</b><br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
#evdekal Türkiye</div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Emre Güney</div>
<div style="text-align: left;">
20 Mart 2020</div>
<div style="text-align: left;">
<br />
<br /></div>
</div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-4440003151136248322020-03-14T13:21:00.005+03:002020-06-12T01:07:38.758+03:00Corona Virüs Gündemi<div style="text-align: justify;">
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<i><span style="font-family: inherit;">Merhaba Sevgili Dostlar. Bu gündemle ilgili birkaç satır yazma ihtiyacı duydum. Bu gibi ateşli ama geçici konuları genelde Facebook'ta geçiştiririm. Ama buranın ayrı bir kitlesi var ve onlara da düşüncelerimi aktarmak istedim. </span><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/03/corona-virus-gundemi.html#who"><span style="font-family: inherit;"></span></a></i></blockquote>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-s8MyJktG65w/XmyuvvuogwI/AAAAAAAAph8/M8iIT7n_71cynMtxf3zJQtJQoArN6kBeQCLcBGAsYHQ/s1600/corona-ozel-yayin.jpeg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="675" data-original-width="1200" height="225" src="https://1.bp.blogspot.com/-s8MyJktG65w/XmyuvvuogwI/AAAAAAAAph8/M8iIT7n_71cynMtxf3zJQtJQoArN6kBeQCLcBGAsYHQ/s400/corona-ozel-yayin.jpeg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Corona Virüs Özel Yazısı</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: inherit;">Daha <a class="_58cn" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Domuz_gribi" rel="nofollow" target="_blank"><span class="_5afx"><span aria-label="konu etiketi" class="_58cl _5afz">#domuz gribi</span></span></a> reyting yapan ve köpüklü ağızlarımıza dolanan korkulu bir TV haberi iken onu tedirginlikle izliyor,
dinliyorduk. Ondan önce de kuş gribi yaşandı ve fayda gören tek taraf ilaç-sağlık sektörü ile büyük tavuk ve yumurta çiftlikleri oldu. Küçük ve orta ölçekli üreticilerin tepesine çöktüler, ürünlerine el koyup imha ettiler, büyükler daha büyüdü ve piyasa üzerinde daha yüksek kontrol elde ettiler. Bundan 4-5 sene önce ödümüzü koparan domuz gribi son iki-üç senedir pek çok eve girdi çıktı ve
bir kısmı tanısı bile konulmadan ayakta geçirilip gitti. Öylesine sıradanlaştı ve normalleşti. Şu anda geçirdiğimiz griplerin belki çoğu artık domuz gribi ya da onun varyasyonları. İlaç dahi kullanmadan, çok zorda kalınca da birkaç vitamin ve soğuk algınlığı hapı ile işimizde gücümüzde geçiştiriyoruz. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Çok geçmeden <span id="goog_1997413147"></span><a class="_58cn" href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Koronavir%C3%BCs_hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1_2019" rel="nofollow" target="_blank"><span class="_5afx"><span aria-label="konu etiketi" class="_58cl _5afz">#</span><span class="_58cm">coronavirus</span></span></a><span id="goog_1997413148"></span> de aynı kaderi paylaşacak ve endişe kaynağı, ölüm korkusu olmasını
bırakın, farkında bile olmadan ilaçsız ve ayakta, otomatik olarak savaştığımız küçük bir pürüz, bir haftalık bir konforsuzluk
haline gelecek. Domuz gribi ve kuş gribinin Corona'dan daha yüksek öldürme oranlarına bakılırsa Covid-19'un basın ve medya yoluyla çok iyi pazarlanıp satışa hazırlandığı ortada. Kazananlar yine aşıyı satan küresel odaklar ve virüse karşı savunma için ürün üretenler, ülkemizdeki vicdansız, kalpsiz, onursuz, hayatındaki tek değer para olan fırsatçılar, toptancılar, üreticiler olacak. Medeni devletler böyle zamanlarda halklarını korumak için ücretsiz maske, dezenfektan dağıtırken, bunun için ekstra hizmet birimleri devreye alırken bizim ülkemizde maske, kolonya, dezenfektan ve hatta alkol fiyatları havaya uçuyor. Her şey para ve fırsat. Bunların hepsi manevi boşluklardan kaynaklanıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<ul style="text-align: justify;">
<li><span style="font-family: inherit;">Son derece dünyevi, insani, duygusal ve egosal bir çerçeveden konuşmak gerekirse düşmanımızın yine virüs olmayacağını; düşmanın kalpsizlik, onursuzluk, vicdansızlık ve şerefsizlik olduğunu görelim. Biz neden böyleyiz? </span></li>
</ul>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"></span></div>
<ul style="text-align: justify;">
<li><span style="font-family: inherit;">Hakikat düzleminden konuşmak gerekirse tüm bu yaşananların ve hatta yaşanabilecek en acı (dahi en mutlu) tecrübelerin bile bizde yaşanmadığının farkedilmesini, olup biten her şeye bu şekilde bakışın refleks haline gelmesini tavsiye ediyorum. Dünya bizim içimizde. Biz dünyanın içinde değiliz. Biz nefes durduğunda uçup gidecek hayat ya da kimliklerimiz değiliz. <b>Biz nefesi alıp vereni gören bile değil, onu da farkedeniz.</b></span></li>
</ul>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bedeninizi hissetmeyin demiyorum; bunu yapamazsınız. Ama bedeninizden
DÜŞÜNMEYİN! Akıl yürütüp bedeninizin ürünü zihinsel faaliyetlere
girmeyin. Bedeniniz dışında varolun. <b>Bu şekilde BAŞINIZA HİÇBİR ŞEY
GELEMEZ!</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Velhasıl çoğunluk için bu mesaj çok gülünç ve saçma
olacaktır. Gerçek varlığını keşfeden, onun başına hiçbir şey gelmediğini
görür ve bilir. Dramlar dahi bir dalga unsuruna bile çevrilebilir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<span style="font-family: inherit;">Okul ve kreşlerdeki tatiller sebebiyle başta düzenleri altüst olup acil çözüm yolu arayan küçük çocuklu çalışan anne-babalar olmak üzere herkese iyi şanslar diliyorum. Virüs en çok ekonomik olarak etkileyecek. Tüm ticaret ve iş dünyası kilitlenmiş ve donmuş durumda. <b>Ancak biz Türk toplumu olarak bir taraftan birbirimizi düdüklemeye devam ederken bir yandan da bu ortamı en eğlenceli şekilde yaşamaktan geri kalmayacağız.</b> Bakınız Gezi Parkı. Dünya'nın hiçbir yerinde böyle bir zeka, böyle bir yaşam gücü ve gizli bütünlük göremezsiniz. </span><br />
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #00a066;"><i>Türkiye'nin en samimi uyanış portalı Yeni Dünya için İpuçları son iki yıldır kendini tanıma üzerine yayın yapıyor. Kendini tanıyan Dünya üzerinde olup biten acı tatlı her şeyden azadedir. Tüm acıyı kökten yok etmeye çalışıyoruz. Tüm dramın ve geçici bağımlılık mutlulukların bizim başımıza gelmediğini, gelemeyeceğini anlatıyoruz. Kalıcı, gerçek ve sarsılamaz doyumu, kudreti anlatıyoruz. Sizi tüm beklentilerden, dış oyunlardan, dış mutluluklardan, sahte ve uyuşturucu kurtuluş planlarından, umut projelerinden koparmayı hedefliyoruz. Uyanışın en basit ve çıplak biçimde herkes için eşit şekilde ve kademesiz olarak mümkün olduğunu anlatıyoruz. Kademesiz dedim! Uyanış kendini farkedişle bir kereye mahsus patlama gibi gerçekleşir ve geri dönüşsüzdür. Dalgalanmalar yaşıyorsanız takip ettiğiniz kaynaklar ya da önderler tarafından kandırıldınız. Hakikati gizleyen şey çok basit, çok ulaşılabilir, kayırmasız ve ortada oluşudur.</i></span></span></blockquote>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">İhtiyaç duyanlarla bu yazıyı paylaşınız. Sağlıklı ve neşeli günler! </span></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div><br />Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-15260461610759877642020-03-07T23:41:00.000+03:002020-03-07T23:41:48.841+03:00Bölüm IX ─ Ölüm Oyunu<div style="text-align: center;">
<h2>
Ölüm Oyunu 💀 +18</h2>
<h3>
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 9 </h3>
<h3>
</h3>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: right;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-2TQOPN4bQQs/XmKNuWCUPCI/AAAAAAAApT8/UceoldJALG4QS1KSZWde6va-Tjw7atHowCLcBGAsYHQ/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-olum-oyunu-yenidunyaicinipuclari.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 2em; margin-left: 1em;"><img alt="ölüm oyunu yeni dünya için ipuçları" border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1600" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-2TQOPN4bQQs/XmKNuWCUPCI/AAAAAAAApT8/UceoldJALG4QS1KSZWde6va-Tjw7atHowCLcBGAsYHQ/s320/cigdemin-yazi-dizisi-olum-oyunu-yenidunyaicinipuclari.jpg" title="fantasy art" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/01/cigdem08-muhammed-bilinci.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 8</a></span></span></span></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem07-dunya-oyunu.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 7</a></span></span></span></span></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem06-yusuf.html" target="_blank"><span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 6</span></a><br /><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem05-insanligin-masumiyeti.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5 </a></span></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a> </span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span>
<br />
<table>
</table>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bilincin ötesinde (mutlak) sindirme sindirememe meselesi yok, ama öyle bir geceyi (Muhammed Bilinci) yaşamak hiçbir sözün tarifleyemeyeceği ölçülerde zihni-bedeni sarsıyor, parçalıyor !!! Ama ben (mutlak) zihin-beden değilim; sarsılmam, parçalanmam... Zihni'min tamamen farkındayım, sarsıntının, parçalanmanın, sindirme çabasının.. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonsuz Cesaretim, korkusuzluğum, kim olduğumdandır. Mutlak olan benim, her ne oluyorsa bilinç içeriğinde oluyor; ben ise onun ötesiyim. </div>
<h4 style="text-align: justify;">
<i>Devam...</i></h4>
<div style="text-align: justify;">
2 gün vücudumu dinlendirdim, meali; yattım, istesemde kalkamıyordum, kendi seçimimle dinlenme olayı yok tabii ki 😁 3. Gün 12 Temmuz'da Ayahuasca'yı içmeye hazırım. Haydi bakalım, ötesinde ne var, görelim kızım, haydi 🤓</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu iç görülerden sonra insanların normal dediği yaşamı yaşayabilir miyim? Hahahahah, elbette mümkün değil, devam kızım, devam... Ok yaydan çoktandır çıkmış, arkama bile bakmam, yürüüü. 😊 Başımdan inenin ve vücuduma olanın ne olduğunu da henüz bilmiyorum. Öğreneceğim öyle ya da böyle, yürü...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
8:30 gibi içtim Ayahuasca Anayı. Zihnimde tonlarca soru var, elbette ilk saat hepsini alabora ediyor, tüm vücudumla birlikte. Fiziksel yaşattığının tarifi söz konusu bile değil, nevrimi döndürdü, içimi boşalttı, per perişan etti yine. 😁 Gülücüğe aldanmayın, o esnada kesinlikle gülmüyorum. </div>
<h4 style="text-align: justify;">
<i>Görüşler açılıyor!!!</i></h4>
<div style="text-align: justify;">
Derin suda yüzdüğümü görüyorum, hayırrr!!! O esnada aynen hem suyun içinde yüzen, hem izleyen, hem de her şeyin farkında olanım. O derinlikte kendime seslendim; seni işittim, seni duydum ve kendime söz veriyorum, seni çıkaracağım ordan diye, seni çıkaracağım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Saçma sapan binlerce suçluluk düşüncesi yağmur gibi iniyorrr ve bu palavralara kanmam diye kesin ve güçlü şekilde meydan okuyorum, masumiyetimi ilan ediyorum. EGO'nun düşünce sistemini yemem daha, geç bunları, geeçç !!! Tüm geçmişi söküp atıyorum. Gelme bana bunlarla, gelme, yemezler !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İsa'ya seslendiğimi fark ediyorum ve neden İsa'ya kendimi yakın hissettiğimi sorguluyorum, neden İsa, neden İsa diye. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Üst karnımdan yukarı çekiliyorum dehşet hızla, çıkıyorum, çıkıyorum, çıkıyorummm; başka bir gezegendeyim, etrafımda varlıklar var, Ayahuasca'ya oyalama beni bunlarla diye sert şekilde fırça atıyorum. Aşağı indiriyor aynı hızla beni!!! Çok kızıyor söylenerek sigara yakıyorum. Beni saçma sapan şeylerle oyalıyorsun, ne yapacağım bunları, ne işime yarayacak diye kızıyorum, kızıyorum... Böylece Ayahuasca da Çiğdem'den nasibini alıyor mu? Tabi ki 😁</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h3 style="text-align: justify;">
<i>Oyalama beni he, görürsün sen! ...ve Ölüm Oyunu !!!</i></h3>
<div style="text-align: justify;">
Başka birine, <i>"Ardımdan gel"</i> dedi. O da, <i>"Bana izin ver, önce gidip babamı gömeyim"</i> diye karşılık verdi. İsa, <i>"Bırak ölüleri, kendi ölülerini gömsünler"</i> dedi, <i>"Sana gelince, git, Tanrı'nın Hükümranlığı'nı insanlara duyur."</i> (İncil Luka 9:59-60)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Yaşam sandığımız Dünya hayatının ölümün ta kendisi olduğunun net, kesin görüşü. 😫</b></div>
<div style="text-align: justify;">
Allahhh kahretsin! 😫 Açıkça görüyorum, tüm ölüm kapanı önümde açılı, dehşet ötesi sarsıcı, şokun şokunun şokunu yaşıyorum. Herkes ölümden korkuyor ama zaten ölümün içindeler, zaten ölüler. 😫</div>
<div style="text-align: justify;">
Ayahuasca Ana durmuyor. 😫</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hem açıkça her şeyi görüyorum hem de yağmur gibi bilişler bilincime iniyor!!! Ölüm kendisi ile besleniyor. 😱 Sahte güvenlik zımbırtıları ölümün içinde tutuyor. 😱 Korkuyla bağlıyor kendine. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tüm savunmalar, çabalar ölüm için!!! Ölüm, ölümle tehdit ediyor. 😫 Ölümün ihtiyaçları sonsuzzz, alıyor, alıyor doymuyor. 😫 Tüm hastalıklar, beden koruma şekilleri ölümün ölümle tehdit ve savunmaları... ve netice yine kendisi. 😫 Yaşadığını sanan insanlar makyaj yapıyor çürüyen bedenlerine, ölümü gizlemek için, elbette ölümün makyaja ihtiyacı var, elbette var!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Bencillik, aç gözlülük, korku, ayrılık, nefret ölümün savunmaları. 😫 İnsanlar yaşadığını sanan zombi gibi, dehşettt </b></i><b>😫</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Zaten ölü olan daha kaç gez ölecek? İnsanlık kabirde, kabir hayatı yaşıyor. 😱 Allah kahretsin. 😫Yaşam sandıkları gerçekte kabir hayatı. Bilmiyorlar... Ölü olduklarını bilmiyorlar. 😫 Ölü insanlar yaşadıklarını sanıyor, üstüne ölmekten korkuyorlar. 😱 Zaten ölüyüz be, zaten ölüyüz. 😱 Bir parça güvenlik satın almak için ölüme hizmetkâr olmuşuz. 😱 Ölümde güvenlik mümkün değil, asla değil ! Mümkün değil ! Algıladığımız bu dünyada güvenlik mümküünnn değil!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ahhh isa, ahhh, doğru söylüyormuşsun, ahhh. 😫</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: justify;">
<b>Dünyada tutunulan her şey ölüme bağlanan ağır zincirdir. 😱 </b></div>
<div style="text-align: justify;">
(Dünyada neye tutunduğunuza bakın; onlar sizin ölüm zincirleriniz!!!)</div>
</blockquote>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tüm kalbinle dünyada her şeyini kaybet diye haykırıyorum, haykırıyorum kaybet diyeeee, çünkü gerçekte tek kayıp ölümün ta kendisi!!! Zaten ölü olan doğum, <b>ölüm oyunu</b> ile varlığını sürdürüyor 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ölümün tüm karanlığı, tüm sahteliği açıkça görülmüştür!!! Ölüme verdiğim tüm güç kesilmiştir!!! Yaşamın pazarlığı, talepleri olmaz!! Ben TEHDİT edilemem!!! Yaşam Benim, tehdit edilemem!!! Elbette devasal güç ve heybetle çıkıyor bu sözler !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tüm çaba ve mücadeleler ölüm için. Yaşamın çabası mücadelesi olmaz. Ölüm korunmaya ihtiyaç duyuyor. Yaşamın korunma ihtiyacı yoktur. Benim korunma ihtiyacım yok diye kesin ve güçle bildiriyorum!!! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ölümün sonsuz açlığını tüm vücudumla yaşıyorum. 😫 Sonsuz hiç doymayan açlık. 😫 Ölümü ve ona ait her şeyi tüm varlığımdan söküp atıyorum ve tamamen insanlıktan attığımın da bilincindeyim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dehşet düzeyde esniyorum, esneyerek vücudumdan bir şeyler çıkıyor. 😱 Vücudum sarsılıyor, kıvranıyor, şoklardayım, vücudum öyle sarsılıyor kiii... 😱 Belimden sertçe yay gibi geriye çekilip bırakılıyorum. Alt çakralarım kafayı sıyırmış düzeyde çalışıyor. 😫 Hayretler içerisindeyim. 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Vücudum inanılmaz düzeyde titriyor, dehşetten şok geçiriyorum.😱 İçinden geçtiğim durumun devasallığının tamamen idrakındayım. Gözlerimden yaşlar akıyor!!! Lakin hissetmediğim tek şey korku! Korku hiç yok! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben tehdit edilemem diye onaylıyorum tekrar!!! Sahteliğin tarafımca görüldü, bitti artık! Belim tekrar sertçe yay gibi çekilip bırakılıyor ve bu dakikalarca sürüyorrrr. 😫 Bedenim kukla gibi. 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yüzleştiğim ölüm oyunu için asla ağzımı açıp konuşamayacağımı dibime kadar hissediyor, konuşamam, konuşamam diye söyleniyorum dakikalarca!!! Vücudum şiddetli şekilde sarsılmaya devam ediyor, devasal düzeyde esniyorum. Yüzüm göz yaşlarımla ıslanıyor. Ağlamıyorum ama gözlerimden sel gibi yaşlar akıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Saf farkındalık olduğumun tamamen farkındayım. Sabaha karşı ellerim tir tir titreyerek sigara yakıyorum, Zihni'm yaşadığının büyüklüğünü nasıl sindireceğini düşünüyor, vücudum esniyor, esniyor, esniyor ve sızıyor...
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://www.facebook.com/cigdem.gurler.5" target="_blank">Çiğdem Gürler</a><br />
Aralık 2019<br />
<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com1İstanbul, Türkiye41.0082376 28.978358940.6247881 28.3329119 41.3916871 29.6238059tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-76995263945372009612020-01-06T23:15:00.001+03:002020-01-06T23:17:29.129+03:00Bölüm VIII ─ Muhammed Bilinci<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<h2 style="text-align: center;">
Muhammed Bilinci</h2>
<h3 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 8</span> </h3>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: center;">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYQ-odRzqs8DoF502xzR2z5KqVwPxuX8i0TwyNTcTjtzdNLYXvCRD3Fh8deN4dDTFmhvIpsS9lIhwcnwthkXUiZ4KbXsG9kCUdYlx2Agj-G6Jp7fRTzZz6tkdTnAlOrEL2W7YWRg3vwQqn/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci+%25282%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="617" data-original-width="640" height="308" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYQ-odRzqs8DoF502xzR2z5KqVwPxuX8i0TwyNTcTjtzdNLYXvCRD3Fh8deN4dDTFmhvIpsS9lIhwcnwthkXUiZ4KbXsG9kCUdYlx2Agj-G6Jp7fRTzZz6tkdTnAlOrEL2W7YWRg3vwQqn/s320/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci+%25282%2529.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Muhammed Bilinci</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem07-dunya-oyunu.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 7</a></span></span> </span></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem06-yusuf.html" target="_blank"><span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 6</span></a><br /><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem05-insanligin-masumiyeti.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5 </a></span></div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a> </span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span></div>
<table>
</table>
<br />
Muhammed bilinci tarafımca tüm insanlık namına görülmüş, tanınmış, kabul edilmiştir... <br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Yakından hakikat tutkumu bilen arkadaşlarım tutkuma, sadakatime, kararlılığıma hayranlıklarını ifade etmişlerdi. Benim için bu çok tuhaf, çünkü bilmek istememeyi anlamıyorum ki 😊</div>
<br />
Bol küfürlü gecenin sabahında sonsuza dek konuşamayacağımı sandım, sonsuza dek konuşmayı kesmek! Tüm konuşmalar sözler anlamını yitirdi, çünkü herkes rüyadaki figüran sadece, bunu açıkça bilmek, owww, gerçekten nefes kesici !!!!<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
O gün hem küfür ettim (yüz yıllık etmişimdir) hem dinlendim hem de tefekkürün dibini vurdum. Bu kadar olamaz, bir şey eksik!!!! Nedir o? Bilmek zorundayımmmm, bekleyemem, bilmek zorundayım!!!! Yorgunluktan evet ölüyorum ama merakım tabi ki daha ağır basıyor. Pehhh zaten bitmişim, öyleyse devam, devam kızım!!!</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Böylece bir gün arayla yine yüksek doz hazırladım ayahuasca çayımı ve aynı saatte içtim. Hiç iyi beklentim yok, bir önceki sefer zihnimi yerle bir etmiş, ne bekleyeceğim, fena kızgınım!</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Açılışı daha önce bahsettiğim arkadaşımın hissettiği özlemi bana yaşatarak yapıyor, ahhh! Aynen onun yaşadığı gibi yaşıyorum ve açık görüşle şu sözleri söylüyorum ona; üzülmeee, biz ayrılamayız üzülme bizim ayrılmamız mümkün değil, çünkü biz aynıyız üzülmeee !!!</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Tabii ki o esnada aynılığımızı açıkça görüyorum, buna ister ikiz ruh, ister başka bir şey densin, farketmez... Aynıyız, tekiz işte, iki farklı beden, ama tek ruh. Onu teselli ediyorum şefkatimle ve ayahuasca beni tarifi mümkün olmayan bir yere çekiyor!!! Neredeyim, yahu neredeyim, neresi burası, neler oluyor yine?</div>
<h3>
Kalbin hükümdarlığına hoş geldiniz....</h3>
Kalbimin içindeyim 😱<br />
<br />
Kendi kalbimin içindeyim 😱<br />
Hakikat aşkımın devasallığını görüyor ve yaşıyorum. 😱<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Aman Tanrım, hiçbir şey buna direnemez, hiçbir şey bu büyüklüğe karşı koyamaz, yüzeyde görünen buz dağının ucu sadece!!! Kalbimdeki hakikat aşkının devasallığından şoka giriyorum... Bu devasal arzu, kalbimin en derininde olan bu hakikat aşkı elbette ölümü bile yerle bir eder, ölüm ne ki bu arzunun karşısında, hiiiççç !!!</div>
<br />
<i><b>Her şeyi yaparım bilmek için, her şeyi! Kalbimin en derin arzusu HAKİKAT...</b></i><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Hiçbir şey önümde duramaz, hiçbir şey mani olamaz, hiçbir şey yoluma çıkamaz, ki mümkün değil. Bu hakikat aşkı durdurulamaz, engellenemez boyutlarda 😱 Tüm dünya karşıma çıksa bile mani olamaz bana!!! Çok derinlerden geliyor bu arzu, kalbimin en derininden !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ve tabi ki kalbimi görüyorum tüm saflığıyla hakikat aşkını görüyorum hayretler içerisindeyim 😱Cam kırıkları da görüyorum ama ne anlamıyorum (çok sonra bunu da açtı, ilerleyen bölümlerde yazacağım) </div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWo5XE-B83uE3-eXcdrm0JMmonsz_E3XOmjAthTPcCSIQybWPEBemtnnV8JyvlFVi8_bDu2xQ9Nigvi8YsEepfYI0oCvK75f93LxktBIdRAr0JOBu7EFsSf89nsB8cijs9KFLa5sd-xixb/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci+%25281%2529.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="785" data-original-width="640" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWo5XE-B83uE3-eXcdrm0JMmonsz_E3XOmjAthTPcCSIQybWPEBemtnnV8JyvlFVi8_bDu2xQ9Nigvi8YsEepfYI0oCvK75f93LxktBIdRAr0JOBu7EFsSf89nsB8cijs9KFLa5sd-xixb/s400/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci+%25281%2529.jpg" width="325" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Ve ayahuasca ana sözlerin tariflemede imkansız olanı açıyor önüme!!! Zihnimi önüme seriyorrrr 😱 Kendi zihnimin katmanları önümde serili tüm yapıyı önüme açıyor, resmen çarmıha geriliyorum!!! Aman tanrım!!! Çarmıha gerilmek gerçekte bu demek. 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Zihnim önüme serilirken tüm vücudumla yaşıyorum çarmıha gerilmeyi 😫 Her yerim açılıyoorrr. Vücudum kilometrelerce geriliyor resmen 😫 Bedenim zihnimin ta kendisi, tüm dünya zihnimin ta kendisi 😱.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çarmıha geriliyorum 😩 Vücudum paramparça oluyor resmen 😫 Saatlerce gerildim, açılmayan hiçbir yerim kalmadı, paramparçayım 😫 Kim toplayacak beni artık diyorum, kim toplayacak ? Paramparçayım !!! Ayahuasca ana durmuyor !!! Yoğun isteğimin bana engel oluşunu açıkça gösteriyor, ve fırlatıp atıyor isteğimi... </div>
<br />
Çarmıha gerildim, paramparçayım (zihnim ve bedenim), devasal arzum yerle bir edildi... Bedenim bitik halde, parmağımı bile oynatamıyorum, zihnim tamamen sessizliğe büründü, tamamen boş; Mutlak olan'ım, tek olan, ihtiyaçsız olan!!!<br />
<br />
Sessizlik...<br />
<br />
<i><b>Böylece 25 seferlik çayı 11 seferde bitirmiş oldum. Ve tekrar iki katını temin ettim. </b></i><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<i>Elbette her gün 4-5 saat sessiz kalmaya devam ediyor ve tüm gün farkındalık olduğumu hatırlıyorum. Ayahuasca da çok derinlere gitmemin sebebi de zaten düzenli ve sürekli farkındalık olduğumu hatırlamam, sessizliğe girmem, Çiğdem ile özdeşleşmemem. Herkes nasıl işe gidip mesai harcıyorsa benim de işim bu. Ya hakikat ya ölüm sözüm öylesine edilmiş bir söz değil. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Ölümüne girdim, ortası, arası, olmazı falan yok. Her şeyi yaktım, tüm hayatımı koydum masaya. Başka ilgilendiğim hiçbir şey yok! Ayahuasca sadece bir parçası bunun. Ayahuasca içer hepsini bilirim mevzusu olmadığını tekrar vurgulamam önemli diye seziyorum. Ayahuasca hazır olduğumuz kadarını açıyor. Yani bilinç düzeyine göre. Bilinç düzeyini ilerleyen bölümlerde açıklayacağım.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Asıl önemli olanın Saf farkındalık olduğunu vurgulamak zorundayım! </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Ve başımın tepesinin tamamen açık olduğunu da yazmıştım. Devasal düzeyde tüm gün inen saf enerji yüzünden normalden yüzlerce kat daha ağır yaşıyorum, çünkü ayahuasca içtiğimde başımdan inen katlanarak artıyor. Çakralarım devasal boyutlarda çalışıyor. Binlerce ölüm yaşadığım fiziksel zorluğun yanında hiç kalır. Her seferinde bedenim ölümüme hazır, kimse sorumlu tutulmasın diye yetkililere yazdığım dilekçeyi de masaya koyup öyle içiyorum. Ciddiyetimin düzeyini ifade edebilmek için açıklama yaptım. Ayahuasca içer bilirime indirgenemez, asla! Ve Emre'ye sözüm olmasa kesinlikle yazmazdım. Bu iç görü ve idraklerimi sözlerle aktarmaya çalışmak bile ahmaklıktır. Elbette ben ahmağın tekiyim 😁</i></div>
<br />
<b>Devam... </b><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
9 Temmuz 2019 da 12. Ayahuasca çayımı içtim. Elbette yine yüksek doz, çünkü düşük doz bana etki etmez. Şov için yüksek doz değil yani. Ne bekleyeceğimi artık bilmiyorum, içtim izliyorum sadece.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
1 saat geçmeden düşünce fırtınası esmeye başladı. Fırtına kelimesi bile çok yetersiz ifade etmek için. Vücudumdaki devinim dehşet düzeyde 😫 çakralarım devasal hıza çıktı 😫 ölsem de kurtulsam artık diye diliyorum 😩 Kusuyorum, içimi nezaketsizce sert bir şekilde boşaltıyor 😩</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yere diz çökmüş klozete sıkı sıkı sarıldığımı fark ediyorum, ulan diyorum ölmenin de bi asaleti olur be! Rezilliğin, acizliğin dibindeyim. Klozete yere diz çökmüş sarıldığınızı bir hayal edin yahu 😁 Tanıştırayım; yeni sevgilim, bay klozet 🤣 </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dehşet berbat ötesi bir haldeyim, kalkabilsem kalkacağım da kalkamıyorum ki 😊 Öyle ne kadar kaldım? Hiçbir fikrim yok 😁 Ağlanacak hale gülünür mü? Gülünüyormuş 😁 Bacaklarım titreyerek yatağa geçiyor uzanıyorum. Dehşet üşüyorum... Sigara yakıyorum titreyerek, bitik haldeyim, donuyorum ama sigara içebiliyorum, öyle acayip bir yaratığım 😁</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İçim hala deviniyor, organlarım dışarı fırlayacak gibi artık. Başımdan akan enerji devasal boyutlarda, her çakram uçak motoru gibi çalışıyor, vücudum dehşet zorlanıyor, dehşet!!! Ama gülümsediğimi fark ediyorum, niye gülümsüyorum, henüz haberim yok! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Binlerce düşünce yine fırtına gibi esiyoorrrr veee ayahuasca'ya sert ve kesin bir şekilde talimat veriyorum; <i><b>boşalt içimi, boşaaalt!!! Hiçbir şey kalmasın!!! Tamamen at gitsin hepsini!!! </b></i>Boşaaltt diye emir veriyorum...</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi cüretle söyledim bunları, elbette bilmiyorum. Hiçbir şey o esnada kontrolümde değil, sadece olanların tamamen farkındayım. Tüm düşünceler boşaltılıyor böylece, hiçbir şey kalmıyor, boşluğu yaşıyorum, tarifi mümkün değil bunun.</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-9o19JVsP3As/XhNwYQLQIfI/AAAAAAAAmVA/m0wTcb47WyEuKMK7eqFXit4L3fc80kRlgCLcBGAsYHQ/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci-gul.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="285" data-original-width="533" src="https://1.bp.blogspot.com/-9o19JVsP3As/XhNwYQLQIfI/AAAAAAAAmVA/m0wTcb47WyEuKMK7eqFXit4L3fc80kRlgCLcBGAsYHQ/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-ydi-muhammed-bilinci-gul.png" /></a></div>
</div>
<h3 style="text-align: justify;">
Ve perde iniyor....</h3>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Açık görüşle/oluş (göz görüşü değil, tarifi mümkün değil) konuşmaya başlıyorum. Dünyanın hem ötesinde hem de içindeyim, aynı anda!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Eyy insan!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi cüretle bu yükü yüklendin diye haykırarak soruyorum. Çünkü o esnada insanın çektiği tüm acıyı, yükün devasallığını görüyor ve yaşıyorum. 😫 İnsan kitap gibi önüme açılıyor 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İnsaannnnn bu yükü ne dağlar taşır, ne gökyüzü, ne de yeryüzü!!! 😫 Bu kadar acıyı neye güvenerek kabul ettin? 😫😫😫 İnsaannn!!! Sen kimsin ki buna razı geldin ey insan, kimsin ki sen? Sen ne taşıyorsun ey insan!!! Gizlediğin nedir insan?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tabi bu sözler öyle büyük güçle ve heybetle çıkıyor ki, kendim şokların şokuna giriyorum... Geçirdiğim şok tabi ki mani olamıyor, devam ediyorum görmeye ve konuşmaya. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İnsaannn sen çok büyüksün insan !!! Elbette melekler sana secde eder insan!!! İnsannn büyüklüğüne eğiliyorum insan, yüceliğine eğiliyorum insan!!! Sen çok kutsalsın insan!!! <i><b>(Devasal büyüklüğü, kutsallığı tamamen idrak edip yaşıyorum. Vücudum izin verse kalkıp diz çökerdim...)</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sen çok güzelsin insan!!! <i><b>(Elbette o esnada yaşıyorum tüm güzelliğini ama söze sığmaz bu yüzden anlatma ukalalığına girişmeyeceğim) </b></i>Yeter insann, yeteerr, sök at hepsini!!! Yeteerrr!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İnsan sen aşksın insan!!! Bu ne büyük bir aşktır insan!!! 😱 Ey insan, kutsalların kutsalı sensin insan!!! Ey insan elbette sana sadece aşk yakışır insan!!! Elbette sana sadece aşk laik insan!!! İnsaann hakkını tanıyorum insan, kutsallığın tarafımca tanınmıştır insan!!! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Muhammed Bilinci tarafımca tüm insanlık namına görülmüş, tanınmış, kabul edilmiştir... 🙏</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Hepimiz adına tarafımca görülmüş, alınmıştır!!! Aşkın vakti geldi insan, kabul ediyorum... 🙏</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>İnsan, yeniden doğma vakti geldi!!!</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aşk sana helaldir insan!!! Sen bunu çoktan hakettin insan, hakkını alıyorum insaann. Hepimiz adına alıyorum, hepimiz adına!!! <i><b>(Bu sözleri söylerken çok güçlü şekilde dizlerime vurarak söylüyordum, sesimde ki güç ve kesinlik dağları yerinden oynatacak ölçüdeydi, ve aklın çok ötesine geçmiş olan hayret içerisindeydim) </b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<h3 style="text-align: center;">
</h3>
<h2 style="text-align: center;">
<span style="color: #ffe599;"><span style="background-color: #274e13;"> BİLGELİĞİN SONU AŞKTIR! </span></span><span style="color: #ffe599;"><span style="background-color: #274e13;"></span><span style="background-color: #274e13;"></span></span><span style="color: #ffe599;"><span style="background-color: #274e13;"><br /><span style="font-size: small;"><span style="font-weight: normal;"> Ramana Maharshi </span></span></span></span></h2>
<h2>
</h2>
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<h3 style="text-align: center;">
</h3>
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Yeryüzüne aşk geldi !!! </div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Ben AŞK'ım !!!</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Ben kendime aşığım !!!</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
İnsan... Allah'ın evi insan !!!</div>
<div style="text-align: center;">
Ben sende kendimi seviyorum İNSAN !!!</div>
<div style="text-align: center;">
Sen benim aynamsın İNSAN !!!</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<b>SENDE GİZLİ OLAN BEN'İM !!!</b></div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Kendi büyüklüğümü, yüceliğimi, kutsallığımı sende yaşıyorum !!!</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
BEN SEN'İM !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<h3>
<b>Tüm bu konuşma yaşanarak gerçekleşti !!! </b></h3>
</div>
<div style="text-align: justify;">
Alt karnımda çok feci enerji var, hamile gibi hissediyorum. Resmen enerjiyi doğuruyorum... Yaşadığım fiziksel ıstırap hayal edebileceğinizin trilyon katı! Saat 3'ü geçiyor, akşam 8'de içmişim, 7 saat geçmiş. Şoklardayım, ölesiye yorgunum... Ayağa kalkıyorum şoktan, Çiğdem ne geliyor başına senin Çiğdem diye hayretten söyleniyor, odada volta atmaya başlıyorum. Sen bunları nasıl konuşursun diye haykırıyorum!!! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Onca sıkıntın bunun içinmiş meğer!!! Çiğdeemmm eyvah ki eyvah, ne bok yiyeceksin Çiğdeemm!!! Eyvah ki eyvah 😫 Volta atıyorum, oturuyorum, kalkıyorum, nasıl taşırım bunu diye söyleniyorum... Şokların şokundayım. Tüm gücüm tükenene kadar sürdü bu, ve sızdım...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<a href="https://www.facebook.com/cigdem.gurler.5" target="_blank">Çiğdem Gürler</a><br />
Aralık 2019<br />
</div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com0İstanbul, Türkiye41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-72905934319380210192019-11-26T00:00:00.000+03:002019-12-18T09:39:15.174+03:00Bölüm VII ─ Dünya Oyunu<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<h2 style="text-align: center;">
Dünya oyunu </h2>
<h3 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 7</span>
</h3>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-x8nUv4eai6Y/Xdwkzs-pnEI/AAAAAAAAiqc/3jOd-bFEwBMlQCmUUzZGujnY_G9hdtsfACLcBGAsYHQ/s1600/cigdemin-yazi-dizisi-dunya-oyunu-yeni-dunya-icin-ipuclari-ydi.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="768" data-original-width="1366" height="179" src="https://1.bp.blogspot.com/-x8nUv4eai6Y/Xdwkzs-pnEI/AAAAAAAAiqc/3jOd-bFEwBMlQCmUUzZGujnY_G9hdtsfACLcBGAsYHQ/s320/cigdemin-yazi-dizisi-dunya-oyunu-yeni-dunya-icin-ipuclari-ydi.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/11/cigdem06-yusuf.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 6</a></span><br /><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem05-insanligin-masumiyeti.html">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5 </a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a> </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span></div>
<table>
</table>
<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Mucizeler Kursu İsa'nın Dr. Helen Schucman'a içsel dikte ile yazdırdığı dualitesiz kendi kendine uygulanan hakikat öğretisidir.Sevgili Bengü Aydoğdu'nun çevirileri sayesinde okumuş ve uygulamıştım. Bengü'ye daima minnettarım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Gurdjieff'in 4. Yol öğretisi ne olmadığına odaklanır, entellektüel seviyeden giriş yapar, ilerledikçe diğer merkezleri etkiler. <i>(5 merkez var: Entellektüel, duygusal, iç güdüsel, cinsel, hareket merkezi)</i> Mucizeler kursu ise ne olduğuna (sevgi) ve direk kalbe odaklanır. Kalp entellektüel merkezden binlerce kat güçlüdür. Bu yüzden kalbin istediği olur daima. ☺ Evet Gurdjieff'i severim ama beni az süründürmedi. ☺</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gurdjieff'le cehennemin dibine(içime) inmiştim. Sandığım şeye baktıkça acı çekiyor, böyle yaşanmaz, öldür beni diye yalvarıyordum. Çünkü sadece ne olmadığıma bakıyordum. Gurdjieff ve Ouspensky Öğretisi üzerine psikolojik yorumların 5 cildini gerçekten tepe tepe okuyup suyunu çıkardım. Çelişkileri gördüm, "çok çalışmanız gerek, çookk, öyle az bir zamanda kendinizi bilemezsiniz cümlesini o kadar sık tekrar ediyordu ki, <i><b>hoopss dur bakalım</b></i> dedim. Bunda bir acayiplik var. Hakikat şimdi demekken, zaman tamamen illüzyonken nasıl olur da kendini bilmeyi zamana bağlar ve bunu yüzlerce kez tekrarlar. Resmen koşullandırma bu. Böylece 4. Yol Öğretisi benim için bitti! Mucizeler Kursu girdi ve Mucizeler Kursuyla dikkatim ben olmayandan ben olana çevrildi. Cehennemden çıkış bileti. 🙆🏻</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Maharaj ve Mucizeler Kursu (İsa) aynı hakikati beyan eder, farklı üsluplarla. Özde ikisi de aynıdır. Gerçek tüm hakikat öğretileri aynıdır, tektir... Hangi adın verildiğinin hiçbir önemi yoktur. Tüm kavramlar çöptür!!! Buddha, Muhammed, İsa, Musa, Maharaj ve hakkı bilen diğer üstadlar sade aynı gerçeği ifade etmiştir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kurtuluş, zihnin ego düşünce sisteminden kurtarılmasıdır. Tüm mesele sadece budur... Hiçbir karmaşa yoktur ve gerçek sade, basit olandır. Karmaşa, ritüeller, tonlarca kavram zihnin zırvalıklarıdır. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
<div style="text-align: justify;">
<i>Affetmek kurtuluştur. Affet kurtul... Ve affetmek son illüzyondur. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Senden başka hiçbir şey yok... </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><br /></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Mucizeler Kursu</i></div>
</blockquote>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Affetmek size yapıldığını sandığınız bir şeyi sizin lütfunuzla bağışladığınızı sanmak demek değildir! Bu sadece kibir ve ukalalıktır. Gerçek affetme, affedecek hiçbir şeyin olmadığı gerçeğini anlamak, bilmektir.</b></div>
<h3 style="text-align: justify;">
İllüzyonların yıkılışı!!! </h3>
<div style="text-align: justify;">
Gerçek affetme kendini bağışlamak, yani ne olmadığın gerçeği ile yüzleşmek ve ego düşünce sistemi ile özdeşleşmeyi kesmektir. Bu ayrılığın sonu demektir!!! Dikkatle bakın, görün; düşünce olmadığında hiçbir bölünme ayrılık, ikilik yoktur!!! Nefret yoktur!!! Bölen, ayıran, nefret besleyen ego düşünce sistemidir. Bakın, açıkça göreceksiniz. Eğer gerçekten bakıp göremiyorum derseniz, başımı veririm !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Hiç kimse bu olguyla savaşamaz!!!</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gerçek affetme evet son illüzyondur; çünkü gerçekte affedilecek hiçbir şey yoktur; amaaa zihnin illüzyonlardan, yani aptalca ayrılık, sınırlılık, nefret düşüncelerinden arındırılması için ışığın (sizin) onları açıkça görmeniz gerekir. Çünkü sahte olan görüldüğünde işi biter!!! </div>
<h3 style="text-align: justify;">
Oyunun sonu !!!</h3>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Elbette entellektüel mantık zinciri ile kabul hiçbir şeydir... Gerçek iç görü her şeydir!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Böylece 10. Ayahuasca çayımı içmeye hazırım. Son iki ayahuasca muazzam ötesiydi. Cennetin krallığı, dünyayı (zihnimi) kurtaracak içimdeki ışığı görmek ve tepeden tırnağa mistikliğimin sebebini artık biliyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Öyleyse devam... </div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Tatlı tatlı beklentilerim var. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Yanmışım, ölümlerden geçmişim, nihayetinde ışığı görmüşüm. Sarsıntı bitti ahmaklığına böylece düştüm mü? Düştüm... </i>🙈😇</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aynı saatlerde içtim ayahuascayı. Rahatım rahat, sigaramı içip etkiyi bekliyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Muazzam renkler, dünya gözüyle gördüğümüz hiçbir şey değil. Dünya gözü tamamen puslu görüş. Gerçek görüş muazzam ötesi. Ahaa gözlerimle görmediğimi fark ediyorum, alnımla da (3. Göz) görmediğimi anlıyorum. Sadece görüyorum, her yerden!!! Bizzat görüşüm!!! Gören yok, ben görüşüm. 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Görüş için gözlerimin açık ya da kapalı olması hiçbir şeyi değiştirmiyor... Gözlere ihtiyacım yok!!! Olağanüstü renkler, şekilleri yaşıyorum. Mükemmel... Mükemmel...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İçim devinmeye başlıyor. Tsunami hiç kalır diyebileceğim ölçülerde hem de. Beyin epifizim ve hipofizim kafayı sıyırmış düzeyde çalışıyor ve dehşet yoğunlukta hissediyorum. (Epifiz beynin ortasında, hipofiz ense kafatası birleşen yerde.) Başımın tepesinden inen enerji katlanarak artıyorrr. Beynimden geçen enerjiyi nasıl anlarsınız? Elinizi elektrik prizine sokun, biraz fikriniz olur 😈</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Heh diyorum, bir beynimi yakmadığım kalmıştı, aferin Çiğdem, aferin, bunu da başardın. Bravo, bravo sana, geri zekalı!!! Kendi beynini yakan ilk gerizekalı olacaksın, braavooo!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Herhangi bir şeyin beni o durumdan kurtaracağını bilsem anında kaytarırdım. Ama çayı içtin, bitti... Hem de iki buçuk kat doz!!! Dönüş yok, biliyorum. Yapabilecek hiçbir şeyim yok!!! Kendime kızıyorum, kızıyorum, kızıyorum... </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bakıyorum korku var mı? Farkındalık olarak buradayım, korku mevcut olamaz, tamamdır... Ahhh anlıyorum, ayahuasca zihnin çöplerini yerle bir ediyor yine, ahhhhhh, tamamdır...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Vücudumun ölümle burun buruna geldiğini anlıyorum. 😱 Vücudum ölümün eşiğinde. 😱 Muazzammmm. Hep merak ederdim zaten. 🤓 Demek böyle oluyor, harikaaaa, izleyeceğim sonuna kadar, tamamdır... Sessiz sorulara, sesli cevaplar verdiğimi hayretle izliyorum...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Cevaplarım; Razıyım, kabulümdür, evet tüm dünyayı veriyorum, evet tüm içeriğine kadar veriyorum, evet her şeyi veriyorum, evet vücudun ölümüne de razıyım!!! Razıyım, razıyım, razıyım... </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ve şimşekler çakıyor!!! İçimdeki tanrı olan gerçek benin sessiz sorularına onay veriyorum 😱 Yani tanrıyla konuşuyorum!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tamamen her şey çok derinde oluyor, yüzeysel cevap, akıl yürütme, mantık yok!!! Hayretleeerle izliyorum!!! Görüntüler gelmeye başlıyor !!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çok şükür sözlerini işitiyorum, çok şükür!!! Anlamıyorum, ne oluyor!!! Ne oluyor diyorum, neye şükür yaaavv, neler oluyorrrr???</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir yemek masası görüyorum, kutlama için hazır... Sanıyorum ki harika bir şey olacak, şapşal Çiğdem işte... Anlamaya çalışıyorum anlayamıyorum. Karnımda spiral dönüş başlıyor, yukarı çıkıyorum dehşet hızla! Sonsuz hızda yukarı çıkıyorum, çıkıyorum, çıkıyorum... </div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuzNHoccFo2aX8xOtMqLcoFmFQ2VuSAfSA6vd6jnQZuqyLIgdjv2O1CfJwvKQN9aBE0swQo_RIcgk_4GeywfT7wARtZVdcRbahITnV35kUeVOaGxkxbTANgjcHhzsf6mWK6Pw2eVVWqIPG/s1600/dunya-kurtarilamaz-yeni-dunya-icin-ipuclari-ydi.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="720" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuzNHoccFo2aX8xOtMqLcoFmFQ2VuSAfSA6vd6jnQZuqyLIgdjv2O1CfJwvKQN9aBE0swQo_RIcgk_4GeywfT7wARtZVdcRbahITnV35kUeVOaGxkxbTANgjcHhzsf6mWK6Pw2eVVWqIPG/s400/dunya-kurtarilamaz-yeni-dunya-icin-ipuclari-ydi.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dünya'yı kurtarmak istiyor musunuz?<br />
Hahaha! 😀</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h3 style="text-align: justify;">
Ve ağır vuruş...</h3>
<div style="text-align: justify;">
Tüm dünya projeksiyonu önüme seriliyor. 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tamamı yansıtan ben ile dünyanın içindeki figüran bennn; aynı anda hem dünyanın için de hem de ötesinde... Tüm kötülükler, savaşlar, nefretler, her ne varsaa hepsini projekte eden bennn, dünyanın içindeki figüran, ben oyunun dehşet şokunu yaşıyor?!!! Ahhhhhhhhh 😫😫😫</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Açıkça gerçek önüme seriliyorrrr... Öldüren de ben, ölen de ben 😫 açıkça görüyorum. 😱 Tecavüz eden ben, edilen de ben 😫 açıkça görüyorum, açıkçaaaa!!! Suçlayan da ben, suçlanan da ben. 😫 Hepsi ben. 😫 Zulmeden de ben, kurban rolü yapan da ben. 😫 Başkası yok!!! Tüm dünya ben!!! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Tüm oyun önüme serili vaziyette 😱</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Dehşetten küfür ediyorum, dünyayı projekte eden kendimeee!!! Ben nasıl yaşayacağımmm artık, neden yaptın bunu bana. 😫😫😫 Nedeeennn??? Allah kahretsinn, ben nasıl yaşayacağımm??? Ben senin amk* nasıl yaşayacağım artık???</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Suçlayacak kimse yok, affedecek kimse yok, kurtaracak Dünya bile yok. 😫</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neden gösterdin bunu, nasıl yaşayacağım. 😫 Öldür beni, Allah kahretsin, öldür beniii!!! Ben senin amk*, öldür beni, artık yaşayamam!!! Şoktan geçirdiğim sarsıntı hayallerinizin binlerce kat ötesinde. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Küfür ediyorum, küfür ediyorum, sadece küfür ediyorum. Saatlerce küfür ettim, çünkü zihnim tamamen parçalandı!!! Paramparçayım. 😫 Sabaha kadar sadece küfür ettim, sabaha kadar... </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Al sana kutlama, al sana dünyanın(zihnin) kurtuluşu, al sana hakikat!!! Aldın mı boyunun ölçüsünü, seni aptalll!!! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Bittin kızım sen, bittin... </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Öldün kızım sen, öldün!!!</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Gerizekalı, gerizekalı!!!</i></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Deniz sabah yazdı, cancağızım nasılsın? Nasıl geçti diye? </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Cevap: Ben öldüm...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://www.facebook.com/cigdem.gurler.5" rel="nofollow" target="_blank">Çiğdem Gürler</a></div>
<div style="text-align: justify;">
Ağustos 2019</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com7İstanbul, Turkey41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-15176775538966974302019-11-07T17:06:00.000+03:002020-01-06T23:19:10.261+03:00Bölüm VI ─ Yusuf<h2 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">Yusuf </span></h2>
<h3 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 6</span>
</h3>
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem05-insanligin-masumiyeti.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5</a> </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a> </span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> </div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span></div>
<table>
</table>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: justify;">
<br />
<span style="font-family: inherit;">Birkaç yıl önce gece şakır şakır İbranice konuşarak uyanmıştım. Elbette İbranice nereden biliyorum diye şoka girmiştim. Ezberden nefret ettiğim için İngilizce bile bilmem, İbranice ne alaka. Bana dünya dillerini say deselerdi İbranice aklımın ucuna bile gelmezdi. </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-sCX67JX3_jc/XcQiE5tDa9I/AAAAAAAAiO4/gg5zUJfd2ZARW9ZWgMmxrAi04sj21zRpQCLcBGAsYHQ/s1600/external-content.duckduckgo.com.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="225" src="https://1.bp.blogspot.com/-sCX67JX3_jc/XcQiE5tDa9I/AAAAAAAAiO4/gg5zUJfd2ZARW9ZWgMmxrAi04sj21zRpQCLcBGAsYHQ/s400/external-content.duckduckgo.com.jpeg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: inherit;">Bizzat mutlak olduğumu gördükten sonra başımın tepesi tamamen açıldı. Devasal boyutlarda hiç kimsenin hayal edemeyeceği düzeyde çok güçlü bir şey iniyor. İnen şey ne? Ne yapıyor? Ne kadar daha ebeme kayacak? E zaten bunları bilmek için içiyorum Ayahuasca'yı. Topraklan, yok bilmem ne seansı yapalım, yok şifa ver, enerji gönder diye önerilerde bulunanlar gerçekte hiçbir şey bilmiyorlar. Hiçbir şeyin durduramayacağı devasal bir güç! </span><br />
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Geceleri vücudumun tavana çekilmesiyle şoka girip uyanıyordum. Sabahları çok yüksek bir motor sesi ve vücudumun devasal titreşimi ile afallamalar... </span><span style="font-family: inherit;">Hatta bir sabah bıraktım kendimi, eee yeter, ne oluyorsa olsun diye. Vücudumla karşı karşıya buldum kendimi 😱😱😱 vücuduma yaklaştım, yüzüme dokunmaya çalışırkennnnn, <i><b>aaaaaaa benim elim yok </b></i>şokuyla bedene geri döndüm. Kalbim bedenimin dışına fırlayacak gibi atıyor, resmen kalp krizi geçiriyordum. Böyle sayısız deneyimden geçtim. Hala da devam ediyor ve hiçbirini önceden bilmiyorum. Daima süpriz oluyor. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Gurdjieff, 4. Yol öğretisinde varlık seviyesini anlatır. Bu konuyu kapsamlıca ayrıca yazacağım. Her insan kendi varlık seviyesine göre anlayışa sahip olur. Yani bir kitabı 100 kişi okusa da her insan kendi seviyesine göre anlar. Dr. David R. Hawkins buna bilinç düzeyi der. Okuduğum öğretileri en derinden anlıyor, içsel olarak zaten bildiğimi fark ediyor, çok derin etkileniyordum. Diğer insanların neden anlayamadıklarını ve ilgilenmediklerini aklım almıyordu. Hawkins sayesinde bilinç düzeylerini ölçmeyi öğrendim. Kendiminkini de ölçtüm. Sonucu paylaşmayacağım. Çıkan sonuç ve hissettiğim derinlik, sonsuz merak, yüksek anlayışın sebebini öğrenmek istiyordum. Çünkü dünya aptallıklarına ve tanrıya isyan ettiğimde neden beni böyle yarattın diye çok haykırmıştım. Neden kimse benim gibi düşünüp hissetmiyor, neden sorgulamıyorlar, neden ben böyleyim? Ne sorun var bende? Neden, neden, neden diye yedim bitirdim kendimi. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Böylece sonsuz merakım yine beni bilmek için dürtüyor!! Ne edeyim, dibi göreceğim, devam...</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<b><span style="font-family: inherit;">Ve 9. </span><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">Ayahuasca</span> için hazırım. </span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<span style="font-family: inherit;">Akşam 8 gibi içtim </span><span style="font-family: inherit;">Ayahuasca</span><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"> </span>anayı. Ama ne olacak, hiçbir fikrim yok! Süpriz yumurta gibi valla!</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Yarım saat geçmeden, mevcudiyeti gümbür gümbür vücudumda yaşamaya başladım. Tabi ki oturamıyor, uzanıyorum. Sigara içmek istiyorum ama içebilecek halde değilim. Her türlü çöp büyük bir hızla farkındalığıma sunuluyor, yerlebir ediliyor. Tabii ki tüm vücudumla yaşıyorum. Nasıl bir devinim nasıl bir sarsıntı, tarifi mümkün değil. Dehşet üşüyorum, cenin pozunda tir tir titriyorum. Küfür ediyorum kendime, <i>be geri zekalı ne zaman akıllanacaksın</i> diye. Küçük ben yerle bir ediliyor... Artık hareket edecek halde bile değilim. Çaresiz tam mecburi teslimiyet!!! Pes diyorum, valla billa pes!!! Ne olursa olsun artık, olsun da uyuyayım. Vücudum sarsılıyor, içim tamamen alabora oluyor. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Büyük rezil an geliyor böylece 😫 kusuyorum, bu küçücük beden bu hale nasıl gelir 😫 kusuyorum!!! Tam 45 kiloyum, tamamen açım, nereden çıkıyor bunlar yahu, şaşkınlıkla deli gibi kusuyorum. İçim tamamen boşaltılıyor, nezaketsizce. Tekrar uzanıyorum, sigara yakıyorum, ellerim titreyerek içiyorum sigaramı. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Veee Göğsümün alt bölgesinden spiral şeklinde dönüşü dehşetle deneyimliyorum, sigarayı söndürüp mecburiyetten bırakıyorum kendimi. Spiral dönüşle resmen kilometrelerce aşağı çekiliyorum. İniyorum, iniyorum, aman Tanrım muazzam hızla aşağı çekiliyorum resmen. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Toprak, topraktan sızan sular, ışık yok, karanlık bir yerdeyim. Her yerden sular sızıyor! Ne oluyor??? Neredeyim???<span style="color: #0000ee;"><u> </u></span><span style="font-family: inherit;">Ayahuasca</span> anaya kızıyorum, iyice cozuttun diyorum, ne bu saçmalıklar? </span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-8-CdYY9R07w/XcQiZo4cKLI/AAAAAAAAiPA/hYOb5prs8zcTllsILgoSBOT06oCkTZhbwCLcBGAsYHQ/s1600/kum-firtinasi.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="336" data-original-width="448" height="240" src="https://1.bp.blogspot.com/-8-CdYY9R07w/XcQiZo4cKLI/AAAAAAAAiPA/hYOb5prs8zcTllsILgoSBOT06oCkTZhbwCLcBGAsYHQ/s320/kum-firtinasi.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: inherit;">Kum fırtınası 😳😳😳 Yüzüme kumlar çarpıyor! Kum fırtınasını yaşıyorum vücudumla. Altın rengi kum... Nehir, kum fırtınası ve çektiğim sıkıntıları hissediyorum!! İhanetler, öldürülme girişimleri, hapsedilmeler! Kollarım-daki kılları fark ediyorum 😱 Kimim ulan ben? Ne oluyor ? </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Bilişler yağmur gibi inmeye başlıyor... </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Ben Yusuf'um 😱 "Nasıl biliyorum" yok!!! Yusuf benim!!! Yusuf olarak yaşadığım ağır sıkıntılar, sancılar hepsini yaşıyor, anlıyorum. Kişisel hayatımda olan arkadaşımla aramdaki anlayamadığım bağı anlıyorum. Tüm detayı paylaşmayacağım. Bazı bölümler sadece bana özel kalacak. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Neden inzivaya alışkın olduğumu, neden tinsel (ruhsal) ve mekansal (görsel) zekamın gelişmiş olduğunu ve neden atlara aşık olduğumu böylece anlıyorum. Dişiliğimi iyi ifade etmekle birlikte eril tarafımın da neden güçlü olduğunu böylece biliyorum. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">İsa, Muhammed, Maharaj, Buddha, Musa tamam da Yusuf hakkında zerre bilgim yoktu. Dehşet şaşkınım, dehşet!!!</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Ölesiye yorgunum, nasıl enerji harcandığını tahmin edemez kimse! </span><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">Ayahuasca</span> hala bırakmıyor! Tekrar toprağın içindeyim!</span><br />
<br />
<span style="font-family: inherit;">Sular topraktan öyle sızıyor ki, hayretler içindeyim... Anlamıyorum ne olduğunu, bilmiyorum, toprağın içindeyim ve sızan suları görüyorum. Yukarı bakıyorum tahtaların arasından ışık sızmaya başlıyor. Taşınıyorum... Tahtaların arasından sızan ışık ne yahu? Anlayamıyorum, neler oluyor???? Tahta bir kutudayım 😱Birileri beni taşıyor, kutunun içine üst taraftan ışık sızıyor... Kutunun içinde yatıyorum ve beni sular sızan topraktan çıkarıp bir yere taşıyorlar!!! </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Aman Tanrım, mezarın içindeydim, aman Tanrımmm, mezarımın içini gördüm... Kendi tabutumla taşındığımı tabutun içinden gördüm 😱 aman Tanrımmm diye çığlık atarak kalktım, internetten araştırmaya başladım. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Hz. Yusuf kimdir? Diye... ve ilk çıkan bilgi; </span><br />
<i><b><span style="font-family: inherit;">Yusuf Nil yatağına gömülmüştü. Musa tarafından çıkarılarak taşındı. </span></b></i><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">Ahhhhhhhh yine sözün bittiği yerdeyim, sessizlik...</span><br />
<br />
<a href="https://www.facebook.com/cigdem.gurler.5" rel="nofollow" target="_blank"><span style="font-family: inherit;">Çiğdem Gürler</span></a><br />
<span style="font-family: inherit;">Ağustos 2019 </span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com1İstanbul, Turkey41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-1746001734140127372019-10-03T23:00:00.001+03:002021-05-07T20:14:05.194+03:00SARSILMAZ'ın görülüşü<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<center>
<div>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-tOBmpKPX9RI/XZJiHFL7f4I/AAAAAAAAhOg/j0StaSmulXUhmORPbNVOiuLkDyB9QpznwCLcBGAsYHQ/s1600/sarsilmazin-gorulusu-altin-taht-yenidunyaicinipuclari.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img alt="sarsılmazın görülüşü" border="0" data-original-height="258" data-original-width="450" src="https://1.bp.blogspot.com/-tOBmpKPX9RI/XZJiHFL7f4I/AAAAAAAAhOg/j0StaSmulXUhmORPbNVOiuLkDyB9QpznwCLcBGAsYHQ/s1600/sarsilmazin-gorulusu-altin-taht-yenidunyaicinipuclari.png" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" title="" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Sarsılmaz</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-tOBmpKPX9RI/XZJiHFL7f4I/AAAAAAAAhOg/j0StaSmulXUhmORPbNVOiuLkDyB9QpznwCLcBGAsYHQ/s1600/sarsilmazin-gorulusu-altin-taht-yenidunyaicinipuclari.png" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
</center>
<div style="text-align: justify;">
SARSILMAZ'ın doğumu da diyebilirdim ama O hiç doğmadı. O'nun ne başı ne de bir sonu var. Başlangıçlar ve sonlar Dünya'ya ve zihne mahsus. Baş ve son, gelişme, büyüme, sonra eskime ve ölme, çoğu sudan oluşma bu bedene mahsus.
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
SARSILMAZ için altından, ağır bir tahtı uygun gördüm. Taht asla değişmez ve SARSILMAZ. Üstündekiler gelir ve gider. Bu kural asla çiğnenemez ve bu konuda insiyatif ve tolerans gösterecek hiçbir güç ya da kimse yok. Taht kimseye ait değil. Taht asla değişmez ve SARSILMAZ. Şeylerin daha kolay kavranması ve eğlenceli olması için şimdilik SARSILMAZ, som altından, bu ağır taht ile devam edeceğim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
SARSILMAZ'ın görülüşü dedim çünkü SARSILMAZ hep oradaydı ama algılanmıyordu. Hani balık için en doğal şey içinde yaşadığı deniz ise içinde yüzdüğü o deniz artık görülmez gibidir onun için. Bunun gibi. SARSILMAZ canlı bir varlık değil, boş bir taht. Yorum yapmıyor. Kralın her şeyine tanık oluyor ama en ufak bir müdahalesi, söze karışması ya da algılarla oynaması söz konusu değil. Kral hiç kıçını kaldırıp altına bakmadığı için de tahtın hiç farkında olmadı. O sessizce orada hep vardı ve asla hiçbir şeyin bir parçası olmadığı gibi üstüne oturan her krala da eşit mesafede oldu. Zaten ne bir düşüncesi ne de hissiyatı var. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
SARSILMAZ için som altından, yere mıhlanmış ağır ve mikron dahi kıpırdatılamayacak bir taht seçtim. Aslında SARSILMAZ için onun altın ya da taş olması da hiç umurunda olmaz çünkü bilincin, aklın, zihnin ve duyguların kavrayabileceği bir değerleme ya da yorumlamayı umursayacak bir düzlemde bulunmuyor. Bir insan aklından geçebilecek herhangi bir mutluluk, herhangi bir tatmin ve paha asla SARSILMAZ'ın varlık sahasındaki pahayla karşılaştırılamaz bile. Ama o yine de som altından çünkü O'nu farkeden kral için O göz kamaştırıcı, yerinden oynatılamaz ve çok değerli.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<h3>
Emre'nin sıkıcı hikayesi</h3>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tahta bir süre konuk olan Emre pek çok savaşlara girdi çıktı. Dıştan da çok, iç savaşlara... Mutlu etti, mutlu oldu, üzdü-kederlendi, bir şeyler bekledi, kimilerini buldu, bazı beklentilerine de asla erişilemeyeceğini farketti. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Emre şeyler bekliyordu, bir başka şeyleri istemiyordu, bazı şeylerden nefret ediyor, bazı şeyleri seviyordu. Bazı şeyleri de neden sevdiğini anlamayıp, onları sevdiği için kendine gıcık bile oluyordu ya da bunun sebeplerini merak ediyordu. Yaşamın yoğun koşuşturmaları ve dikkatini dağıtan sayısız çeşitlilik ve yoğunlukta kimisi rahatsız edici, kimisi de eğlendirip mutlu eden olay ve duygular arasındaki o küçük, çok küçücük boşluklarda içine dalıp duygularının ve düşüncelerinin dinamiklerini çözmeye çalışıyordu Emre.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dünya çok karmaşıktı. Eskiden zordu belki ama her ne iş olursa olsun disiplinli ve dürüst olan insan bir şekilde yolunu buluyor, izlediği yolda başarılı oluyor ve en azından tatmin edici bir hayat yaşayabiliyor görünüyordu. Şimdi öyle mi? Düşünülmesi, çok önceden öngörülüp planlanması icap eden çok daha yüksek katmanlı çok daha zalim, haksız, adaletsiz ve ahlaksızca rekabet edenlerin başarılı sayılarak kazandığı bir dünyadayız.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Emre kendi iç dinamiklerini araştırmayı, dinleyip analiz etmeyi aklına getiremediği zamanlarda dünyevi bu sorunları kafasına takıyordu. İşe yarar ne bulsa irdeleyip bundan nasıl faydalanılabilir diye düşünürdü. Bu yüzden Emre bilgi aşığı oldu. Açlıktan kıvranıyordu. Her yerde bilim ve teknolojiyi hayranlıkla takip etti. Bu arada dünyada adaleti, güç/maddiyat eşitliğini sağlamaya yardım ettiğini iddia eden organize bir kaç harekete sempati duydu ve gönüllülük prensibiyle bunlara bir süre yardım etti.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihT5uDrbJygFvlCTPR6VVoirGH_pO9wGM249EnI90P4DeUs_iIKRxy_17AV7r9oJ1SMnIs3GJ8JTWSNGqZ93vqY_tOBSaMVeHD8bU4sgtuMsBx0Q_p1uI2Z91_AY8m1peRtNs-RAxTVBcc/s1600/bilgi-icinde-bogulan-yenidunyaicinipuclari.png" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="bilgi: tuzak" border="0" data-original-height="231" data-original-width="237" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihT5uDrbJygFvlCTPR6VVoirGH_pO9wGM249EnI90P4DeUs_iIKRxy_17AV7r9oJ1SMnIs3GJ8JTWSNGqZ93vqY_tOBSaMVeHD8bU4sgtuMsBx0Q_p1uI2Z91_AY8m1peRtNs-RAxTVBcc/s1600/bilgi-icinde-bogulan-yenidunyaicinipuclari.png" title="bilgide boğulmak" /></a></div>
Bilgi, bilgi, bilgi... Emre kitap çok değil belki ama, deli gibi okurdu. Henüz kitaplara girmemiş şeylere daldı. Ya da kitaplarda yazılamayacak şeylere. İşine yarayabilecek demeyeyim de umut vaad eden, onu heyecanlandıran ve dünyayı daha iyi bir yer yapmaya yüreklendiren, <i><b>"bir umut varmış"</b></i> dedirten her şeye bir bakıp çıktı. Her bakındığı kalabalıkta benzer sorunları görüp her seferinde hüzünle bir onu, bir diğerini terketti ve kapattı. Birkaç kişilik küçük topluluklarda bile aynı sorun çıkıyordu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bunları öyle çok kafaya taktı ki, aldığı derslerden de sonra, bilgi toplayıp anlamlı bir senaryo oluşturmak için geçen o yorucu ve kahırlı 20 yıla yakın sürenin sonunda... En sonunda, bir şeylerin yanlış olduğundan, belki daha köklerde bir başka yanlış kodlama ya da hilenin bulunduğundan şüphelenmeye başladı. <b>Tüm bu farkedişe, günlük koşuşturmacaları arasında çok küçük aralarda yaptığı içsel araştırmaları da eşlik ederken yeni bir hissediş ortaya çıkmaya başlıyordu. Engin doyum ve huzurun hissedilebildiği bir tür sıfır noktası. Hem merkezî ve yuva gibi... Hem de her yer ve her şey gibi... Ama bir hiç.</b><br />
<br />
<i>Sizlere bolca kendimden bahsettimse de bu yazıda asıl anlatmak ve yaşatmak istediğim şey tam aksine Emre'nin kaybedilmesi üzerine. Ama aranızda aşağı yukarı aynı şeyleri yaşayanlar olduğunu biliyorum. <b>Konunun anlaşılması için Emre'nin ne kadar yorgun ve sıkıcı olduğunun ve bilgiler altında ezildiğinin anlaşılması gerekli.</b> İşte bu yüzden, SARSILMAZ'ın anlaşılması için Emre'nin hikayesinin anlatılması gerekiyordu. </i><br />
<br />
Devam ediyorum...<br />
<i> </i><br />
Yürüyerek bir parkın içinden geçişlerde, ufak ufak boşluğa dalmalarda bir şey farkediliyordu. Bir an için Emre kayboluyor, O kaybolduğunda derin bir sessizlik, huzur ve özgürlük geliyordu.<br />
<br />
<i>Şu yeşilliğe toprağa bak... Tanrım ne kadar da güzel. Böcekler nasıl da bir şu bitkiden bir o bitkiye geçiyor. Altlarında, şu an görünmeyen toprakta kimbilir neler oluyor. </i><i><i>Her şey ne kadar sakin ve ahenkli. </i>Her yer ne kadar canlı. Kuş ne güzel ötüyor. Yağmur yağacak galiba... Müthiş bir koku sardı. Kozalakların ve iğne yaprakların arasında ıslıklaşan rüzgârın farkındayım. 💓 İyi ki buradayım. Tanrım şu yere eğilip uzansam da burada bu yaşamı izlesem, anbean, saatlerce. Hayat ne kadar güzel ve zengin. Her şey birbiriyle ne kadar uyumlu ve işbirliği içinde. Her yerden can fışkırıyor. Her yer yaşam dolu. Akıl almayacak yerde bir bitki bitiyor. Her şey ne kadar da uyumlu ve birbirine bağlı. Bu dünyanın başı dertte olamaz. Her şey kusursuz işliyor Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok. Yaşamak ne güzel şey...</i><br />
<br />
<b>Emre bir an için kaybolmuş, farkındalık duyu ve zihin katkısız algılarla başbaşa kalmıştı. Sorumluluklar ya da iş ile ilgili hiçbir planlama, düşünce, endişe bulunmuyordu. Vücuttan gelen yorgunluk geri bildirimleri alınmıyor ya da tepki verilmiyordu. Az önce yapılan görüşmede ortaya çıkan ve gecikmeden çözülmesi gereken bir kriz vardı; ancak Emre'nin o anki farkındalık algısını etkilemiyordu. Akşam yapılacak isteksiz bir iş vardı ki; hiç umursanmıyordu. Yoğun günlerdeydi ancak yorgunluk ya da herhangi bir sıkıntı ve bunalmışlık hissetmiyordu. Geçen gün bir arkadaşından gördüğü ve günlerdir üzerinde düşünüp üzüldüğü kabalığın etkileri artık orada değildi. Geçen ay yaptığı çok ciddi kazada belki ölümden kurtulmuştu ama hiçbir şey hissetmiyordu. Perte çıkan ve içini dumanlar saran araçtan titreme ve şaşkınlık dahi olmadan çıktığında son derece sakindi. O dönem her yerini saran ve nefret ettiği bürokrasi ve evrak işleri varlık sahasında değillerdi. Hiçbir dünyevi görev ve sorumluluk, hiçbir iş plânı orada değildi. </b><br />
<h3>
SARSILMAZ'ın görülüşü</h3>
Bu güne kadar aşırı dert edilmiş kimi şeyler bir şekilde yürümüştü. Ve her nasıl sonuçlandılarsa da sonradan görüldüğü üzere her şey en iyi şekilde planlanmıştı. Emre bunlar hakkında kaygı duyup strese boğulsa da bitmişlerdi. Emre rahat olsa aynı süreç hiç olmazsa rahatça akmıştı. Farkeden hiçbir şey yoktu. Emre'nin tutumu dışında farkeden hiçbir şey yoktu. Her şey otomatik bir şekilde en tercih edilir halde ilerliyordu. Endişe ve stres olsa da olmasa da. Emre'nin olaylar üzerinde hiçbir etkisi yoktu. Akmak üzere dizilmiş olaylar belli bir düzende birbiri ardına, kendi kendine akıyordu ve direnilse de huzurda da olunsa belli bir sıra ile kendine has bir momentum bulup ilerliyordu.<br />
<br />
<b>Zihin karışıp olayları ve kişileri kirletmediği sürece her şeyin ne kadar sakin, rahat, mutlu ve sorunsuz aktığı farkedildi. İçerde bir yerde, gece uykuya giderkenki o güvenli sıcak yuva her an ve her koşulda ulaşılabilirdi. Az yukarıda bir bahçenin içinden geçerken yaşanan bir anlık kayboluşu lütfen tekrar edelim şimdi. Bunu mümkün olduğunca canlı bir şekilde canlandırıp aynen yaşamaya çalışmanızı rica ediyorum şimdi. Lütfen!</b><br />
<br />
<i>Şu yeşilliğe toprağa bak... Tanrım ne kadar da güzel. Böcekler
nasıl da bir şu bitkiden bir o bitkiye geçiyor. Altlarında, şu an
görünmeyen toprakta kimbilir neler oluyor. </i><i><i>Her şey ne kadar sakin ve ahenkli. </i>Her
yer ne kadar canlı. Kuş ne güzel ötüyor. Yağmur yağacak galiba...
Müthiş bir koku sardı. Kozalakların ve iğne yaprakların arasında
ıslıklaşan rüzgârın farkındayım. 💓 İyi ki buradayım. Tanrım şu yere
eğilip uzansam da burada bu yaşamı izlesem, anbean, saatlerce. Hayat ne
kadar güzel ve zengin. Her şey birbiriyle ne kadar uyumlu ve işbirliği
içinde. Her yerden can fışkırıyor. Her yer yaşam dolu. Akıl almayacak
yerde bir bitki bitiyor. Her şey ne kadar da uyumlu ve birbirine bağlı.
Bu dünyanın başı dertte olamaz. Her şey kusursuz işliyor. Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok! Yaşamak ne
güzel şey...</i><br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-0HeMma1svuE/XZJiGUATe1I/AAAAAAAAhOk/5m8yyJXZBAk6NenH7jcjdsIWaaFhV_wEACEwYBhgL/s1600/kimligin-atilmasi-yenidunyaicinipuclari.png" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="egodan kurtulmak" border="0" data-original-height="238" data-original-width="352" height="216" src="https://1.bp.blogspot.com/-0HeMma1svuE/XZJiGUATe1I/AAAAAAAAhOk/5m8yyJXZBAk6NenH7jcjdsIWaaFhV_wEACEwYBhgL/s320/kimligin-atilmasi-yenidunyaicinipuclari.png" title="kimliğin bırakılması" width="320" /></a>Emre o anda orada yok. Emre neredeyse tamamen kaybolmuş ve yerinde katkısız bir farkındalık var. Kişi yok! Bağlantılar yok. İş ile bağlantı, ailevi bağlantılar, görev ve sorumluluklar... Günlük ya da daha uzun vadeli planlamalar. Daha önemlisi geçmiş ve gelecek yok! Geçmişin tüm yüklerinden eser yok. Geçim, uyum, çocuğun eğitimi ve güvenliği gibi gelecekle ilgili damla korku, endişe yok. Hayattan bir beklenti ve buna bağlı mutsuzluk da yok. Hedef yok ve hiçbir koşul ya da kişi ile kıyaslama da yok. Sadece hiçbir yorum ve yargı katılmadan anda görülen var. Hiçbir deneyimin/hatıranın izi yok. Geçmiş yok, gelecek yok.<br />
<br />
<h3>
Biz neyiz?</h3>
<br />
Geçmişle yoğrulup deneyimlerle programlanmış, iyi-kötü, güzel-çirkin, yararlı-zararlı, düşman-dost, siyah-beyaz, acı-tatlı kodlamalarla biçimlendirilmiş bir yazılım gibiyiz. Bunları çıkardığınızda geriye ne kalır? Emre'nin bir hikayesi var. Emre'yi bu hikaye var etti. Başka birini de O'nun hikayesi var etti. Bir deneyimler ve kayıtlar silsilesiyiz... Emre ya da senin hayatında olup biten her nitelikte olay senin yaşamındaki herhangi bir şeye bakışını etkiliyor. Ölene kadar da tüm yaşamına hikayende olup biten şeylerin sana kazandırdığı görüşlerle bakıyor olacaksın. Yani kendi filtrelerinle. Bu sebeple de bunlar herkese göre değiştiği gibi yaşanan olaylar ve alınan kültür gibi pek çok şeyle yoğrularak bize işlemiş. Hiçbiri gerçek olmayıp, tamamı son derece değişken, belirsiz ve geçici. Peki biz bu muyuz?<br />
<br />
Mutluluğunun, huzurunun, duygularının ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu görüyor musun?<br />
<br />
Sabah saçını tararken tarağını yere düşürdün, eğilip onu yerden alırken başını da lavaboya çarptın, tam o anda mutfaktan bir tıslama sesi geldi ve ocakta kaynamakta olan yumurtanın suyu taştı, bugün zaten geç kalmıştın... Her şey bugün amma ters gidiyor... Bu lanet olası günde kan ter ve sinir içinde kendini zar zor otobüse atıyorsun ama ilk defa karşılaştığın tertemiz giyimli kravatlı otobüs şoförünün "günaydınlar efendim" deyişiyle bir anda şaşırıyorsun. Birinden gelen tatlı bir koku var. Genelde otobüslerin kötü kokmasına alışmışken "hala böyle güzel kokan insanlar kaldı mı?" diye içinden geçiriyorsun. İnmek üzere arkalara ilerlerken hiç sevmediğin türde(!) bir gencin nazik bir şekilde sana yol verişine ve tatlı tebessümüne tanık oluyorsun. Saniye dahi sürmeyen o beklenmedik göz göze gelmede o asi, kaygısız, kaba ve küstah(!) gencin, sadece o bir anlık bakışta içindeki masumiyetine tanık oluyorsun. Gencin tüm hikayesine bir an olsun dalıp çıkmış gibi bir his kaplıyor içini... Bir anda O'nun tüm olası mutluluk ve üzüntülerine ortak oluyor, ona şefkat duyuyorsun. Önce üzülüyor, sonra kendine kızıyor, sonra O'na saygı duyuyorsun, karnın ağrıyor ve gözünde yaşla otobüsten iniyorsun...<br />
<br />
Bunların hepsi 15 dk içinde oluyor... Zihin! Düşünceler! Yargılar! Ne kadar değişken? Ne kadar âni? Çok kararlı ve kesin ama bir o kadar da dengesiz, öngörülemez, değişken ve kişiye has. Saniyesi saniyesini tutmayan, tamamı deneyimlerle önceden şekillendirilmiş, yani belli bir değişmezliğe, evrensel gerçekliğe, doğru-yanlışa dayanmayan ve her kişinin kendi yaşadıklarına göre tamamen değişen yorumlar... Hangisi gerçek? Hangisi biz?<br />
<i><br /></i>Kederli, sarsılmış, bunalmış haldeki miyiz; yoksa mutlu, huzurlu, neşeli ve canlı haldeki mi? Filmdeki iyi oyuncu muyuz, kötü oyuncu mu? Yararlı mıyız zararlı mı? Yoksa hepsi miyiz? Kime göre nasılız? Tüm "kimler" değişken ve tümüyle geçici olduğuna göre hangisine göre doğru/yanlış veya adil değerleneceğiz? Üzerimize dikilmiş kimliğin değişiklikleri algılanıyorsa temelde ve arkaplanda hiçbir an ve koşulda değişmeyen bir referans noktası, bir merkez olmalı. Aksi halde değişikliği farkedebilir miydi?<br />
<br />
Bu fazla soyut ve kavramsal kısmı hızlı geçip tekrar benliğe dönmek istiyorum.<br />
<h3>
Emre yokken hiç sorun yok!</h3>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-QZIZwjn9NL8/XZJiGaMW3AI/AAAAAAAAhOo/ajugSpDfci8lRnp8BpvHsXdZk4v7v3WUgCEwYBhgL/s1600/kisiler-kimlikler-yenidunyaicinipuclari.png" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="değişmeyene odaklan: farkındalık" border="0" data-original-height="230" data-original-width="343" height="214" src="https://1.bp.blogspot.com/-QZIZwjn9NL8/XZJiGaMW3AI/AAAAAAAAhOo/ajugSpDfci8lRnp8BpvHsXdZk4v7v3WUgCEwYBhgL/s320/kisiler-kimlikler-yenidunyaicinipuclari.png" title="" width="320" /></a>Biz olduğumuzu sandığımız varlık, aslında kimliğimiz. Kimlik bir avatar. Bir kıyafet. Giydirilmiş. Yapılandırılmış. Yargılar, yorumlar, kural ve kalıplarla bir disk gibi biçimlendirilmiş. Bir hikayeyi oynayıp onun içinde kendine yer bulmuş. Elbisenin içi çıplak. Ya da işletim sistemi ve programlar yüklenmemiş bir bilgisayar donanımı gibi. Tüm davranışını ve veriyi işleme biçimini kendine yüklenen işletim sistemi ve programlar belirliyor. Bunlar olmadan tüm bilgisayarlar tamamen aynı şeyi aynı şekilde yapmaya muktedir.<br />
<br />
Emre yokken geçmiş yok, gelecek yok. Geçmiş olmaması demek hiçbir deneyimin tesiri altında olmamak, yaşanan hikayenin etkilerini taşımamak demek. Çünkü hikaye yok. Dün yok. Şu ana kadar yaşanmış hiçbir şeyin sende hiçbir izi, tecrübesi; dolayısıyla yargı ve kodlaması yok.<br />
<br />
Gelecek yokken geçim kaygısı, güven endişesi yok, korku yok. Önümüzdeki dakika/saat yok. Yarın yok, gelecek ay yok, yaş yok, beklenti yok. Zaman yok.<br />
<br />
Şimdi ve buradadan başka hiçbir şey yok. Varlık sahası sadece şimdi ve buradaki filtrelenmemiş, yorumlanmamış, yargılanmayan ve etiketlenmeyen tarafsız ve insanüstü, zamansız bir algıdan ibaret. Burada her an her şey mümkün ve hiçlik her şeyi dolduruyor. Her şey olmaya muktedir bir hiçlik.<br />
<br />
<h4 style="text-align: justify;">
<i><span style="font-size: large;">Emre olmadığında şimdi ve buradadan başka hiçbir şey yok. Varlık sahası sadece şimdi
ve buradaki filtrelenmemiş, yorumlanmamış, yargılanmamış ve
etiketlenmemiş farkındalıktan ibaret. Ona isim konulamaz. O sıfatlandırılamaz, tarafsız ve insanüstü, zamansız bir farkındalıktan ibaret.
Burada her an her şey mümkün ve hiçlik her şeyi dolduruyor. Herhangi bir şey
olmaya muktedir bir hiçlik. Mutluluk, refah ve huzuru dahi aramayan; çünkü kendisi zaten çırılçıplak haliyle ölçüsüz bir mutluluk, sevgi ve şefkat olan farkındalık.</span></i></h4>
Ne olduğunu gör! Nasıl mı?<br />
Her daim kendi ensende ol ve <b>olmadığın her şeyi</b> bir bir gör ve ayıkla.<br />
Orada Sarsılmaz'ı bulacaksın. Sarsılmaz şeyi görene kadar yüzeydekileri ayıkla. Her şey değişse de değişmeyen tek şeyi bul. O sarsılamaz olan. O nedir? Onu bul. Dünya yıkılsa dahi, orada hiçbir şeyden etkilenmeden hep mevcut olanı bul!<br />
<br />
<br />
Emre Güney<br />
Eylül 2019</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><h3><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/12/hakikatin-idraki.html" target="_blank"><br /></a>
</h3></div><div style="text-align: center;"><h3><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/12/hakikatin-idraki.html" target="_blank"><span style="font-size: medium;"></span></a><span style="font-size: medium;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/12/hakikatin-idraki.html" target="_blank"><b>Bu öğretiyi tamamlamak için lütfen</b></a><b><br /></b></span></span></h3><h3><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/12/hakikatin-idraki.html" target="_blank"><b>serinin ikinci bölümüne devam ediniz.</b></a></span><b><span style="font-family: inherit;"><a href="https://www.yenidunyaicinipuclari.com/2020/12/hakikatin-idraki.html" target="_blank"> Tıklayın!</a></span><br /></b></span></span></h3></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-35744007835760418812019-08-28T00:28:00.000+03:002019-12-18T09:39:15.075+03:00Bölüm V ─ İnsanlığın masumiyeti<h2 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">İnsanlığın masumiyeti içimde tanınmıştır !</span></span></h2>
<h4 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5</span></h4>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6czgq_-Djsnk7XR_tfoSC7pokNPJO-A3yGv4lM5oH9n5SFH7EHClZirYr47K1BxWgsVga2SHbnv8pXv_eEnq0j5-w1am9hCEHNl-VKKPiC4G5RTmnnkIPTE-k9POShATdNNK9OOYmj1jq/s1600/masumiyet.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="bebek insanlık" border="" data-original-height="400" data-original-width="600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6czgq_-Djsnk7XR_tfoSC7pokNPJO-A3yGv4lM5oH9n5SFH7EHClZirYr47K1BxWgsVga2SHbnv8pXv_eEnq0j5-w1am9hCEHNl-VKKPiC4G5RTmnnkIPTE-k9POShATdNNK9OOYmj1jq/s320/masumiyet.jpg" title="masumiyet" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Editörün zihninden masumiyet ve saflık 💖</td></tr>
</tbody></table>
<h4 style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"> </span></h4>
<h4 style="text-align: center;">
</h4>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/08/cigdem04-hamdim-pistim-yandim.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4</a></span> <br />
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a> </span><br />
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a></span> <br />
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></span><br />
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="font-family: inherit;">Gezi Parkı'nın ayyaş çapulcularından biri de benim ☺ Zaten Gurdjieff ve Ouspensky öğretisi kitabı Taksim'deki bir sahafta bulmuştu beni. Kitabı okudukça inceden işliyordu içime. <br /><br /><b>"İnsan makinedir"</b> der, Gurdjieff.<br /><br />İnsan nasıl makine olur yahu? Öyleymiş! Kendini iyi gözlemleyen herkes bilir bunu. İnsan zavallıca kendini özgür zanneder, ama öyle değildir. Gelen düşünce ve duygulara göre hareket eder. Duygular da zaten bedenin düşünceye tepkisidir. Peki hangi cehennemden geliyor bu düşünceler? Bunu düşünün...<br /><br />Kafamıza gelen düşüncelere göre hareket ediyorsak, özgür iradeden bahsedemeyiz. Ve o düşünceleri de biz düşündük zannederiz. Bu derin mevzuya girmeyeceğim. Ayrı bir bölümde yazarım bunu. </span><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-xyxb9buWma8/XWWOOzCLDXI/AAAAAAAAgHk/4Ek9MuqkQrMEjZewa-DlqyGnXk9P6cQ1gCLcBGAs/s1600/Gurdjieff.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="çiğdem'in dmt yazı dizisi" border="0" data-original-height="320" data-original-width="320" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-xyxb9buWma8/XWWOOzCLDXI/AAAAAAAAgHk/4Ek9MuqkQrMEjZewa-DlqyGnXk9P6cQ1gCLcBGAs/s200/Gurdjieff.jpg" title="gurdjieff ve ouspensky öğretisi" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Gurdjieff</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: inherit;">Geziden eve dönerken bir anda Gurdjieff'in sözünü tüm ruhumla idrak ettim. Ve o idrakle tüm insanlığın dehşet acısını tam o an yaşadım! Ağlıyorum! Yolda, eve yürürken ağlıyorum! Çelik gibi karakter olan Çiğdem için bu olağanüstü bir durum. Tüm insanlığın acısını biliyor, anlıyor, yaşıyor ve ağlıyorum. </span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br />Hem ağlıyor hem de hiç kimsenin asla suçlu olamayacağını kavrıyorum. Çünkü hiçbir şey bu haldeki insanın elinde değil, anlıyorum. Ağlamayı bastırmaya, durdurmaya çalışıyorum ama yapamıyorum. Ağlıyorum ve tüm insanlığa inanılmaz şefkat-merhamet hissediyorum. Ve dehşete düşüyorum, kalbimdeki şefkatin büyüklüğünden. Bu şefkat-merhamet beni öldürür, bu büyüklüğü nasıl taşırım, nasıl yaşarım böyle diye ağlıyorum. Ağlayarak eve döndüm, evde ağladım, ağladım, sadece ağladım...<br /><br />Vicdan, hep birlikte hissetmektir. Sahte vicdan kişilere ve inançlara göre değişir. Gerçek vicdan tüm insanlıkta aynıdır. İnsanlıkta yazık ki hakiki vicdan uykudadır. Bende hep uyanıktı. Şuur da hep birlikte düşünmektir. Artık şuurun da ışığı içeri girdi. O gün çok derinden biliyordum, artık eskisi gibi yaşayamayacağımı.<br /><br />Tüm insanlığın uyanışı için önce ben uyanmak zorundayım. Kesilen ahkamların bir boka yaramadığını birinci elden biliyorum. Hepimiz için tamamen uyanmak zorundayım. Benim uyanışım tüm insanlığı yükseltecek tek olgu biliyorum. Kişisel kurtuluş istemiyorum, tüm insanlığın kurtuluşunu sevgiye yükselişini istiyorum. <br /><br />Kalbimdeki şefkat o kadar büyük ki 1000 dünyaya yeter. Ve bunun asla kişisel olamayacağını da biliyorum. Çiğdem'i sonsuz kere aşan şefkat ve merhametin büyüklüğü artık sıradan, uyduruk, aptal hayatı yaşamama izin vermez, biliyorum. Toplumun normal dediği yaşamın artık benim için bittiğini biliyorum. <br /><br />Bu süreçte bir sürü teklif aldım. Danışmanlık yapmam, kitap yazmam, seminerler vermem için. Hepsini reddettim. Yüzümü güneşe dönmüşüm, ne işim olur soytarılıklarla. Evet bunlar soytarılık, çünkü tamamı kişisel menfaate dayalı. Benim tam olarak reddettiğim zaten kişisel menfaat. <i><b>Gerekirse öleceğim, ama soytarılık yapmayacağım. </b></i><br /><br />Hepimiz için idrak edeceğim, uyanacağım, yükseleceğim... Kalbime mühürlenen arzu budur... Hepimiz için geçeceğim kendimden, tek bir insanın bile geride kalmasını kesinlikle ve asla kabul etmeyeceğim. Tek bir insanın gözünün yaşlı kalmasına razı olmayacağım. Ve duamı tüm ruhumla, kalbimle edip; yürüyorum, hepimiz için... <br /><br />Duam; tüm dünyayı sevginin kuşatması, gerçeğin hükümdarlığının gelmesidir, hepimiz için... Tüm yaşamım buna adanmıştır. Ölümden geçmişim, yanmışım, bedenim atom bombası gibi olmuş, ne yazar. Altına (hakikate) gözümü dikmişim, pehhh, gerisi tırı vırı, yürü... <br /><br />Sonuna kadar gideceğim, her şeyi yakmışım zaten; sikerler, zaten geri dönemem yürü... 😊</span></div>
</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Böylece 8. kez Ayahuasca Anayı içmeye hazırım. Hazırladım çayımı, vakit geldiğinde Ayahuasca Anayı kalbime koydum, sessiz kaldım sadece. Kalp atışlarım dehşet hızlanmaya başladı. Daha içmedim, sadece göğüs bölgemde tutuyorum. Şok oldum, çünkü içmeden vücudumla iletişime geçiyor 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
O şokla içtim, sigaramı yaktım, muhtemel yanış için bekliyorum. <br />
<br />
Yarım saat falan geçmeden vücudumda mevcudiyetini yaşamaya başladım. Vücudum uzayda yüzüyor, vücudumun içi dalgalanıyor, çok acayip fiziksel deneyim yaşıyorum. Tarifi mümkün değil!!! Ve bunu yaşarken <i>"ulan diyorum, bunun için bile değdi be, çok acayip, çok hoş".</i> Ve kesinlikle yanma yok artık... <br />
<br />
Vaoovvv, muhteşem görüntüler geliyor, muhteşem!!! Görüntüleri de hem izliyor hem içinde deneyimliyorum. Kesinlikle tarifi mümkün olmayan görsel şov yaşıyorum. İzlemiyor, yaşıyorum !!! Mükemmel, mükemmel diye mırıldanıyorum. Çok güzel, mükemmel... Bilincimin derinliklerine iniyorum, ah mükemmel!<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-tWLmAelJH_4/XWWPtNuJpUI/AAAAAAAAgHw/sSFrIoq0S9wMvWMCnqJFPhcTvXa1izzRQCLcBGAs/s1600/obnimi-vselennuju-oyalanma.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="432" data-original-width="768" height="225" src="https://1.bp.blogspot.com/-tWLmAelJH_4/XWWPtNuJpUI/AAAAAAAAgHw/sSFrIoq0S9wMvWMCnqJFPhcTvXa1izzRQCLcBGAs/s400/obnimi-vselennuju-oyalanma.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
Ve o derinlikte söylediğim sözleri ve yakarışları hayretle dinliyorum: Yahu diyorum;<i><b> "çok güzel, mükemmel, ama lütfen beni bunlarla oyalama. Benim oyalanma lüksüm yok! Evet bunlar muhteşem ve bunun için de teşekkür ederim, ama bunlar işime yaramaz. Ben hepimiz için bilmeye geldim, bunlarla oyalanamam! Ben her şeyi yaktım geldim, bilmek zorundayım, başka çarem yok. Tam şu an ölüme hazırım, öldür ama bilmeden gönderme, geldiğim gibi gönderme beni 😫 Beni boş gönderme! Bunlar mükemmel ama kimseyle paylaşamam, ben herkesle paylaşacağımı istiyorum, beni oyalama!!!</b></i><br />
<br />
Mükemmel oluşları yaşamaya devam ediyorum. Renkler mükemmel, akış mükemmel, her şey mükemmel!!! <br />
<br />
Kalkıyor ve sigara yakıyorum, söyleniyorum, <i><b>bunlarla oyalanıyorsun seni aptal, evet muhteşem ama sabaha hiçbiri olmayacak ki! Ne işime yarayacak bunlar? Hiç... aptal !</b></i><br />
<br />
Herhangi biri için muhteşem deneyim, ama benim için oyalanma, çünkü hedefe fena kilitliyim. Söylene söylene uzandım tekrar. Ve yine, tabi ki erken hüküm verdiğimi fena gözüme sokmaya başlıyor Ayahuasca Ana.<br />
<br />
Tam 3 yaşımdaki bilincimi yaşıyorum 😱 Muazzam bir terkedilme hissi 😱 Annem o yaşta 1 yıl kadar babaannemle bırakmış beni. Ve o anki hislerimi aynen yaşıyorum, aynen!!! Kendi 3 yaşımdaki bilincim ve o anki bilincimle aynı anda mevcudum. 3 yaşındaki beni sevgiyle şefkatle sarıyorum. Ben burdayım, merak etme diye!!!<br />
<br />
Annemin mevcudiyetini hissediyorum ve ağlamamaya başlıyorum, üzülme ben seni anlıyorum, sen gücün dahilinde her şeyi yaptın biliyorum. Üzülme ben seni çoktan bağışladım, üzülme ben seni çok iyi anlıyorum diye. Ağlıyorum, annemi teselli ediyorum, ağlıyorum. Kalbimden şefkat taşıyor annemi şefkatimle sarıp sarmalıyorum. <br />
<br />
Ve bilişler yağmaya başlıyor!<br />
<br />
Arkadaşım demişti ki; yanına 1 paket mendil al. 7. seramonide ihtiyacım olmadığı için yırttım sanmıştım, yırtamamışım. Eyvah, bu gece fena sulu geçecek!<br />
<br />
3 yaşında yaşadığım o terkedilme hissi, tamamen tanrısallığımdan ayrılmamın temsîli. Tanrı'nın beni terk etti yanılsamasının sembolü. Kesin biliş... Derin derin nefesler alıyor, ağlıyorum. Kendimi bağışladığımı, şefkatle sarmalıdığımı kesin ve net anlıyor, yaşıyorum. Çünkü annem dediğim insan benim!!! Ahhh, o benim!! Ağlıyorum, ağlıyorum... O da benim... Derinden kendimi bağışlıyorum, herkesi bağışlıyorum, herkes benim! Aynı anda tüm bilinç seviyelerimi yaşıyorum! Her katmanı aynı anda yaşıyorum... Tüm insanlığı yaşıyorum, ağlıyorum!!! </div>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-Kng6RJNr_FI/XWWNBJPkjcI/AAAAAAAAgHU/Au8tjQX25MgBVHTiqUsYZAZRm4zxycrDQCLcBGAs/s1600/nisargadatta-maharaj.jpg" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="çiğdem'in dmt yazı dizisi" border="0" data-original-height="623" data-original-width="500" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-Kng6RJNr_FI/XWWNBJPkjcI/AAAAAAAAgHU/Au8tjQX25MgBVHTiqUsYZAZRm4zxycrDQCLcBGAs/s200/nisargadatta-maharaj.jpg" title="nisargadatta maharaj portresi" width="160" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Sri Nisargadatta Maharaj</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
Her insan benim bilincim, ağlıyorum! Her insan benim, ağlıyorum! Sonsuz şefkati yaşıyor, ağlıyorum... Maharaj, ah Maharaj O'nun şefkatini biliyorum, anlıyorum, yaşıyorum... O, her insanın kendi olduğunu biliyor, kendine şefkat, hoşgörü, anlayış gösteriyordu... Artık bizzat biliyorum. Ahhh Maharaj diye ağlıyorum, ağlıyorum. <br />
<br />
Ayahuasca Ana tüm hızıyla devam ediyor... <br />
<br />
<b>Ahhh, Muhammed, Maharaj, İsâ;</b><br />
<b>Hepsi benden bana geldi, ah ben kendimden kendime vermeye geldim... Ahhh ağlıyorum...</b><br />
<br />
Ah Maharaj diye ağlamaya devam ediyorum. Kalkıyorum, odamda Maharaj'ın asılı fotoğrafının önünde diz çöküp ağlıyorum. O'nun da ben olduğunun kesin bilişi ile ağlıyorum. Ahhh Maharaj diye hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağladım. Kalktım sigara yaktım, derin derin nefesler çekiyor ve yine ağlıyorum... <br />
<br />
Tekrar uzandım, Işık'tan görüntüler gelmeye, yaşamaya başladım. Saf ışık!!!<br />
Ağlıyorum, kibirden çok korkuyorum diye, çok korkuyorum. <br />
<br />
Çok önemli bir yüzleşmenin ayak seslerini hissediyorum. Kaytarmaya çalışıyorum, ama nafile, kaytaramıyorum. Neredeyse 2 saat direndim yüzleşmemek için, 2 saat. Kibirden korkuyorum diye direniyorum... Ama Ayahuasca Ana bırakmıyor, inatla beni yüzleştirmeye zorluyor. <br />
<br />
Işığı görüyor yaşıyor ve hissettiğim saflık ve masumiyetten hıçkırarak ağlıyorum!!! Ah çok masum, ah mükemmel, ah çokkk güzelim 😱 Bu Ben'im 😱 Tekrar ağlamaya başlıyorum; ben kendimi reddetmişim meğer, ah kendimi reddetmişim, ben çok güzelim ve ağlıyorum. Ah çok saf diye ağlıyorum. Hem ağlıyor hem de kalkıyorum, banyodan tuvalet kağıdı almak için, çünkü mendilim bitti.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<div style="text-align: justify;">
<h3 style="text-align: center;">
Cennetin Krallığı içinizdedir. ─ İsa. </h3>
<br />
Cennetin krallığındayım!<br />
<br />
İsa'nın mesih Tanrı Oğlu dediği ben'im, ağlıyorum... Ah çok güzelim, çok saf öyle saf ki, hiçbir şey bana dokunamaz, bu mümkün değil!!! İşte bu Benim, direndiğim gerçekliğim, Tanrı olan gerçek ben... 😱 Ve ışık olan benden bir söz işitiyorum; <b><i>"ben vermeye geldim, benim hiçbir şeye ihtiyacım yok!"</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Ağlıyorum, ağlıyorum, hıçkırarak ağlıyorum. Ve biliyorum, bu tanımanın o an her zihne gittiğini!!! Çünkü benim içimdeki ışıkla herkesin içindeki aynı... <b>Tüm insanlığın masumiyeti içimde tanınmıştır... Dünyanın kurtulduğunu tam o an biliyorum... Çünkü Mesih - Rab, ya da ne diye adlandırılıyorsa işte artık içimde olduğunu, Ben olduğunu ve bu bilişin tüm insanlıkla paylaşıldığını biliyorum. Sadece biliyorum... </b></div>
</div>
<br />
<br />
<center>
<span style="font-size: large;"><b>İsimsiz, şekilsiz saf ışık benim !</b></span><br /><br /><span style="font-size: large;"><b> Hiçbir şeye ihtiyacım yok !</b></span><br /><br /><span style="font-size: large;"><b> Çok derin huzurdayım !</b></span><br /><br /><span style="font-size: large;"><b> Söylenecek söz yok artık...</b></span><br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b><br /></b></span></div>
<br />
</center>
Çiğdem Gürler<br />
Temmuz 2019<br />
<br />Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com3İstanbul, Türkiye41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-90831192619443776482019-08-19T22:46:00.000+03:002019-12-18T09:39:15.206+03:00Bölüm IV ─ Hamdım, piştim, yandım<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<div style="text-align: right;">
</div>
<h2 style="text-align: center;">
Hamdım, piştim, yandım </h2>
<h4 style="text-align: center;">
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank"><br /></a></h4>
<div style="text-align: center;">
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/06/cigdem03-ego-cozuluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3</a><a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank"><br />Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a> <br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></div>
<h4 style="text-align: center;">
</h4>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-EL-0Ix1W6wE/XVr6v33gJjI/AAAAAAAAf_Q/toRETIxUgW8rFnI6UMCsns2ohoYWf-fqwCLcBGAs/s1600/Alena-Dmitrieva-Estrogen.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="hamdım piştim yandım" border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" src="https://1.bp.blogspot.com/-EL-0Ix1W6wE/XVr6v33gJjI/AAAAAAAAf_Q/toRETIxUgW8rFnI6UMCsns2ohoYWf-fqwCLcBGAs/s1600/Alena-Dmitrieva-Estrogen.jpg" title="çiğdemin #dmt yazı dizisi bölüm 4" /></a></div>
<br />
Yıllar önce, daha hiç kendi gerçekliğimi bilmek için her şeyi bırakacağımı hayal dahi edemeyeceğim bir vakitte, tek bir an kendime hükmedemediğimi ve devasal cesaretimi fark etmiş ve dehşete düşmüştüm. Ve çok içten bir cümle haykırmıştım hiç düşünmeden; beni, kendime bırakma!!! Tek bir anlık hakiki iç görü neticesinde gelen bir haykırış. Ama kime karşı? Hiçbir fikrim yoktu. <br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Tabi ki ağzımdan çıkanın devasallığını bilmiyordum. Elbette gerçekleşeceğini de! Özüm beni kendime bırakmadı! Biraz sert gördü işini, ama karakterim için de başka türlüsü olamazdı sanırım. Hakikat cesaret ister, çünkü tüm dünya, tüm bilinenleri yerle bir eder. Cesaretim tamdır, kendim dediğim uyduruk versiyon zaten yerle bir edilmişti. </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">E öyleyse devam... </span>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Bir hafta ara verip yine aynı saatte yüksek doz içtim ayahuasca anayı. Beklentim yok, ama merak ediyorum sırada ne var diye. E başıma her şey meraktan geldi zaten 🤓</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span> <span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> İlk saat vücudumda devasal devinimini yaşıyorum, sigara bile içemiyorum, öyle deviniyor içim. İç organlarım resmen havada uçuşuyor. Sigara içemiyorsam durum çok vahim demektir. Kesinlikle oturabilecek durumda değilim, çaresizce uzanıyor yine ve tekrar ne bok yemeye bunu içtim diye kızıyorum kendime. Yarım saat daha böyle kıvrandıktan sonra kişisel hayatımda yakından tanıdığım arkadaşımı görüyorum, ama beden görüşü değil. Ruhunun mevcudiyeti demem daha uygun sanırım. </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">O'nun bende yok oluşunu görüyorum!!! Ah sen de boku yedin diyorum!!! Sen de bittin!!! Seni piç, şimdi anlıyorum her şeyi. 😱 Ve aşk'ın bilişi geliyor!!! Ah aşk!!! Biliyorum artık.. Nasılı yok, sadece biliyorum!!! Biliyorum!!! Artık o yok, ben yok!!! Aynıyız, tekiz!!! Bende yok oldu 😱</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Dünya düzleminde bir insana bunu nasıl dersiniz? Diyemezsiniz!!! Ama ruhu biliyor, hem de çok iyi biliyor!!! Kendisi hala durumu bilmediğimi sanıyor 🤓 Kelimelerle bunları aktarmak kesinlikle imkansız, ama kelimelere gücü veren ardındaki gerçekliğin ta kendisi. Bu aktarım da tam mevcudiyetimde gerçekleşiyor!!! </span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bu yüzden Zihni'n ötesinde kalp her sözümü anlar. Ve ikinci biliş geldi!!! Anka kuşu sembolünün bilişi 😱 Ah içim boşalıyor, kusmaya başlıyorum, kusuyorum, kusuyorum... Birazdan başıma geleceğin ayak seslerinin sarsıntısını yaşıyorum...</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Tekrar uzanıyorum, sigara yakıyorum, sigarayı içemeden söndürmek zorunda kalıyorum, çünkü yanıyorum 😫 Resmen düşünce fırtınası kopuyor, saçma sapan binlerce düşünce fırtına gibi esiyor mevcudiyetimde. Kaya gibi sarsılmaz mevcudiyetimle izliyorum hepsini. Sarsılmaz olan ben, içimdeki sarsıntıyı izliyorum! Düşünce fırtınası hiç durmadan esiyor içimde ve yanıyorum 😫 Yanıyorum!</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Tüm düşüncelerin, labirentin ta kendisi olduğu açıkça farkındalığıma sunuluyor!!! Bedenim yanıyor, organlarım yanıyor, ateşi cayır cayır görüyor, yaşıyor ve yanıyorum!!! Yanıyorum 😫Hava buz gibi, pencere sonuna kadar açık, yanıyorum 😫 Ateşin içindeyim, yanıyorum! </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
Cayır cayır Ateş'in içindeyim, ateşin çatırtı sesini bile duyuyor, yanıyorum! Saate bakıyorum 1.12, Allah kahretsin, vakit geçmiyor, yanıyorum 😫 Öldür beni, yanıyorum 😫 Haykırıyorum , öldür beniii, yanıyorum 😫 Tüm gece yandım, yandım, yandım... cayır cayır yandım...<br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Saate bakıyorum, saat 1:00 hala, 1 dakika binlerce yıl gibi, geçmek bilmiyor. Boku yedim, yanıyorum 😫Çaresizliğin dibindeyim, hiç kimse yardım edemez bana, yanıyorum. 😫</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Saate bakıyorum, 1:03. Nasıl sabah olacak 😫 Nasıl yorgun, bitik halde olduğumu hiç bir cümle tarif edemez. Ayağa bile kalkamıyorum!</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span> <span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Sabah formülü veren arkadaşıma dedim, yahu ben tüm gece yandım? 😫 <i><b>"Biliyorsun ego yanıyor, bırak yansın"</b></i> dedi. Evet biliyorum 😔 Bir hafta dinlendim ve tekrar yüksek dozu içtim. Nasıl içtim öyle bir geceden sonra? Valla benim de aklım almıyor, ama içtim. Tek bir an hayal et; ateşin içinde tüm varlığınla yanıyorsun!!! </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Tipolojiye göre (davranış bilimleri) tinsel (ruhsal) ve mekansal (görsel) zekam ve beynimin alın lobu çok gelişmiş imiş. Kesinlikle Türkiye gibi bir ülkede bu zihin yapısı ile yaşamak zulmün zulmü. Ethem Kocabaş çıkarmıştı zihin haritamı. O vakit "<b><i>bu ülkede yaşayamazsın, Türkiye'de binde 1 bu zihin yapısındadır, gelişmiş ülkelerde yüzde 1. Japonya gibi ülkelere git, oralarda yaşa"</i></b> diye önermişti. </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Tabii benim zihin sondaja başlamıştı; neden Türkiye'de doğdum öyleyse? Bu zihinle burada ne işim var? Ne halt etmeye buradayım anasını satayım? E böyle yaşayamıyorum. Tüm saçmalıkları, soytarılıkları açıkça görüyorum, sezgilerim zaten tavan. Yaşayamıyorum ki! Ne halt edeceğim? Kümesteki Kartal'ın durumu gibi halim. Artık kümeste tavuk gibi yaşayamam. Uçmaktan başka çarem yok ki!</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img alt="musa-firavun-kızıldeniz" border="0" data-original-height="362" data-original-width="640" height="226" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQtChVYfxR7a2nmS_icXbP70Rp3KU7NKAnNNyM5eqV93JQ71eG0vVA-B6yROrEpKM7nwmwY7NZ1jAh6vT-8KPtN-0_03ApZ8FCISIuovI6hdqXgs1_1y1qczDrZlCj3qff7uwPG46DJMl1/s400/musa-firavun-kizildeniz.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" title="musa kızıldeniz'i yararken" width="400" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Musa-Kızıldeniz canlandırması</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: inherit;">Musa'yı her zerremle anlıyorum. Önümde Kızıldeniz, arkamda Firavun.. Ne edeceğim böyle? Firavuna (ego) sırtımı dönmüşüm, Kızıldeniz ya yarılacak, ya yarılacak. Başka çarem yok ki! E böylece, aklım almasa da ruhumun gücü ile devam ediyorum.</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Veee, yine ateşin içindeyim. Yanıyorum, yanıyorum, çaresizce yanıyorum. Maddesel ateşin içinde yansaydım, bir kaç dakika içinde bilincimi kaybeder yırtardım. Bunda öyle değil ki!!! </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Tamamen bilinçli şekilde sabaha kadar cayır cayır yandım, yandım! Sabaha kadar! Vücudumun ve Zihni'min çektiği acıyı hiç kimse hayal edemez! Meditasyonda da (sadece sessizlik; teknik falan yok) uzunca süredir yanıyordum. Ama ayahuasca da yüzlerce katı gerçekleşti. </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Nereden bilirdim, Rumi'nin;<i><b> "hamdım, piştim, yandım"</b></i> sözünü bizzat yaşayacağımı. 😫 Nereden bilebilirdim, gerçekten yanacağımı! Nasıl durabilirim artık, duramam ki, devam...</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Bir hafta dinlendim, tekrar içtim, hem de daha yüksek doz! Artık bilerek ve isteyerek ateşe giriyorum. Çünkü EGO'yu ve dünyasını kesinlikle istemiyorum. Değil yanmayı ─bedenin ölümünü, her şeyi göze alıyorum, her şeyi.</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Kızıldeniz yarılacak, ne gerekiyorsa olsun, bitti! Yine ve tabi ki yanıyorum 😫😫😫 Ve şunları söylüyorum yanarken; yak, hiçbir şey bırakma, her şeyi yak... Geriye hiçbir şey kalmasın, yak!</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ben artık geri dönemem. Toz zerresi kadar bile sahtelik istemiyorum, hepsini yak! Razıyım, yak! Külleri bile kalmasın, yak! Sadece gerçek kalsın, kalan her şeyi yak! Ve bu sözler, bilincimin derinliklerinden çıkıyor. Tüm sahtelikler girişte fırlatılıp atılıyor zaten. O esnada öyle entellektüel bilişler, istekler, nameler falan işlemiyor. </span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span> <span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Ahh kalbim ateşler içinde yanıyor! Kalbim yanıyor. 😱😫 Kalp nasıl yanar? Yanıyormuş 😫</span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Saatlerce yandım, saatlerce kalbim yandı, saatlerce!</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span> <span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Sabaha karşı küller savrulmaya başladı, hava buz gibi, rüzgar esiyor pencereden sertçe, ama benim kalbim kül oldu, her yere küller savruluyor! Pencereden esen rüzgar külleri savuruyor, yandım, kül oldum, rüzgar savuruyor küllerimi! Küllerin kokusu bile çok keskin geliyor. Küllerim savruluyor ve tüm yanışı, kül oluşu tamamen bilinçli yaşadım! Sabah küllerin içinde ölesiye yorgun, dingin ve sessizim...</span><br />
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;"> Yorgunluktan sızdım öylece...</span><br />
<br />
<span style="font-family: inherit;">Çiğdem Gürler</span><br />
<span style="font-family: inherit;">05 Temmuz 2019</span><br />
<br />
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com0İstanbul, Türkiye41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-14555964233303844792019-06-21T00:46:00.001+03:002019-12-18T09:39:14.944+03:00Bölüm III ─ EGO çözülüyor<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-VLRtX3Ie9BY/XQvYIwQO2WI/AAAAAAAAd5I/wQVy8wBePHs0Zr4NvsTAXbBSEyOTLAbYgCLcBGAs/s1600/ydi-cigdem-yazi-dizisi-ego-cozuluyor.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="758" data-original-width="1107" height="219" src="https://1.bp.blogspot.com/-VLRtX3Ie9BY/XQvYIwQO2WI/AAAAAAAAd5I/wQVy8wBePHs0Zr4NvsTAXbBSEyOTLAbYgCLcBGAs/s320/ydi-cigdem-yazi-dizisi-ego-cozuluyor.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">EGO'nuz kaldırılırken lütfen bekleyiniz... 😝</td></tr>
</tbody></table>
<h2 style="text-align: center;">
<span style="color: #0000ee;"><span style="color: black;">Ego Çözülüyor</span><u><br /></u></span></h2>
<h4 style="text-align: center;">
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank"><br /></a></h4>
<div style="text-align: center;">
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem02-ayahuasca-ana.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a> <br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></div>
<h4 style="text-align: center;">
</h4>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br />
<br />
<br />
<br />
Arkadaşımla ilk iki gecemi paylaştım ve dedim ki herkes yaşadığımı yaşayabilir, görebilir mi? Eğer öyleyse herkesin bunu bilmesi lazım. Cevabı; "<i><b>Herkese ihtiyacı olan ve anlayabileceği şeyler gösteriliyor"</b></i> Tamam dedim, anlaşılmıştır.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bu yüzden hakikati bilmek için ayahuasca kullanın diye hiç kimseye öneremem. Bu paylaşımlar sadece ayahuascayı kapsamıyor. Kendi bilinç idrakimi de kapsıyor. 5 buçuk yıldır benim kendimi adadığım tek şey bizzat gerçeği bilmektir. Kafamı koltuğumun altına aldım, çıktım yola, ya hakikat ya ölüm diye! Başlarda ağzımdan çıkan bu sözlere ben de şaşırıyordum, ne saçmalıyorum diye. Ama böyle oldu, sadece böyle oldu! </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Gurdjieff'in 4. Yol öğretisi ile kendimi gözlemlemeyi çok iyi öğrenmiştim. Rüyamda Kitapların sayfalarını tekrar okuyordum. İnsanın kendini sandığı gibi değil de olduğu gibi görmesi başlangıçta dehşet acı vericidir. Ego nedir'i bilen insanın tek isteği ondan kurtulmaktır. Çoğu insan kendini olduğu gibi göremez, çünkü henüz o acıyı kaldıramaz. Tamponlar diye bir terimi var Gurdjieff'in. Tamponlar, insanın kendini olduğu gibi görmesini engeller. Çekmecelerin fren sistemi gibi. Çekmeceyi sert kapatsanız da fren sistemi (tamponlar) devreye girer ve çarpmadan kapanır çekmece. Çünkü insan kendini hazır olmadan (kişilik ve ego bakımından) olduğu gibi görürse acıdan ölür. Ayahuasca da öyle. Her insanın hazır olduğu ve anlayabileceği ölçüde yüzleştiriyor.</div>
<br />
<a name='more'></a><div style="text-align: justify;">
Ayahuascadan çok önce ol'arak bildiğim Ben O'yum da; Zihni'n ve bilincin ötesiydi. Bu yüzden şaşkınlık falan gibi şeyler elbette yoktu. Ebedi huzur, sarsılmazlık, sonsuzluk, kesinlik gibi tarifler beden ve dünya göründükten sonra ifade edebildiklerimdir. Ama ayahuascada olan tamamen bilinçli bir şekilde gerçekleşti. Bilinç olmadığında hiççç sorun yok. Bilinçli olunca elbette ki sağlam şok oluyor insan. Yani ben; hem bilincim, hem de O'yum, sizin gibi!</div>
<br />
1 hafta dinlendim ve 3. buluşma için tekrar hazırlığımı yaptım. İtiraf edeyim nasılsa acı sona erdi diye fantastik beklentilerim vardı 🙈<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Yine akşam 8 civarı ve elbette yüksek doz içtim ayahuasca çayımı. Deniz'le konuştum. Deniz benim hem hakikat yoldaşım, hem arkadaşım, hem de kızımdır. Ben ayahuascayı içtiğimde Deniz de sessizliğe girer. Dehşet heyecanlıyız ne olacak diye... 😊 Vücudumda ayahuascayı hissetmeye başladığımda telefonu kaldırdım kenara ve uzandım sakince. </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-lVO7qka7ETE/XQvYJOcp2eI/AAAAAAAAd5M/DPf-fDK8COc-XQANeIsX5dToxJ8tGXfMACLcBGAs/s1600/egonun-telashi.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1094" data-original-width="1600" height="218" src="https://1.bp.blogspot.com/-lVO7qka7ETE/XQvYJOcp2eI/AAAAAAAAd5M/DPf-fDK8COc-XQANeIsX5dToxJ8tGXfMACLcBGAs/s320/egonun-telashi.jpg" width="320" /></a>Tabii bu sakinlik pek uzun sürmedi. Vücudum içten dehşet sarsılmaya başladı. Vücudumda yaşadığımı asla ifade edemem, aslaaa! Yine beklentiyle gelirsin öyle mi? Hem de fantastik! Al sana beklenti! Hepsini yıktı geçti, hepsini! Sadece yıkmakla kalmadı, tamamının sahteliğini tokat gibi çarptı yüzüme. Eyvah dedim, bu gece çok sert geçecek, bittim ben. 😫 Ama hiç korkum olmadı, hiç! Çünkü her şeyin ötesinde olduğumu adımdan daha iyi biliyorum. Ne olacaksa bedene ve zihne oluyor. Pekala razıyım, razıyım, neyse o olsun... </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Yine dünyanın, her şeyin ötesindeyim. Başka kimse yok! Deliliğin dibinin dibini yaşıyorum, dibini! Öyle görmek hissetmek falan gibi değil, dibini yaşıyorum! Nediri tarif edebilir miyim? Aslaaaaaaaa!!! </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bedenime dönüyorum, öyle bir kusuyorum ki, annem beni o halde görse yüreğine iner, o derece! Tüm ruhum kusuyor, bedenim kusuyor! Zihnim sarsılıyor, bedenim sarsılıyor, deliliğin dibindeyim! Fantastik beklentilerden sonra şokun şoku oldu bu. Alt karnımın içinde ayahuasca hareket ediyor, yeni başladım der gibi. Kaytarmaya çalışıyorum, uyumak kurtulmak istiyorum, asla bırakmıyor. </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Aman tanrım, ben ne bok yedim de başıma açtım bunları. 😫 Seni geri zekalı, aptal, ne bekliyordun? Al sana, al, iyi oldu. Boku yedin, hadi bakalım! </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Ve yine dünyanın ötesindeyim, elbette hiç kimse Yok! Beden Yok! Ölümün buz gibi soğukluğunu yaşıyorum. Buzzzzz gibi, soğuk, basit beden ölümünün çok ötesinde tüm ruhumla ölümün içindeyim 😱 Yalnızlığın dibindeyim, deliliğin dibindeyim, ölümün ta içindeyim!!! </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bedene dönüyorum, ahh sarsılıyorum, çok sarsılıyorum! Soluğum kesiliyor şoktan! Tekrar her zerremle kusuyorum, kusuyorum! </div>
<br />
Tekrar dünyanın ötesindeyim, delilik, soğukluk yapayalnızlık, ölüm!!!<br />
<br />
Kaç saat sürdü, benim için binlerce saat! Şok olmuş, dehşet yorgun, hayır! Tamamen bitmiş bir şekilde sigara yakıyor, susuyorum, sadece susuyorum, konuşamıyorum, sessizlik...<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Sabah Deniz Whatsapp'tan yazdı; Cancağızım nasılsın, nasıl geçti diye. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Konuşabilecek halde değilim yavrum dedim. Boku yedim sadece, bittim ben. 🤐 Çok zeki ve idrak seviyesi yüksektir Deniz'in, hemen anladı beni. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Akşama kadar dinlendim, düşündüm, sessiz kaldım. Deniz'le konuştum, iyiyim cancağızım dedim, merak etme, kendime geldim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çarmıhı yüklenmişim nasılsa, devam, yürü Çiğdem. Sonuna kadar gitmekten başka çaren yok nasılsa; yürü, sadece yürü. Siktir et, ne olacaksa olsun, yürü kızım... </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Haddimi bilerek tekrar akşam 8 civarı içtim ayahuascayı. Tabii ki beklentim yok! Yer mi bir daha? Aslaaaa 😊</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Vücudumun içi bir dalgada yüzüyormuşum gibi sallanıyor. Resmen organlarım alabora oluyor. Midem bulanıyor ama fiziksel bir bulantı değil. Uzun meditasyonlarda yaşadığım gibi bir bulantı. Ama daha serti. Başımdan akan enerji katlanarak artıyor, hiçbir şey yapamıyorum, üşüyorum, çok fena üşüyorum. Cenin pozunda yatarken titriyorum. 1 saatten fazla böyle titreyerek kıvrandım. Ve tekrar dünyanın ötesindeyim! Ölüm, delilik, yapayalnızlık nediri gösteriyor ve yaşatıyor bana. Ego! Bu ego 😱</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Aman Allah'ım EGO'nun tüm gerçek yüzü ne halt olduğu, tüm mekanizması açılıyor, aman Allah'ım 😱</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yarattığı tüm dehşeti hem kendi projekte ediyor, hem de sorun dışardaymış gibi çözüm arıyor, üstüne zavallı pozu kesiyor. Kendini böyle gizliyor. 😱 Açıkça tüm hilelerini görüyorum, açıkça kendini nasıl gizlediğini görüyorum, açıkça kendinden nasıl kaçtığını görüyorum, açıkça tüm oyunları önüme seriliyor. Hastalık ego, dehşet ego, nefret ego, tüm kötülükler ego, delilik ego, ölüm ego, eksiklik ego, ihtiyaç duyan ego!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kendi kendini yansıtıp, şikayet ediyor, suçluyor, kurtulmaya çalışıyor. Bu şekilde varlığını sürdürüyor! 😱 Sorunun kaynağı çareler arıyor!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tekrar bedenimi hissediyorum, nutkum tutulmuş vaziyetteyim. Ego nediri bildiğimi sanıyormuşum, bilmiyormuşum meğer, bilmiyormuşum. 😫 Bildiğimi sandığım sadece fragmanıymış. 😫 </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Esniyorum, dehşet esniyorum, içimden bir şeyler çıkıyor, şoktayım! Tekrar Dünya'nın ötesindeyim!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben, ben, ben, ben... Sürekli bu ben farkındalığıma getiriliyor, ben, önüme seriliyor! Daha doğrusu gözüme sokuluyor! Ah şimşekler çaktı, artık biliyorum! Ego= ben 😱 Entellektüel biliş hiçmiş meğer, hiç! EGO'yu tüm varlığımla biliyorum! Onu gördükçe tüm dünya sarsılıyor, tüm görüntü sarsılıyor, her şey sarsılıyor!!! Tüm dünya EGO'nun dünyası ve ego görüldükçe dünya yıkılıyor, her şey yıkılıyor!!! Tüm benliğim yıkılıyor!!!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tekrar bedenimi hissediyorum, resmen tsunami oluyor içimde, ağzım esnemek için öyle açılıyor ki, hayretler içindeyim. İçim boşalıyor, esneyerek, görünmeyen bir şeyler esneyerek vücudumdan çıkartılıyor! Sigara yakıyorum, sindirmeye çalışıyorum başıma geleni, bitti sanıyorum ahmakça, ama ayahuasca gümbür gümbür son vuruşuna hazırlanıyor! </div>
<div style="text-align: justify;">
Kaytaramıyorum, sigarayı söndürüyor, çaresizlikten teslim ediyorum kendimi!</div>
<div style="text-align: center;">
<br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-3GtgP_Nle7s/XQvYI-m7k3I/AAAAAAAAd5E/vON--LWm13sd-v-VtdoAWu588YHXJP4rQCLcBGAs/s1600/lotus-sefkat.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="665" data-original-width="1160" height="183" src="https://1.bp.blogspot.com/-3GtgP_Nle7s/XQvYI-m7k3I/AAAAAAAAd5E/vON--LWm13sd-v-VtdoAWu588YHXJP4rQCLcBGAs/s320/lotus-sefkat.jpg" width="320" /></a> <br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Tekrar her şeyin ötesindeyim, 'ben' tekrar önüme seriliyor tüm dehşeti ile. Kimdir bu ben? Kim? </div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
Ve büyük biliş geldi!!! Ha siktir, O dediğim, 'Ben', o değil, bizzat benim. Ben ölüyorum... Çünkü görüldüm!!! Ölümün ölümünü yaşıyorum. Kendi ölüm fermanımı imzalamışım!!! Ben ölüyorum, ego olan ben ölüyorum! Farkındalık mevcudiyetimin ışığında ölüyorum...</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: justify;">
Ölmeden önce ölmek, artık biliyorum, biliyorum. Ölümün ölümü gerçekleşiyor, gerçekleşiyor!!! Benim başıma geliyor bu, aman Allah'ım ölüyorum!!! Dillerin konuşamayacağı yerdeyim, ölüyorum... Derin sessizlik....</div>
<br />
Çiğdem Gürler<br />
28 Mayıs 2019<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com1Istanbul, Turkey41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-35102477743368123312019-05-26T20:34:00.000+03:002019-12-18T09:39:15.042+03:00Bölüm II ─ Ayahuasca Ana'nın Ruhu<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<h2 style="text-align: center;">
Ayahuasca Ana'nın Ruhu </h2>
<h4 style="text-align: center;">
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank"><br /></a></h4>
<div style="text-align: center;">
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/05/cigdem01-neler-oluyor.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a> <br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></div>
<h4 style="text-align: center;">
</h4>
<div style="text-align: justify;">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-bvvn0--K6Do/XOp0wk-soyI/AAAAAAAAc0A/rBgGHfKvV-QTDSrTmG3CLzxDZnTDq0p6QCLcBGAs/s1600/ayahuasca-ananin-ruhu-cigdemin-yazi-dizisi-bolum-2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="288" data-original-width="400" height="230" src="https://1.bp.blogspot.com/-bvvn0--K6Do/XOp0wk-soyI/AAAAAAAAc0A/rBgGHfKvV-QTDSrTmG3CLzxDZnTDq0p6QCLcBGAs/s320/ayahuasca-ananin-ruhu-cigdemin-yazi-dizisi-bolum-2.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr align="right"><td class="tr-caption">Yaşananlara bakılırsa Ayahuasca'nın gerçekten bir ruhu var</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: right;">
</div>
Açılış yapmadan önce şunu kesin ve net belirtmek isterim; kesinlikle hiç kimseye tavsiye ya da teşvik amaçlı yazılmış deneyimler değildir. Bana kalsaydı asla yazmazdım. <br />
<br />
Emre'ye söz verdiğim için yazıyorum. Onun niyetine ve kalbine güveniyorum. Ona böyle söylememiştim. İhtiyacı olanlar bilgiye ulaşsın falan gibi laflar etmiştim. Yazıyorum; çünkü gerçekte onun kalbinin niyeti için. <br />
<br />
Her zihin için kolay değil anlatacaklarımı duymak, biliyorum. Ama açık gerçekleri paylaşmak da artık elzem diye hissediyorum. Karekterim lafı dolandırmayı, uzatmayı, yumuşatmayı, süslemeyi, uygun hale getirmeyi sevmez. Neyse o, olduğu gibi, yaşadığım gibi. <br />
<br />
Bunları asla hiç kimsenin onayına, beğenisine ya da inancına sunmuyorum. <b>Gerçekler sadece bizzat deneyimlenmek zorundadır, asla inanca yer yoktur. </b>Arkadaşlarıma hakikat için, hakikatle ilgili konuşmalarımda söylediğimi şimdi burada da söylemem zarûridir. <b>Bana inanırsanız aptalsınız. Kendiniz bilin, bunun için ol'mayı idrak edin, başka hiçbir şeye ihtiyaç yok. </b>Ol'mayı kavramak için beni tepe tepe kullanın.<br />
<br />
Ve yine bu deneyimler kesinlikle entellektüel tartışmaya açık değildir. Sadece kitap okuyup hiç deneyimlemediği şeyleri biliyormuş gibi gevezelik yapanlara malzeme vermek, zihinlerini tatmin etmek, gönüllerini hoş etmek benim işim olmadığı gibi umrumda da değil. <br />
<br />
<b>Ama ateşin içine girenlere, samimi bir bilme ve anlama arzusunda olanlara başka. </b><br />
<a name='more'></a><br />
2 ay içerisinde toplam 11 defa yaşadığım ayahuasca deneyimlerimi elimden geldiğince aktarmaya çalışıyorum. Belli bir bölümü hep bana özel kalacak. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-quPoKqQo66U/XOp0zu6t-WI/AAAAAAAAc0E/iKY_6YXlJCwbPhWiK7sjh0gkuqvJ1yrYACLcBGAs/s1600/ayahuasca-ananin-ruhu-yeni-dunya-icin-ipuclari.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="632" data-original-width="474" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-quPoKqQo66U/XOp0zu6t-WI/AAAAAAAAc0E/iKY_6YXlJCwbPhWiK7sjh0gkuqvJ1yrYACLcBGAs/s320/ayahuasca-ananin-ruhu-yeni-dunya-icin-ipuclari.jpg" width="240" /></a>Bir deneyim en az 6 saat sürdü. Oldukça sert, yoğun, sarsıcı, aydınlatıcı ve net. Her bir deneyimim ─aslında deneyim ötesi bizzat oluş demek daha uygun─ binlerce ömre bedeldi. Ayahuasca deneyimi olmayanların "halüsinasyon sağlayan bitki" diyen yorumlarını gülerek okumuştum. Uzunca süre düzenli ve sürekli meditasyona oturduğum için zihnim oldukça keskin ve dikkatlidir. Uyuşturucu geçmişim hiç olmasa da içki içmişliğim çoktur. Halüsinasyon ve sarhoşluk nedir bilirim. Ayahuasca için böyle sözler etmek, tamamen cehalettir. Bitkiyi kullanmadan önce ciddi zihinsel ve fiziksel diyeti var. Kesinlikle saygı ve hürmetle kullanılması gerekiyor. Neden mi? <br />
<br />
Formülü paylaşan sevgili arkadaşım kullanım öncesi hazırlıklarını bana yazılı olarak göndermişti. Öncesinde niyet edilmesi gerektiğini okuyunca, ona sordum; sen ne niyet ettin diye. 😊 O da <b><i>"ben ayahuasca anaya bıraktım"</i></b> demişti. İşte bunu anlamamış ve hafife almıştım. <br />
<br />
Bana önerdiği dozun iki buçuk katını hazırladım ve saat 20'de içtim. 45 kiloluk hatun olmama rağmen bünyem oldukça güçlüdür. İşimi garantiye aldım kendimce. Aradan bir saat geçti ama hiçbir şey olmuyor, halbuki devasal beklentilerim var, nasıl olur? EGO'm başladı şikayet etmeye, basıyorum küfürü. Böyle bol şikayetli yarım saatten sonra ayahuasca mevcudiyetini gümbür gümbür ben buradayım diye göstermeye başladı. Tüm vücudumda varlığını, ruhunu yaşıyorum, aman tanrım! Sen gerçeksin! Evet evet varsın! Ahhhh anladım! Anladımmm şimdi! Anladım diye sözsel olarak onaylıyorum ruhunu. Ruhu sözsüz konuşuyor benimle. Tüm mevcudiyetini bedenimde yaşıyorum. Aman tanrım çok hafife almışım. Aman tanrım, aptal EGO'mun şikayetleri havaya uçtu. Aman tanrım, tüm beklentilerim yerle bir oldu. Aptalca tüm düşüncelerim tek tek farkındalığıma serilmeye başladı. EGO'm sağlam sallanıyor, ayahuasca ana tamamen tüm kontrolü aldı, hiç bir hükmüm yok artık. Aman tanrım, arkadaşın ne demek istediğini çok sağlam anladım.<br />
<br />
Bedenim içten sarsılıyor, tamamen aç olmama rağmen ölesiye kusuyorum, hem de bağıra bağıra! Hem fiziksel olarak kusuyorum, hem de ruhsal olarak kusuyorum. Bitap bir şekilde uzandım, ayahuasca içimde devinimini sürdürüyor, asla bilinç kaybı yok, tamamen ve her şeyin farkındayım. EGO'm paçavra gibi fırlatılıp atıldı, ruhsal kusma devam ediyor, farkında olma dışında yapabileceğim hiçbir şey yok! Ahhh dünyanın ötesindeyim, hiçbir şey yok, hiç kimse yok! Ahhhh, delilik nediri şimdi hissediyorum! <br />
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-hH9QQYgj0oU/XOrGk279UUI/AAAAAAAAc0w/IbZBBwp02FwGU36HPiTN0gVBX69mRYRCACLcBGAs/s1600/teklik-fractal.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1030" data-original-width="1024" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-hH9QQYgj0oU/XOrGk279UUI/AAAAAAAAc0w/IbZBBwp02FwGU36HPiTN0gVBX69mRYRCACLcBGAs/s200/teklik-fractal.jpg" width="198" /></a>Bedenime tekrar döndüğümde içimde devasal çığlıklar yükselmeye başladı, ahhh neler oluyor, tamamen farkındayım ama neler oluyor. Ağzım çığlık atmak için açılıyor ve hayretle izliyorum. Tüm benliğim çığlık çığlığa!!! Devasal acı çıkıyor ortaya, amannn tanrım, devasal!!! Ruhsal, devasal acıyı tüm benliğimle tamamen yaşıyorum, çığlık çığlığa. Bu kadar büyük bir acı benim içimden çıkıyor, dünyadaki tüm acılar yanında çocuk oyuncağı gibi kalıyor. Kaç saat sürdü? Saate baktım, sabah 4 olmuş. Bir sigara içeyim dedim, kolumu yorgunluktan kaldıramıyorum. Bedenim öyle yorgun ki, hareket ettiremiyorum. Ve böyle sızdım, birkaç saatlik uykuya. <br />
<br />
Bir gün ara verip yine saat 20'de büyük bir saygıyla içtim Ayahuasca'yı. Ukalalığım tamamen sökülüp atılmıştı. Sessizce uzandım, saygıyla sadece bekledim, devasal acının sebebini anlamak için... <br />
<br />
Bir buçuk saat sonra yine tüm vücudumda Ayahuasca dansına başladı. Gereksiz düşüncelerim fırlatılıp atıldı, EGO'm kapı dışarı edildi. Sadece farkındalık olarak <b>ben</b> varım. Ben varım, başka kimse yok. <b>Bedenim yok, Dünya yok, hiçbir şey yok.</b> Bedenime döndüğümde ahhh deliliğin dibini yaşıyorum. Kusuyorum, kusuyorum. Tekrar dünyanın ötesinde buluyorum kendimi. <br />
<br />
<i><b>Başkası yok! Hiç kimse yok! Benden başka hiçbir şey yok </b></i>😱<br />
<br />
Tekrar bedene dönüyorum, delirdim diye söyleniyorum, kesinlikle delirdim!<br />
<br />
Ayahuasca Ana tekrar beni Dünya'nın ötesine atıyor, tekrar gerçekle yüzleştiriyor. Dünya'nın ötesinde şekilsiz ben ve dünyayı yansıttığımı görüyorum. Ve dünya hiç umrumda değil. Hem de hiç, çünkü Dünya sadece benim projeksiyonum. Gerçekte yok! Tekrar bedene dönüyorum, kusuyorum, bedenim sarsılıyor. Ayahuasca Ana beni bırakmıyor, tekrar atıyor her şeyin ötesine. <b>Tek ben varım!</b> </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Ahhhhh tüm acının sebebinin bilişi geldi! Benden başka biri var illüzyonu! Ben ve Tanrı, ben ve Allah, ben ve sen tamamen çöktü. Sadece ben varım! Tüm acının sebebi havaya uçtu! İkilik yok! Acı sona erdi... Bedene dönüyorum tekrar, ben bunu Deniz'e nasıl anlatacağım diyorum. Ahh, Deniz yok ki! Ben bunları nasıl yazacağım diyorum. Ayahuasca Ana tekrar gerçeği yüzüme tokat gibi yapıştırıyor; başkası yok! Saate bakıyorum yine sabah 4 olmuş. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dehşet yorgunum, kolumu zorla kaldırıp sigara yakıyor ve sadece susuyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Konuşacak bir şey kalmadı, sessizlik!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çiğdem Gürler<br />
16 Mayıs 2019<br />
<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com7Istanbul, Turkey41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-64484927969890499182019-05-09T23:16:00.000+03:002019-12-18T09:39:15.141+03:00Bölüm I ─ Ben O'yum İdrâkı<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<h2 style="text-align: center;">
Bana Neler Oluyor? </h2>
<h4 style="text-align: center;">
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank"><br /></a></h4>
<div style="text-align: center;">
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/04/girizgah.html" target="_blank">Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş</a><br />
<a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/2019/03/yeni-yazarimiz-cigdem.html" target="_blank">Tanıtım Yazısı</a></div>
<h4 style="text-align: center;">
</h4>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq7-Jooga__Ylz6hlzQaAcOgwjhXYWFXcrhF38uNHR9WRIQIPjbakq6J-HHPQgKPNt6gxWPlaNx9h69_wd1gdpmIg2g9qARqvQhjuYFlt5hnMnXpcxmpkWq5-PsqPJp4JKztZfymUi4dpX/s1600/c1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq7-Jooga__Ylz6hlzQaAcOgwjhXYWFXcrhF38uNHR9WRIQIPjbakq6J-HHPQgKPNt6gxWPlaNx9h69_wd1gdpmIg2g9qARqvQhjuYFlt5hnMnXpcxmpkWq5-PsqPJp4JKztZfymUi4dpX/s320/c1.jpg" width="320" /></a>Daha önceki yazımda paylaştığım <b>ben O'yum</b> idrakinden sonra başıma daha önce hiç yaşamadığım şeyler gelmeye başladı. Dışarda yürürken tüm sokağı içimde görüyor hissediyor ve kendi bedenimin de içimde yürüdüğünü fark ediyordum. Bu durum hala da böyle. Beden benim içimde hareket ediyor. <b>Hareket eden, gidip gelen kesinlikle ben değilim. Ben daima buradayım, hiçbir yere gitmem gelmem.</b> Tüm oluşları içimde fark ederim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Geceleri bedenim yukarı yükselirken uyanıyor şoka giriyordum. Sessiz oturuşlarımda eterik bedenim 7 - 8 metre sağa-sola yukarı-aşağı hareket ediyordu. Elbette eterik bedenimin olduğunu, bunu deneyimledikten sonra öğrendim.<br />
<br />
<br />
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-evQiiWA4J0k/XMWcIcipDHI/AAAAAAAAbII/kogyFnbvvRQ6pV6bFYGQ28VeiGXkWfiGACLcBGAs/s1600/c3.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="877" data-original-width="640" height="320" src="https://4.bp.blogspot.com/-evQiiWA4J0k/XMWcIcipDHI/AAAAAAAAbII/kogyFnbvvRQ6pV6bFYGQ28VeiGXkWfiGACLcBGAs/s320/c3.jpg" width="233" /></a>Başımın tepesinden şelale gibi çok güçlü bir ışık iniyor, beynimin ortasından geçiyor, omurgamdan aşağı iniyor, kuyruk sokumumdan tekrar dönüp çıkıyordu. İlk aylarda matkapla resmen beynimin delinir gibi oluşunu, omurgamdan spiral şeklinde dönüşünü dehşetle deneyimliyordum. Kemiklerimden gıcırtı sesleri duyuyordum. Başım o kadar ağırlaşıyordu ki sağa sola düşüyordu. İç organlarımda ağrılar, acılar yaşıyordum. Çene kemiklerim bile dehşet ağrıyordu. Boğazımın içi cayır cayır yanıyordu. Oturduğum yer ısınıyor, sallanıyordu. Uzandığımda kollarım ve bacaklarım kendiliğinden sıçrıyordu, omurgamın sallandığını hayretle demeyimliyordum. <br />
<br />
Beyin epifiz, hipofiz bezi, timus, böbrek üstü bezlerimin titreşimini yoğun hissediyordum, hala da hissediyorum. Başımın etrafında esen rüzgar, bol üşüme, bazen aşırı sıcak basması gibi yüzlerce şey oluyordu bedenimde. Tüm bu olanlar sadece farkındalıkla kaldığımda oluyordu. Zihnimle özdeşleştiğimde asla olmuyordu. Lakin artık, farkındalık da gitmiyordu. Bedenim kesinlikle hasta değildi. Fiziksel bir rahatsızlık kesinlikle yoktu. <br />
<br />
Düzenli sessiz oturmalara hiç ara vermedim. Bedenime ne olursa olsun devam ediyordum. Kızıyor, küfür ediyor, isyan ediyordum ama yine de kendimi paşa paşa, sessizce oturuyor halde buluyordum. <br />
<br />
<b>"Tamam" dedim, kesinlikle delirdim. </b>Ne yaptım ettim, kendimi delirttim. <br />
<br />
Ne oluyor, başıma ne geliyor, hiç bir fikrim yoktu. <br />
<br />
Kendimden ciddi şüphe etmeye başladığım için güvendiğim psikolog olan arkadaşla da durumumu paylaştım. Kesinlikle delirmediğimi keskin bir zekaya sahip olduğumu ve elinde olsa beynimi açıp işleyişini incelemek istediğini söyledi.<br />
<br />
Delirmediysem neler oluyor? Başıma ne geliyor diye dünyayı resmen talan ettim. Bir arkadaşa yine bu halden şikayet ederken Kundaliniden bahsetti. Araştırdım, evet gerçekten yaşadığım buydu ama bende daha ötesi oluyordu. Kundalini pekâla ama başımın üstünden inen devasal ışık ne? Nereden geliyor? Ne yapıyor? Bunu bileni bulamadım. Kadim öğretilerde, evet bilgiler buldum, ama entellektüel bilgi beni asla tatmin edemiyordu. Bizzat bilmeden asla tatmin olamam. Bu durum tam 4 yıldır artarak devam ediyor. Her gün egzersiz yaparak vücudumu dinlendirebiliyorum. Gece uykuya geçmem saatler sürüyor. Çünkü vücuduma o kadar yoğun enerji iniyor ki, ancak yorgunluktan sızabiliyorum. Üstüne, dünyasal arzularım da eridi. <br />
<br />
Artık vücudum uzun süre sessiz oturmaya da dayanamadığından başıma ne geldiğini bilmek için <a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/search/label/dmt" target="_blank">DMT</a>'yi (Ayahuasca) kullanmaya karar verdim. <br />
<br />
Ve başladım deli gibi DMT aramaya... 😊<br />
<br />
Uzunca bir süre aradım. Seramoni yapanlarla tanıştım. Birlikte kullanma şartıyla bitkiyi verebileceklerini söyleyenler oldu falan... Ama ben tek başıma kullanmak istiyordum. Hiç kimsenin eşlik etmesini istemiyordum, çünkü ennn derine, en öteye gitmekti niyetim. Ve bir şekilde bunun olacağını da biliyordum. Böylece vakit geldi, hala kendisine minnettar olduğum arkadaşım formülü ve nasıl temin edeceğimi paylaştı. <b>Ona dedim ki; <i>bak ben ölümün ötesine geçmek istiyorum, bunu yapabilecek mi? </i></b><br />
<br />
<b>Cevabı;</b><i><b> biletin hazır! </b></i><br />
<br />
E ben de hazırım, başlasın öyleyse yolculuk.<br />
<br />
Çiğdem Gürler<br />
23/04/2019<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com5Istanbul, Turkey41.0082376 28.97835889999998940.6247881 28.332911899999988 41.3916871 29.62380589999999tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-16033397237727991092019-04-02T08:15:00.000+03:002019-04-02T09:11:25.288+03:00Girizgâh<div style="text-align: justify;">
<h2>
Gerçek tanışma </h2>
Ben de hepiniz gibi kendimi; anılar, alışkanlıklar ve edindiğim bilgiler toplamı (yani kişilik) zanneden, üstüne kendi uyduruk versiyonumu sürekli geliştirmek için mücadele eden aptalın tekiydim. İnançlarım, savunduklarım, ideallerim, hedeflerim, doğrularım, yanlışlarım, sevdiklerim, sevmediklerim vardı. Yaşam sandığım Dünya sahnesinde savaşmaktan ve mücadele etmekten yorulup diz çöktüğüm anda çığlık çığlığa isyan ettim, "neden?" diye.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-35vr0q2LJ_A/XKLuNXuY8aI/AAAAAAAAZmU/bMvZHAc-37wDwhBcaA2H2QBebTyGKEZOACLcBGAs/s1600/kapi-cigdem-giris-yapiyor.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1600" height="200" src="https://4.bp.blogspot.com/-35vr0q2LJ_A/XKLuNXuY8aI/AAAAAAAAZmU/bMvZHAc-37wDwhBcaA2H2QBebTyGKEZOACLcBGAs/s320/kapi-cigdem-giris-yapiyor.jpg" width="320" /></a></div>
Neden yaşıyorum? Ne işim var burada? <br />
Nereden geldim, nereye gidiyorum? <br />
Mücadeleler, çekilen acılar ne için? <br />
Zaten öleceksem ne Anlamı var bunca saçmalığın? Tanrı hangi cehennemde? Dünya'yı gerçekten Tanrı mı yarattı? Eğer öyleyse bana hesap verecek, bizzat bana! Artık bizzat bilmek istiyorum, neden diye.<br />
<br />
<br />
Tüm inançlarımı ve dünyayı, sorgulayarak yerle bir ettim. İnandığım, dayandığım, güvendiğim, medet beklediğim hiçbir şey kalmadı. <br />
<br />
Sığınacak, gidecek, yapacak bir şeyim yok!<br />
<br />
Tüm hakikat öğretilerini yaladım yuttum. Burnumu hepsine soktum ama doğru diye kabul de etmedim. <br />
<br />
Maharaj'la tanıştım. Her sözü içime işledi. <b><i>Sadece ol, hepsi bu</i></b> diyordu. <br />
<br />
<b>Her gün saatlerce, aynen dediği gibi düşünceler, duygular, beden olmadığım; tüm bunları fark eden mevcudiyet olduğum farkındalığı ile</b> oturdum. Sadece ol'dum. Hiçbir şey yapmadım. <br />
<br />
Ve sessizce farkındalıkla otururken beynimde ışık patlamaları olmaya başladı. Ne oluyor diye afallıyordum. Karanlık odamda, şimşekten daha parlak bir ışık beynimin içinde patlıyordu resmen. Gözlerimi kapattığımda da ışık görüyordum. Geometrik mor şekiller, vizyonlar, çok parlak bir ışık. Ustamın sözlerini hatırladığım için <b>gördüklerime takılmadan</b> farkındalıkla kalmaya devam ediyordum. <br />
<br />
<i><b>Sen bilinen, görülen hiçbir şey değilsin. </b></i><br />
<br />
Böyle çok yoğun 3-4 ay geçtikten sonra yine sessizce farkındalıkla otururken; tüm dünya, bedenim yok oldu. Dünyanın huzur dediği basit zihin sakinliği olmayan ebedi huzur, kaya gibi sarsılmazlık, kesinlik, başı sonu - aşağısı yukarısı olmayan, ismi şekli olmayan, bir yere gidip gelmeyen, değişmeyen, ışığın da ötesinde, şekilsiz ama boşluk da olmayan, sonsuz güçlü ebedi ve tek olan, mutlak gerçek, Ben o'yum. <br />
<br />
Lütfen kapat gözlerini ve sakince otur. Sadece rahatla. Bedenini fark et. Gelen giden düşünceleri fark et, değişen duyguları da. Açıkça anlayacaksın ki sen, farkında olduğun düşünceler beden ve duygular değilsin, onların farkında olansın. Bedenin, duyguların, düşüncelerin sürekli değişiyor. Tüm bu değişimi kim biliyor? Eğer sen değişmiş olsaydın, tüm değişimi kim bilecekti? Değişmeyen, tüm değişimin farkında olan, gelip gitmeyen daima burada olan saf farkındalık sen değil misin? Bak ve kendin gör! İşte o sen olan saf farkındalık Tanrı'nın ta kendisi. Oradan bak ve söyle; orada sen─ben var mı? İyi kötü var mı? İçerisi dışarısı var mı? Senin bir şeklin var mı? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Bak ve söyle, başkası var mı? <br />
Bak ve söyle...<br />
<br />
Tüm üstadların "ol" dediği işte bu saf farkındalıktır. O da gerçek senin farkında olmandır. Tüm öğretiler tüm tekniklerin amacı zihni bu basit gerçeği kavrayacak noktaya getirmektir.<br />
<br />
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! W. Shakespeare <br />
<br />
Sevgiler ☺</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çiğdem Gürler</div>
<div style="text-align: justify;">
22/03/2019</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-83254884849219731232019-03-21T23:33:00.000+03:002019-12-18T09:31:53.646+03:00Yeni bir yazarımız oldu<div style="text-align: justify;">
</div>
<h2 style="text-align: center;">
MÜJDELER OLSUN!</h2>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-Kj2_QBU8coc/XJP0yV4M14I/AAAAAAAAYrI/qREIOklh2M4OvaYoP-ELMiLiEr3RPBNOgCLcBGAs/s1600/yeni-yazar-cigdem-gurler.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="696" height="206" src="https://3.bp.blogspot.com/-Kj2_QBU8coc/XJP0yV4M14I/AAAAAAAAYrI/qREIOklh2M4OvaYoP-ELMiLiEr3RPBNOgCLcBGAs/s320/yeni-yazar-cigdem-gurler.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Yeni Dünya için İpuçları 10 yıllık yayın hayatında ilk defa bünyesine ikinci bir yazar katıyor. 5 yıllık yoldaşlığın sonunda tecrübelerine çok güvendiğim dostum Çiğdem Gürler de sitemde yazacak ve bize çoğu kişi gibi kitaplardan okuyup öğrendiklerini değil bizzat yaşayıp, iliklerine kadar hissettiği tecrübeleri aktarıyor olacak. Çiğdem'i ve sitemde neler yazacağını en iyi nasıl ifade ederim diye çok düşündüm. Ağırlıkla benlik bilinci, sahte benlik ve öz, varoluş, fantazilere alet olmamış katıksız hakikat ile ilgili yazılar yazacak. <br />
<br />
Çiğdem'in sivri dilli sert bir üslubu var. Janjanlı cennet tasvirlerine, fantastik kurtuluş projelerine bel bağlamış arkadaşlar Çiğdem'i sevmeyecek. Buranın ötesi, kendinin ötesi, benliklerimizin arka tarafı ve katıksız hakikati arayanlar için Çiğdem düzgün bir kaynak. Çiğdem ayrıca varoluşsal sorularına cevap almak için uyguladığı <a href="http://www.yenidunyaicinipuclari.com/search/label/dmt-ayahuasca" target="_blank">DMT yolculuklarını</a> da bize aktarıyor olacak.<br />
<br />
<i><b> Kendine karşı dürüst müsün? Oyalamaca ve eğlence mi istiyorsun yoksa doyumsuzluklarına, acılarına ve sahteliğe bir son vermek mi? Çiğdem kafanı koparacak!</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çiğdem kendini kendinden kurtarmaya hayatını adamış bir arkadaş. Çünkü tüm sorunlarımızın nedeninin ego yani sahte benliklerimiz, bir diğer bakış açısından zihin/duygu/düşüncelerimiz olduğunu anlatıyor. Hepimizin hayatta kalma bahanesiyle sarıldığımız bağımlılıkları Çiğdem bir bir koparmış ve ben Onu tanıyalı beri de koparmaya devam ediyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aslında Maharaj'ın, Papaji ve Mooji'nin, Buddha'nın, Mevlana Celaleddin'in ve bu gibi ruhsal önderlerin bize ettikleri nasihatlerden farklı bir şeyi savunmuyor. Ama biz Onları senelerdir okuyarak ne kadar anladık? Peki ya ne anladık? Ezberden bu yazıları entelektüel olarak paylaşıp hoşlanmaktan bir şey yapmadık. Gerçekten Onları anlamış ve sindirmiş olsak şimdi her şey çok farklı olurdu; bu kesin. Çünkü hala acılar var, duygularımız ve zihinlerimiz ve kimliklerimizin kontrolü altındayız. Çiğdem'in farkı bu üstatların yaşadıkları ve savundukları şeye tanık olmuş olması. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çiğdem'e bu teklifi birkaç sene önce de götürdüm ama doğru zaman şimdi gelmiş. O'nun kendi üslubuyla bu öğretileri paylaşmasını istedim ve bu sefer kabul etti. O doğrudan en kısa yolu anlatır. Sizi en sonunda bir seansa davet etmeyecek. Size sertifika vermeye kalkışmayacak. Sizden karmaşık ritüeller uygulamanızı istemeyecek. Size dolambaçlı ve farklı niyetlerin aleti olmuş kural/kaide/prosedürler empoze etmeyecek. Ama kendimiz olarak benimsediğimiz şey kaçacak delik arayacak. Bu yüzden öyle söyledim: <i><b>Çiğdem kafanızı koparacak.</b></i><b>😎</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Kalplere işlemesi ve tüm kaosu süpürmesi dileğimle...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-63622099286006342362018-12-04T23:30:00.001+03:002019-01-31T00:10:51.750+03:00Tarihin en derin Türkçe #Chemtrail ifşası<h2 style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAoCcpS1BCQyjqyKSt5nMTcEavfgV_oxwz1_LduxZGKZuV1P83KE46-T_Z1fYxF4wwQBEbr5Is9e5r0pBVU6BX0GlHHdnxnuEd13IDm_6ElteqEYHSZ4R0TWUZ5xo_Itef0qLix2xQYHFG/s1600/chemtrail-YT-kapak.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAoCcpS1BCQyjqyKSt5nMTcEavfgV_oxwz1_LduxZGKZuV1P83KE46-T_Z1fYxF4wwQBEbr5Is9e5r0pBVU6BX0GlHHdnxnuEd13IDm_6ElteqEYHSZ4R0TWUZ5xo_Itef0qLix2xQYHFG/s320/chemtrail-YT-kapak.jpg" width="320" /></a>
İleri Seviye Chemtrail Gerçekleri</h2>
<h2 style="text-align: center;">
<br />Askeri, Genetik ve Nano Boyutlu Uygulamaları<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"> </span></span></h2>
<h2 style="text-align: center;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"> </span></span></h2>
<h2 style="text-align: center;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"> </span></span></h2>
<h2 style="text-align: center;">
<div class="youtube-container">
<div class="youtube-player" data-id="uuebTsGK6J0">
</div>
</div>
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-size: small;"><a href="https://www.youtube.com/watch?v=uuebTsGK6J0" target="_blank">videoyu görmüyorsanız tıklayın</a></span></span>
</h2>
<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<h3 style="text-align: center;">
Video Metni</h3>
<h2 style="text-align: center;">
</h2>
<div style="text-align: justify;">
Duyduğunuz gibi Almanya'dan geldim ve hayatımın yarısında bilim yaptım, diğer yarısında ise gazetecelilik yaptım. Son bir buçuk yıldır da kitaplar, makaleler yazıyor film yapıyorum. Hayatımda çok çeşitli konularlar meşgul oldum. Yani konuları araştırmak ve parçaları birleştirmek derin mevzuları açığa çıkarmak uzmanlık alanım oldu diyebilirim. Norveç'teyken çevresel gözlemler yapmaya ve orada bir şirket için elektro-hassasiyet üzerine çalışmaya başladım. Bu şirket ölçüm malzemeleri, saha malzemeleri gibi şeyler sağlıyor ve insanların elektro-duyarlılığı anlaması için eğitimler veriyordu. Ben oradayken ölmüş bitkilerin kimyasal analizlerini yapmam istendi. Bunlar yağmur suyundan ölen bitkilerdi. Yıl 2012 idi ve çiftçiler ürünlerini kaybetmeye başlamışlar, nedenini merak ediyorlardı. Bu yüzden labaratuvarlara gelip analiz yaptırıyorlar ancak sonuçları okuyamıyorlardı. Değerleri görüyorlardı ancak bu kağıtlarda neler olmalı, nasıl çıkarım yapacaklar bunu bilmiyorlardı Bu yüzden beni Almanya'dan gelen çılgın bilimadamı gibi tanıttılar ve bu konuda yardım istediler. O zamana kadar zaten chemtrail konusu üzerine çalışıyordum. Sanıyorum artık neler olduğunu görüyoruz. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bunun arkasında farklı gündemler var. Çünkü bu tek bir hedef değil. Tek bir kesimin yapmak istediği tek bir amaç söz konusu değil. Soğanın katmanları türü bir yapıdan söz ediyoruz. Farklı grupların bu konuda farklı beklentileri var. Bu konuda ne kadar araştırırsanız daha çok katman ortaya çıkarıyorsunuz. Bu yüzden bugün size doğrudan bu soğana benzer yapıdan bahsedeceğim. Ve bu konuda size farklı gündemlere dair büyük resmi vermeye çalışacağım. İki şeyi yapmayacağım. Ve bu konuyla ilgilenenlerden de rica ediyorum, gökyüzüne gözlerinizi dikip chemtrail'e mi bakıyorum contrail'e mi bakıyorum mukayesesiyle uğraşmayın. Bu hiçbir işe yaramaz. Bu çözümsüz bir tartışmadan başka şey değil ve bu konuyu buradan çözemeyiz. <br />
Olduğunuz yerden bu maddeleri toplayamazsınız, bir kimyasal analinizi yapamazsınız. </div>
<div style="text-align: justify;">
<a name='more'></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Beni bir yılımı alan, tam bir yılımı kaybettiğim bir konu da bu kimyasal analizler. Kimyasal analizler yaparken yaptığımız şey maddeleri alıp aside bırakmak ve asitle çözünen şeyin analizidir. Bu da size sadece metal analizleri ya da kristalizasyon hakkında bilgi verir. Çünkü asitte çözünen her şey artık gitmiştir, size geriye ise sadece metaller kalır. Bir problem bu. Aslında elde ne olduğunu göremiyorsunuz. Diğer problem ise her şeyin asitle çözülememesi. Aslında bu ancak gelişmiş labaratuvarlarda anlaşılabildi ki ─bunu da sonradan keşfettik─ maddeler aside tamamen dirençli. Bu yüzden kimyasal analiz yaparak gerçek tabloyu görmek kesinlikle mümkün değil. O yüzden bu iki unsuru kısıtlı süre gerekçesiyle es geçeceğim. Bu resme farklı bir perspektiften girmek istiyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<h4 style="text-align: center;">
<a href="https://cloud.degoo.com/drive-zcjnc8_koccz" target="_blank">İos, Android ve PC'nizi senkronize edebileceğiniz<br />ücretsiz 100 GB+ bulut depolama ister misiniz?</a></h4>
<br />
Eğer gizli şekilde bir haltlar karıştıran bir adamımız olsaydı bunu gazetelerde bulamaz, ortalıkta konuşulduğunu duymazdınız. Diğer tarafta da neler olduğunu anlamaya çalışan bir başka figürünüz olurdu. Bu defa da şu çirkin kelime komplo teorisini duyardınız. Eğer komplo teorisyeni olmakla suçlansanız ─ki bu duygusal bir konu─ kimse toplumda dışlanmak istemez <br />
Kimse o ucube çocuk olmak istemez. Genelde de bu arkadaş ortamın çirkin ördek yavrusu olur. Bu gibi durumlarda alışılmış değil, bazı akıllıca yöntemlerle savaşılabilir. <br />
<br />
Chemtrail'ler ile ilgili konuşmak istiyorsak, benim aklıma gelen ilk soru bu kelimenin nereden geldiği. Bu soru teorinin ötesindeki bir soru. Kelimenin nereden geldiğini bulursunuz, bu ayrı. Ama sözcük aslen ABD ordusundan geliyor. Daha çok da ABD Hava Kuvvetleri'nden. Bunu İngilizce'ye onlar soktular. Çünkü Hava Kuvvetleri akademisinde oturuyorlardı... Kimya fakültesinin derslerine katılıyorlardı. Derslerin birinin adı chemtrail idi. Düşünün ki bu üniversitede okuyorsunuz, derslerden biri nasıl chemtrail yapılacağını işliyor. Bu yüzden chemtrail'ler gerçekten var mı gibi bir soru anlamsız. Havaya bakarak cevaplayabileceğimiz tek şey, bunun askeri bir teknoloji olduğu. Ama kullanılıp kullanılmadığını bilemeyiz ve fakat bu teknoloji üzerinde çalışabiliriz. Çünkü üniversitede de işlenen bir konu. Derste okutulan bu el yazması belge yaklaşık 260 sayfalık, okuması biraz zor. Ve... aslında bu daha çok bir sınav soruları/anketi gibi. Yani içinde tek bir cevap yok, ama binlerce soru var. Bu dökümanı alıp tüm soruları cevaplarsanız bilgiyi toplamış olursunuz ve... bu bilgiden de ters mühendislikle puzzle çözer gibi faydalanabilir, chemtrail nedir anlarsınız. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Konular genelde plastik yüzeylerin aluminyum kaplanması ve naylon iplikçiklerin sentezi üzerine. Bunun neye yaradığını sorarsanız bu kandırma/aldatma spreylerinde kullanılan aluminyum kaplı naylon iplikçikler ve uçakları radardan gizlemek için kullanılıyor. Bu büyük bir sır değil. Resmi belgelerde de yer alır. Uçakları radardan gizlemek için bunu öğretirler. Dökümanın bir kısmı bundan bahsediyor. Diğer yarısını okuması ve çözümlemesi daha zor.<br />
<br />
En çok spreyin saflaştırılmasından bahsediyor. Ki bu da kristalize nano parçacıkların bir ─motordaki─yanma sürecinde üretiminden bahsediyor. Bu da endüstride çeşitli nano parçacıklar üretmek istediğinizde kullanılan bir yöntem. Bu nano parçacık elde etmenin çok ucuz ve verimli bir yöntemdir ve endüstri de bunun iki yöntemi var, ki bunlar dökümanda anlatılıyor. Diğer bir olasılık metal tuzlarını alıp suda çözmek ve sonra bu suyu ultrason bir püskürteç ile püskürtmek suretiyle milyonlarca ince tanecik elde etmek. Bu tanecikler de ateşe gönderiliyor ve su buharlaşıyor ve taneciklerin tuzlu içeriği küçük toz parçacıklarına dönüşüyor. <br />
Alev yeterince sıcaksa da sonunda eriyor ve tekrar kristalize oluyor. Sıcaklığa ve damlacık ölçülerine bağlı olarak kristalize parçacıklar, amorf parçacıklar yaratabilirsiniz.<br />
<br />
Sprey saflaştırıcıların çalışma sahalarındaki bir yöntem bu şekilde. Diğer yöntem ise su kullanılmadan çalışıyor. Buna karşılık doğrudan yanabilir sıvılar kullanılıyor. Metan bunlardan bir tanesi. Sanırım hava kuvvetlerinde ilk terich olarak bu kullanılıyor. Bu şekilde ikinci bir ultrason uca/püskürtece deihtiyacınız kalmıyor. Artık ultrason ucu jet motorunda yanmış olan materyali buhar haline getirmede kullanıyorsunuz. Bunlar basitçe bu chemtrail dersinde anlatılan konuların kimyasal ve teknik cephesidir. Bu şekilde bu teknoloji hakkında ilk fikri ediniyoruz.Şunu bilmiyoruz; bu düzenli olarak kullanılıyor mu yoksa savaş zamanları ya da özel durumlara mı has? <br />
<br />
Sadece bu teknoloji hakkında bir şeyler öğreniyoruz. Şimdi, olaylara bu şekilde bakmanın getirdiği başarıyı görürseniz... baksanıza bir sürü soruyu cevapladık. Oysa ki insanlar yıllardır bu konuyu tartışıp, araştırıp bir de hiçbir sonuca varamıyorlar. Burada çok çok zeki bir şey var. Eğer birilerinin bu konuda planları varsa bilmenizi istemezler. En doğrusu, bu adamların yalnız olduğu yerlere gidip neler yaptıkları hakkında konuşmaktır.Bu şekilde dinleyip ne planladıklarını anlayabilirsiniz. Aslında bunu anlamanın başka yolu da yok. Bu yüzden bazı teşkilatların iç yazışmalarında yazanlara ilgi duymaya başladım. NASA'da çalışan bir ağ uzmanının aptalca bir <br />
hatasını yakaladım. Sanırım 12-15 yıl önceydi. Dosya gizliydi ve iki gün boyunca NASA'nın sitesinde kamuya açık bir bölümde kaldı. Bazı insanlar tesadüfen onu buldular ve kopyaladılar. Yani bir süreliğine kamuya açık bir bilgi olarak durdu ve çok konuşuldu. Yaptıkları şeyin ne olduğuyla ilgili her şeyi anlatan bir döküman değildi. Aslında bir temel bazı terminolojilerden bahseden bir Powerpoint sunumuydu. <br />
<br />
İşte o belgeyi görüyorsunuz. Başlık çok ilginç. Geleceğe Yönelik Stratejik Konular/Geleceğin Savaş Hali Ve eğer gelecekten bahsediyorlarsa da 2025'i işaret ediyorlar. Sonra da büyükçe bir alt başlık geliyor... Gelecek Şimdi! diyor. Şimdi kafam karıştı. Şimdi mi yoksa 2025'te mi? <br />
<br />
Eğer olayın tam içine girerseniz, çok rahatsız edici bazı ifadelere rastlıyorsunuz. Bu ikinci sayfa, üstteki küçük olan. Botlar, Borglar ve İnsanlar 2025'e hoşgeldiniz. Botlar nano-robotların kısaltılmışıdır. Borglar ise Star Trek'ten gelen bir deyiş. Yarı insan yarı bilgisayar olan bir türdür. <br />
İnsanlar derken de sanırım kendilerini, bozulmamış olanları kastediyorlar. Aslında gelecek savaşlarda kullanılacak bazı teknolojileri isimlendiriyorlar. Açık bir şekilde ilerde savaşların ülkeler arasında değil de bir dünya devleti ile normal insanlar arasında geçeceğini öngörüyor. Bu tamamiyle farklı bir savaş, ve bu yüzden tamamen farklı silahlara ihtiyaç var. Onlar da bu silahları listeliyorlar. Nano seviyede bazı şeyleri çoktan çözdüler. Sensör kümeleri. Havada sürü halde nano parçacıklar. Akıllı toz var. Daha sonra detaylıca göreceğiz. <br />
<br />
Bunlardan çevremizde bulduklarımız var. Nano teksler... Bunlar insan vücuduna yerleştirilen ve sizi her saniye takip edilir kılan, ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi okuyabilen şeyler. Ve bu dökümanda anlatılmayan bir şey de ortak çalışan böcekler. Bu her neyse. Şu anda sadece bu belgede bulunan şeyleri gösteriyorum, hepsi bu. Çünkü birazdan bulacağımız şeyleri işlerken bu kavramları anlamamız gerekecek. Dökümanda geçen, bahsedilmesi gereken diğer şeyler de "görünüşte yasal silahlar" Bunlar sivil alanda mevcut bulunan ve herkesin sahip olup kullandığı şeyler. Mesela mikrodalga... Mikrodalgalar mobil cihazlar, akıllı sayaçlar, kablosuz bağlantılar gibi yerlerde kullanılıyor. Bunlarla çevriliyiz, bedenimize giriyorlar ve bunu teknolojinin bir yan unsuru olarak kabul etmişiz. Ancak NASA bunu ölümcül olmayan ve yasal bir silah sınıfına sokuyor. Ve bunların etkilerini de ayırıyorlar. Davranışsal performans düşürülmesi, beyin faaliyetlerinin yavaşlatılması, beyinde kan akışına müdahale, ve daha uzun vadede ortaya çıkan ölümcül etkileri de var. <br />
<br />
<br />
İşte bunlar insanlığa getirilmiş silahlar ve NASA'nın umuma açık bir şekilde konuşabildiği şeyler. <br />
Ama bunları kağıt üstünde geleceğe işaret ediyor. Bu şekilde aldatılıyoruz. Sanıyoruz ki akıllı bir <br />
mobil cihazın günün yarısında kafamıza yapıştırılmasını akıllıca buluyoruz. Sahip olduğumuz bir şey de ─ki bu da Cara'nın konusu─ patlayıcı mikro tozlar. Bu tozlar akıllı biçimde havada istenen yerlere taşınabiliyorlar. Bir yerde toplayıp çoğaltabiliyor, patlatabiliyorsunuz. Aynı zamanda insanlara da sokulabiliyor ve onları içerden öldürmekte kullanılabiliyor. Bunlar bir yeraltı tesisine girip, aşağıda saklanan insanlara da ulaşma becerisine sahipler. Basitçe, incelediğimiz NASA belgesinde olanlar işte bunlar. Gelecekte bizi neler beklediğine dair soyut bir resim veriyor. Belki de "gelecek şimdi" dendiği için mevcut olan bir teknolojidir. <br />
<br />
Sonraki olasılık ise neler olduğunu keşfetmek. Bunun için de yapabileceğiniz şey ihbarcı ve köstebeklerle konuşmaktır. Onlardan da gerçeği anlatan pek fazla yok. Wikilieaks var mesela... Neydi adı... Julian Assange. Avukatı kim diye bakıyorsunuz ve Rothschild Ailes'nin avukatı olduğu ortaya çıkıyor. Ana akım medya tarafından olağanüstü ilgi duyuldu. Bir kahraman yaratmak gibiydi, anlarsınız ya. Bir İskandinav kızı gibi sarışın, "ne tatlı çocuk ama" dendi. Birden herkesi kahramanı oldu ve belli şeyler hakkında konuşmasına izin verildi. Eğer ortaya koyduğu şeylere dikkatle bakarsanız, gücü elinde bulunduran insanların ilgilendiği konulardı. <br />
<br />
Şimdi bir adamımız daha var ABD'den. Şu NASA'lı çocuk Snowden. Ne yapıyor derseniz istihbarat topluluklarının görüşmelerimizi dinlediğini anlatıyor. Bu benim zaten 1920'lerden beri bildiğim bir şey. Orada burada bazı şeyler anlatıyor ama asıl konular hiçbir yerde yazılmıyor. Ama ana akım medya onunla ilgileniyor, koruyor ve ona sığınma tanıyor. Peki... Ama bana kimse sahip çıkmadığı gibi benim bilgileri hiçbir gazete basmıyor. Yani bu insanlarda yanlış bir şey var. Ama bazen de hiç kamuoyunun dikkatini çekmeyen ihbarcılar vardır. Böyle bir ihbarcıdan edindiğim belgeler var. Bunlar Almanya'da elime geçti ve Almanca yazılmışlardı. Adamımız Akıllı Toz üzerinde çalışan bir enstitüde Teknik Direktördü. Kendisi kanserden üç dört ay içinde öldü. Yaptıklarından pişman olup, kazandığı paranın da buna değmediğini ve dostane bir yaşam sürmediğini farketti. Anlattığı şey bu konunun teknik konseptiydi ve bunun gerçek olduğunu ispatlamaya yetecek bilgileri sağlamaktı. Açıkladığı şey... <br />
<br />
Gerçi bu, bu dinleyici kitlesinin konusu değil de istihbarat kurumlarının konusu ─ki eminim bu söyleşiyi de şu an dinliyorlardır. Projenin adı "Yeni Kuzgun" Yani "ne yaptığını bildiğimizi bil" diyor. Adamımız bu proje hakkında öyle bir kaç şeyi ortaya çıkardı ki projede çalışanlar bile bundan bihaberdi. Bu mesaj istihbarat kurumlarına da gidiyor olmalı. Ve bunun ne olduğunu bilmelisiniz. Adamımız genetik mühendislik hakkında konuşuyordu. Bahsettiği bazı şeyleri önceden belirtmek istiyorum. Bu arada size kamuoyuna yansımış olan genetik mühendisliğin olasılıkları hakkında konuşacağım. <br />
<br />
Herkes bilmez ama yine de kamuya açık bilgilerdir. Genetik mühendislikte aynı hücredeki tam bir spiral DNA'yı yaratabiliyorsunuz. Bunu ikiye ayırabiliyorsunuz. Bu RNA oluyor. Genetikte RNA'yı kullanmak akılcıdır. Çünkü tam işleve sahip olup, gelecek nesilleri bozmuyor. O yüzden bu üzerinde çalışmayı en sevdikleri kısım. Geleceği riske etmeden ve yok etmeden değiştirmek. DNA ve RNA'ya bakarsanız birkaç farklı işlevleri var. RNA ve DNA parçaları belirli bir seviyede ışık üretiyorlar. Bu optogenetik denen bir dala giriyor. Bu dal genetiğin biyofotonları ve ışık bedeni nasıl ürettiği üzerine çalışan bir alan. Bu bir nevi bize şeklimizi veren, biçimimizi tanımlayan morfogenetik taslağımızı ifade ediyor. İşte bunların hepsi DNA tarafından yapılıyor. <br />
Ve eğer DNA'yı sentezlerseniz ─ki bu artık yazdırılarak yapılıyor. Üretmek istediğini kodları yazıyorsunuz ve DNA/RNA yazıcısından alıyorsunuz. Bir alan optogenetik ile ilgileniyor ve amacı ışık yapan DNA/RNA parçaları üzerinde çalışmak. DNA'nın bir başka doğal işlevi ise yapılar oluşturmak. DNA'nın bazı parçaları RNA oluşturuyor ve RNA'lar protein oluşturuyor ve proteinler de bedenin yapıldığı maddeyi oluşturmaya başlıyor. Ve ayrıca şifalandırıcı ya da zehirleyici maddeler de hücrelerce üretilebilir. Bu da yine DNA'nın yaşam sürecinde yer alan işlevlerinden biri. <br />
<br />
Yani ışık üreten şeylerimiz, yapı oluşturan şeylerimiz ve bir yeni araştırma sahamız daha var. Farkettiler ki DNA'daki temel çiftler eklendikleri zincirlerde bir tür bilgisayar gibi işleyebiliyorlar. Mantıksal bir bileşen gibi. Bunu şu eski sesle numra çevirdiğimiz telefonlara benzetebiliriz. Her baz çiftin kendine ait bir titreşim frekansı vardır. Eğer doğru frekansı verirseniz açılır ─bir ışık iletken bileşeni gibi. Farklı frekanslara tepki veren bir dizi baz çifte sahipseniz doğru bir ses dizilimiyle tüm diziyi etkileyebilirsiniz. Yani dü-dü-dü-düt yaptığınızda bir sonraki genetik parça ya ışık üretmek ya da zehir üretmek için tetikleniyor. Aslında bu muhteşem bir şey ─tabii onların dünya görüşünden değil. Çünkü eğer bu RNA ve DNA'yı insan vücuduna sokarsanız sözün gelişi, bir radyo sinyali olduğunu düşünün, istediğinizi herhangi bir maddeyi, ya da ışığı üretebilecek şekilde dışarıdan aktive edebiliyorsunuz. Işık duygudur, ışık düşüncedir, ışık her şeydir. Deneyimlediğimiz, hissettiğimiz her şey ışıktır. Ve madde bizle istediği her şeyi yapar. Bizi yavaşça zehirleyebilir ya da aniden öldürebilir. <br />
<br />
Adamımızın bir başka sözü de bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorduk, bu yüzden bir de <br />
devre dışı bırakma kodu özelliği getirdik ─ki bu bbelgelerde de var. Dediğine göre bu Avrupa'da 2003'ten beri faal ve Irak'taki ikinci, şu son savaş sadece bu sistemi test etmek için yapıldı. Küme topolojisini optimize etmek için yarım yıl ve 10 milyar dolar harcamışlar. Küme topolojisi ne demek bunu anlamanız gerekiyor. Bu materyal RNA, DNA, zeka, ya da bir nevi yapay yaşam formu taşıyabiliyor. Ancak bu şekilde anlaşılabiliyor. Şöyle düşünün; Bu RNA bize bulaşmış diyelim, bu RNA bir küme oluşturuyor, bizim çevremizde 1mm'lik kümeler. Böyle bir tür küme bir bilgisayar programını, fiziki olmayan bir yapay zekalı varlığı barındırabilir. Bu küme yapı üzerimizde yer alabiliyor ya da içimizde bulunabiliyor. Ve bu yapı ışık üretimine nasıl erişebileceğini de biliyor, nasıl zehir üretebileceğini de. Ve aynı zamanda kendi içinde karar verebileceği zekayı da barındırıyor. Bunlar henüz uygulanmış olanlar. Ancak küme topolojisinin optimize edilmesi gerekiyormuş. Şimdi biraz spekülatif bir kısma geliyoruz. Ama bunu duyduğumda bir şeyler bende tetiklendi. Bakın ben koyu bir bilimciyim. Ama ruhsal dünyada yatan olasılıklara da müteşekkirim. <br />
<br />
Bu ─ölmüş─ ihbarcımızdan cevabını alamadığım pek çok soru var. Bu yüzden ölmüşlerle konuşabilen bir kadın tuttum. Bu kadına konudan hiç bahsetmedim, kafamdaki sorulardan hiç bahsetmedim. Sadece bu seansta bana görünmek isteyen bir ruh var mı onu sordum. Bizim adamımız anında oradaydı ve hemen konuşmaya başladı. Kadın ne konudan ne de çağırmak istediğim kişiden haberdardı. Sadece ihbarcıyla görüşmek aklımdaydı. Anında kadınla konuşmaya başladığında şöyle söyledi: Bu ya bir uzaylı teknolojisi, bir insan teknolojisi değil ve aldatıldık. Bir iptal kodu yok. Ve biz güvende hissedelim diye böyle bilinmesi istendi. Bu bir uzaylı teknolojisi ve kontrolümüz dahilinde değil. Bunlar istihbarat topluluklarının da bilmesini istediğim bir konu. Büyük bir aldatmaca içindeler ve durum kontrolleri altında değil. Öyle sanıyorlar ama değil. Pekala buraya kadar ihbarcının konulardı. Şimdi labaratuvarda görebileceğimiz gerçek mevzulara geliyoruz. <br />
<div style="text-align: center;">
</div>
<br />
Eğer bir adım geriye, kimyasal analizlere gelirseniz, bulduklarımız chemtrail'lerin parmak izi olan <br />
baryum, strontiyum, titanyum, aluminyum buluyorsunuz. Ne zaman bitkiler ölse bu metaller bulunuyor. Bunlara bir nevi hafif aşırı doz diyebiliriz. Doğanın barındırması gerekenden fazlasıdırlar. Toksikolojiyi (zehirbilimi) incelerseniz doğanın acı çekmeden kaldırabileceği miktarların yanından dahi geçemezler. Asit yağmuru zamanlarına bakarsanız binlerce kat daha fazla ağır metal toprağa karışmış ve bitkilere girmiştir. Ya da endüstriyel devrime, Londra'nın o eksi ağır dumanla örtüldüğü zamanlara gelirseniz bugüne kıyasla bin kat daha çok ağır metal sistemimizdeydi ama buna rağmen ciddi bir şey olmadı. O yüzden bu noktada yağmur sularının optik ve mikroskobik analizlerine başvurmamız gerekiyor. Ki bu da çok zor çünkü binlerce sayıda fotoğraf ve örnek toplamanız gerekiyor. Ayrıca çok da şanslı olmanız gerekiyor ki aldığınız örnek bir bileşenin hiç olmazsa bozulmamış bir parçasını içerebiliyor olsun. Bütün karışıma sahip olduğunuzda bir şey göremiyorsunuz. Şimdi göstereceğim çalışmalar Almanya'da 3-5 yılını günde 6 saat mikroskop başında bu konuyla geçiren bir arkadaşa ait. <br />
<br />
Hepsi yağmurda neler olduğunu bulmak için. Bulduklarından birisi piezo-elektrik nano kristaldi. Bu bileşenin saf örneğini göreceksiniz. Bunda bir tür manyetizma var ve küçük parçacıkların mıknatıslar gibi bir araya gelmelerini sağlıyor. Bu piezo-elektrik bileşenlerden beklenen bir şey. En ilginç olan şey de bu kristallerin baryum, strantiyumla, titanyumlar birlikte olmasını beklersiniz. Aluminyum yok bunların içinde ama söylediğim üç element var. Bu çok ilginç bir kristal ve yağmurun mikroskop camında kuruması sonrası mikroskoba yerleştirildikten ve üst katmanı alındıktan sonra karşımıza çıkan bazı etkileri var. Üzerine nefes verdiğinizde ya da parmağınızı yaklaştırdığınızda havada yaşanan ufak ısı değişimi ya da insan bedeninden çıkan kızılötesi radyasyona tepki veriyor. Yani elimizde çok saydam nano parçacıklar var. Normalden dört kat fazla ışık kırıcılıkları var. Eğer Wikipedia'ya bakarsanız göreceksiniz ki bunların sadece skaler fizikte yeri var. Bunlar skaler dalgaları kullanabilen parçacıklar. <br />
<br />
Skaler fizik dediğimiz şey kamuoyuna sunulmamış bir bilimdir ancak yine de Wikipedia'da bashi geçmiştir. İşte bitki ölümlerinin nedeni bu. Çünkü kristal çok saydam, ama UV ışınlarını absorbe ediyor. 260nm dalgaboyunda ve %100 opaklar. Bu tam da bitkilerin hücre bölünmesini tetikleyen dalgaboyu. Hücre büyümesi ancak UV biyo fotonları hücrelere ulaşırsa oluyor ve bitkilerin büyümesine yol açacak tetiklemeyi yapıyor. Eğer bitki dokusunda bu parçacıklardan varsa bitkideki tüm büyüme sinyallerini sömürdüğünüzü ve bitkinin büyümesinin durduğunuzu anlayın. Bu aynı zamanda da 80'lerdeki deli dana hastalığına sebep olan etken. Eğer deli dana <br />
hastalığının tıbbi araştırmalarına inerseniz 3 sebep bulacaksınız. Bedende bakır eksikliği, bedende fazla civa ve bu nano kristaller. Ardından olan şey civanın sinir sistemini sarması, sinirlerin koruyucu katmanını yok etmesi, bedendeki bakırın azalması da sinirler arasındaki zincirin kopup iletişimin parçalanmasına sebep oluyor. Ancak sonra ilginç bir şey olur. Bu protein prion şeyleri sinir sistemini yeniden onarmaya çalışır. Bu bir kendi kendine iyileştirme işlemidir. Ama bünyede yeterince bakırınız yoksa sinir sistemini onaramaz. Bu defa da vücut erişebildiği sıradaki ilk ağır metali alır ve bu da baryum ve strontiyum olur. Yani vücut protein-prion-baryumdan oluşan yeni sinir sistemini oluşturur. Bu da sisteminizi elektriksel alanlara duyarlı bir anten haline getirir. Sadece sinirin kendisi buna hassas olmuyor, aynı zamanda baryum-strontiyum-titanat nano kristaller de duyarlı hale geliyor. Kristalize yüzey üzerinde baryum-strontiyumu görüyorsunuz ama sinirlerin bu yapı üzerinde oluşmasıyla sinir sistemiyle köprü kurmuş piezo elektrik bir sistem oluşuyor. Bu yapı ne zaman sinyal alsa elektron ateşliyor. Böylece insanın sinir sistemine doğrudan erişim kazanıyorsunuz. <br />
<br />
Buna literatürde nano bot diyoruz. Kimse bunu deli dana hastalığının en belirgin işareti olduğunu bilmiyor. Askeri alanda bunu radar menzili genişletmede, gökyüzünü optik mercek ya da ayna kurulumlarına çevirmede kullanıyorlar. Buna yatay kaymalı plazma anten deniyor. (ÇN: Bkz Plasma Drift, Plasma Antennas) Odaklamalı lens sütunları oluşturabiliyorlar. Böylece elektromanyetik ve radar sinyalleriyle oynayabiliyorlar ve plazma parçacıklı hale gelmiş bildiğiniz havayı her türlü sinyali iletebildikleri kontrol edilebilir teknik bir araca çeviriyorlar. Bu askeri alanda, roket konusuna da girer. Eğer Londra'ya yaklaşmakta olan bir Rus roketini yok etmek isterseniz rotasını hesaplıyorsunuz ve yolundaki plazmayı aktive edip 10 bin derece sıcaklığa kadar ısıtıyorsunuz. Roket de havada eriyip patlıyor. Bu sahip olduğumuz bir roket kalkanıdır. Bu sebeple de tüm Avrupa sürekli spreylenmeli. Pekala, bu askeri bir saha ancak gördüğünüz gibi bu plazma parçacıkları hastalıklarla, insan sinir sistemine erişme çabalarıyla da bağlantılı. Yani konu sadece askeri sahada değil sivil nüfusu kontrol etmekle de ilgili. Bu da sinir sistemlerine erişimdir. Sinyaller bu şekilde çalışabilir. <br />
<br />
Bir sonraki maddemiz alüminyum-manganez-oksit. Bu arada baryum-strontiyum tetanat endüstriyel sprey saflaştırcılarda 750 ila 600 derece arası ateşleme sıcaklığında kullanılır. Bu da <br />
normal jet motorlarıyla eş bir ortamdır. Alümniyum oksit de sprey saflaştırıcılarda 1700 derecelerde kullanılır ve bu da afterburner teknolojisidir. Afterburner teknolojisi alüminyumu yakıt içinde kendiliğinden bulundurmaktadır. Bu parçacıklara bakarsanız işte mikroskop altında <br />
böyle görünüyorlar. Bu yıldız gibi kılçıksal yapı onların elektronları etkilemesi ve tutmasını sağlıyor. İşte askeri alanda parçacıksal plazmanın işlevini bu yerine getiriyor. Baryum-strontiyum-titanat elektron kusmak üzere aktive edilebiliyor ve alüminyum-oksit de bunları uzun süre taşıyabiliyor. Bunlar size çevremizde gündelik mevcut olan ortam izleme imkanlarını göstermek içindi. Bu aynı zamanda tıbbi problemlerle de bağlantılı. Özellikle de düşük sıcaklık formunda alüminyum yerine manganez-oksit kullanılıyor. Bu da %100 grip virüsüyle eş değer semptomlara yol açıyor. Özellikle kış aylarında bunlardan havada çok fazla var. Herkes nezle ve grip şikayetleriyle doktorlara koşuyor, ve aşılanmak istiyorlar. Sadece Almanya'da geçen sene 20 milyon ünite aşı satıldı. Komik olan şey, grip olduğunuzu nereden biliyorsunuz diye sorduğunuzda sadece bulgulardan yola çıkıyorlar. <br />
<br />
Ne tür bir nezle virüsüne yakalandıklarına dair 6 kişiyi moleküler seviyede inceledik. Spreylenmiş maddeyle gelen histeriydi. Virüsle hiçbir ilgisi yoktu ve doktorlara koşup aşılanmak <br />
intihardır. ─Chemtrail ile yapılan─ Çevresel izlemede (takip/denetleme) bulabileceğiniz bir sonraki nesne Morgellonlar(nano etiket). Aşı içeriklerine bakarsanız civa bile başlı başına saf zehirdir. Şelaklardan (kalıcı oje) beri ─ki vücudunuzdan bakırı alırlar─ bunun arkasında bir plan olduğunu anlamaya başladık. Bunları bir skandalda ortaya çıkalı beri biliyoruz. (ÇN: Bkz. Wikipedia Mark Purdey) <br />
<br />
Purdey adlı İngiliz çiftçi hayvanlarının rutin aşılarını yaptırmayı reddeder ve sürüsünden hiçbir hayvan TSE kapmaz. Bir tanesi bile. Sadece aşıları yaptırmadığı için. İşte bu uyandığı nokta olmuş. 10 ay sonra beyin kanserinden öldü. Mikrodalga silah uygulamalarına bakın. NASA sunumunda nano-tagler var. Görünen o ki bunlar insanların yerini ve düşüncelerini takip etmek içinler. Bu konuda ilk kamuoyuna açık detaylı açıklama Cara St. Louis'in kitabında var. Diyor ki <br />
kendi kendini kopyalayabilen görünmez iplikçikler spreyleniyor. Bunlar DNA'mızın ışıksal parmak izini okuyor ve bunu elektro manyetik sinyale dönüştürüyor, ki bu da gerek kara istasyonları, gerek uydularca okunabiliyor. Bu ABD'deki chemtrail topluluklarından bilgileri analiz ederek ulaştığımız bilgiler. Kitapta Morgellon ismi anılmıyor. Ama eğer bunlara bakarsanız Bu arada Morgellon hastalığını duyan var mı aramızda? Yarımız biliyor, tamam. <br />
<br />
Şimdi bir bakalım (videoda gösteriyor). Hoş canlılar. Bu bir Alman domatesi. Üzerine biraz Alman yağmuru yağmış. <br />
─ Bu eş zamanlı mı? <br />
─ Evet eşzamanlı. <br />
Bakın Morgellon ne yapıyor. Bizi seviyor. Etkileniyor ve yaklaşmaya çalışıyor. Tam olarak neye tepki verdiğini bilmiyorum ama sanırım yaydığımız kızılötesi radyasyonumuza cevap veriyor. Bunlar aslında mesillon denen mantardan geliyor. Bu mantarı incelerseniz, havayla taşınan bir tür. Orada şurada tek bir iplikçik gibi değil. Aynı zamanda UV ışığı altında parladığını görürsünüz. Geceleri bu iplikçikleri havada görebilirsiniz. Ve bunlardan milyarlarca var. Bu iplikçik mantar türü insan vücuduna bulaşıyor. %95-99 insanda hiçbir duruma yol açmıyor. Sadece bir yere giriyorlar ve vücudunuz bu mantar nüfusunu düşük seviyede tutuyor. Sadece sinyal göndermek için plasma seviyesi anten olarak işlev görüyorlar ve sizi hasta etmiyorlar. Görünür hiçbir semptomları yok. Tahminimizce Avrupa nüfusunun %100'üne bulaşmış durumda. Önemli bir şey yok. Tehlikeli değil. Tabii bedenimiz bunlarla başa çıkabildiği sürece. Bazı insanlar başa çıkamıyor. Böylece mesillon çoğalmaya başlıyor. Belli bir noktadan sonra da deri tarafından kusulmaya başlanıyor. Dikkat ederseniz renk toplama özellikleri var. Mavi ve kırmızı morgellonlarınız vardır. Bu renklerin nereden geldiğini kimse bilmiyor. Çünkü teknik bir kökene sahipler. Doğal madde değiller. Ciltten açığa çıkarken onları mikroskop altında kan tahlilinizde görürsünüz. Kanda çıkarlar. Bir petri kabında yapay olarak üremeye bırakabilirsiniz. Eğer bakarsanız basit bir mantara göre daha kompleks yapıda olduklarını görürsünüz. Sanki organ gibi şeylere, kendi kendine çoğalan, bilinmeyen bir türe ait küçük kırmızı kan hücrelerine sahip olduklarını görüyoruz. Görünüşe göre başka bir yapı da oluşturuyorlar. Bu sporlama yapan bir yapıya benziyor. Sanki mesillon bir çiçeklenme meyvesi üretiyor gibi. Sonra o meyveden de sonraki nesil için bir eş yaratıyor. Bu aslında eş için bir korunak. Çünkü bunu petri kabına koyarsanız sonraki neslin oluşmaya başladığını görüyorsunuz. <br />
<br />
Bulunan diğer şeylere gelirsek olay sınır bilime (Fringe) dayanmaya başlıyor. Gerçekten çok acaipleşiyor. Burada bir böcekçilin deri parçalarına rastlıyoruz. Bu bir morgellon kurbanından çıkartılan parça. Yani sanki bu hastalık insan vücudunda böcek parçaları üretimine sebep oluyor. Hiç ortak çalışan böcekler diye bir şey demiş miydim? Şu NASA belgelerinden bahsederken...İşte oraya geliyoruz.Tüm bunların ne demek olduğunu anlamak için... <br />
<br />
İlk bakışta bunun hastalık olduğunu görüyoruz. İyileştirilmesi gerektiğini anlıyoruz ve bir tedavi buluyoruz. Bu basit. Morgellonlar ile savaşmanıza bile gerek yok. Sadece insan vücudunda sağlıklı koşulları sağlamak yeterli. Asitler ve ağır metallerden kurtul, civa ile bozulan karaciğer işlevlerini düzelt, candida'nın yarattığı ─ki bu antibiyotiklerle oluyor─ hasarı gider. Medikal alanda sorun, aşılanmalara, antibiyotiklere dayanıyor. Bunlar sistemimizi çok rahatsız ediyor. En sonunda Morgellon, içimizdeki zehiri atıp bizi kurtarmak üzere devreye giriyor. Onları kendine çekmek suretiyle bizi asitlerden, ağır metallerden koruyor. Bu yüzden vücut büyümelerine izin veriyor. Bu yüzden bunlar aslında bizi etkileyen kötü huylu bir hastalık değil. Herkese bulaşmış durumda ama sisteminde çok metal bulunduran kişi semptomları gösteriyor çünkü bu mantarın ağır metali çekerek çoğalmasına sebep oluyor. <br />
<br />
Şimdi, bunun ardındaki amacı anlamak istiyorsanız, bir nano labaratuvarında bunların kimyasal analizini Harvard Üniversitesi'nden cesur bir hanım yaptı. Sadece birkaç maddenin kimyasal formulunu sundu. Onları adlandırmayacağım. Aynı zamanda havada bulduğu tekil renk parçacıklarını da analiz etti. Renkli ve yine havadan taşınan, insandaki mesillon çoğaldıktan sonra kendini ona ekleyen parçacıklar bunlar. Buradan sonra kendi kendini oluşturan nano bot konseptine giriyoruz. Kendini oluşturan demek; iplikçikleri spreyliyorsunuz, sonra renkli maddeyi spreyliyorsunuz, sonra insan bedeninde ikisi bir araya gelip çalışan bir birime dönüşüyor. Buna kendi kendini oluşturan nano botlar deniyor. <br />
<br />
Bu renkli maddenin sadece kimyasal formüllerini alıp Google'da ararsanız cidden çok komik bir şey oluyor. Ben Berlin'de bir ABD şirketinin bu renklerin patentine sahip olduğunu buldum. İnternet sitelerine bakarsanız tıp sektörüne katkılarından dolayı çok gururlu olduklarını görüyorsunuz. Bu renkli kuantum noktacıklarını ve diğer labaratuvar malzemelerini üretiyorlar. Hem de hibrit insansı(transhumanistic) araştırmalar için. Çok uzun yayınları ve kendilerini tercih edenlerin listeleri var. Başka labaratuvarlardan gelen bulgular oldukça da hemen bu yayınlara bunları giriyorlar. Bu şekilde ürünlerinin reklamını da yapıyorlar. Buna bakarsanız hepsi morgellon hastalığıyla bağlantılı şeyler buluyorsunuz. Mesela geniş alana kurulu plazmonik-fotonik kristaller. Bu yayına girerseniz bu altıgen formları buluyorsunuz. Ve işlevlerine bakarsanız bunlar radyo sinyallerini toplayıp radyo frekanslarını DNA'nın okuyabileceği ışık darbelerine çevirmek. Yani bu bir okuma birimi. Eğer aşağı bakarsanız orada da fotonik kristal iplikçikleri var. Onların ne yaptıklarına bakarsanız bunlar da şu renkli iplikçikleri içeren karbon nano borular. İşlevleri, DNA tarafından işlenen ışığı toplayıp onu okunabilir bir sinyaler çevirmek. Tam Cara St.Louis'in kitabında bahsettiği gibi. Bu ikisini birleştirirseniz bunlar kitaptakinin de ötesine geçiyor. <br />
<br />
Bir okuma yazma ünitesine sahipsiniz. Bir kişiyi alıp öfkelendirebilir, öfkesini okuyabilir, bunu dijitalleştirip bir vericiyle sinirli olmayan başka 100 kişiye yöneltebilirsiniz. Ve eğer sistemlerinde bu biyoloji varsa hepsi de ilk adamın öfkesi ve deneyiminin aynını deneyimlerler. Böylece... Neye ihtiyacım var? Bir Arap Baharı'na. Çok kolay. Sadece sisteme biraz öfke tanıtılacak. Yani bunlar bu okuma-yazma birimi ile yapılabilecek şeylerin olasılıkları. Bir ses kaydedici gibi. İnsan <br />
deneyimini kaydet, ve renkler yoluyla da neler içerdiğini anlayabilirsin. Mavi, düşünmede yaydığımız ışık; kırmızı ise cinsellik için yaydığımız ışık. Egolarımızı kontrol ediyorlar, zihinlerimizi ve cinselliğimizi kontrol ediyorlar. <br />
<br />
Eğer bunun devrede olan bir gerçeklik olduğundan şüphe eden varsa ABD'de bir Morgellon kurbanı var. Çenesinden fotonik-plazmonik kristaller çıkıyor. Mikroskop altına konup bakıldığında bu şeyin mikrodalga ile nasıl kontrol edildiğini görüyorsunuz. Bu Morgellon hastalığının birkaç başka tuhaf olayı daha var. Morgellon kurbanları vücutlarında böcekler geziniyormuş hissi duyuyorlar. Bazen bu hastalığın adı parazit kuruntusu olarak da geçer. Doktorlar buna açık delilik diyor ve psikolojik ilaçlara başvuruyorlar. Sanırım insanları susturmak için. Ama bu tüm kurbanların paylaştığı deneyimdir. <br />
<br />
Beni tedirgin eden bir şey de bu kırmızı kök hücreler. Eğer Morgellon mantarının ailesine bakarsanız o bir mikro böcekçilin yakın akrabasıdır. Bunlar aynı zamanda böcekleri öldürmeye de programlı. Bu da endüstriyel tarım için. Yaptıkları şey, misal sineğe saldırmak, onu içten yemek ve sonra sineğin DNA'sını simule edip, çiçeklenme yapısını sinek formunda oluşturmak. Ve sineğin... gözlerinden kendi ─parlayan─ yapay gözlerini yapmak. Bu mantarın ürettiği ışık buradan geliyor. Bu da diğer sinekleri çekiyor ve onlara da bu mantar bulaşıyor. Bu, bu familyanın sevdiği davranış. Ben beklerim ki bu tür, insan DNA'sını çıkarmak için insanlara saldırır da bedenimizde insan cenini şeklinde çiçeklenme yaparsa... (Çünkü bunlar bu türün çalışma şekli) Ancak bir şey var; bedene kırmızı kök hücreleri getiriyor. Ve çiçeklenme yapılarının dönüşümü insan embriyosuna çok benziyor. Ama insani olmayan bazı farklılıklar var. Özellikle bu cenin şekilli şeylerin bacakları yok ama bu şekilde bitiyorlar. Böcek gibiler ve kafalarını ortasında tek bir gözleri var. Ve bu göz böcekçil bir göz, ışık saçıyor, ve altıgensel yapıya sahipler. <br />
<br />
Şimdi soru şu: <br />
Bu mantarların morfojenetiğiyle taşınan tür nasıl bir tür? Çünkü bu insan değil. <br />
Soru şu: Bu türler arasında bir bağlantı var mı? Ve Morgellon kurbanlarının yaşadığı, içlerinde gezinen böcekler var hissinin bunla ilgisi var mı? Çok şanslıydık ve uzaktan görü yeteneği olan bir Morgellon kurbanı ile çalışma fırsatımız oldu. Vücudundaki bu varlıkları görselleme becerisi vardı. Yine şansımıza resimde de çok iyiydi. Bu yüzden ona çizerek tarif etmesini istedim. Ondan aldığım son resim şuna benziyordu. İşte bakın, (videoda gösteriyor) bir örümcek formumuz var. Ama epey gelişmiş bir yüz var. Ortaya da bir göz çizmiş. Mantarın morfojenezi ile ortaya çıkmış olan göz. <br />
<br />
Eğer mantarlara bakarsanız, bunlar 28 günlük periyotlarla alt bağırsaklardan çıkarılır. Erkek ve dişi formlarda olurlar ve cinsel organları bulunur. Cinsel organları da örümcektekilere uyar.<br />
<br />
<br />
Kaynak: <a href="https://youtu.be/j88BcgzzcTc">https://youtu.be/j88BcgzzcTc</a> | Bases at Woodborough - Harald Kautz Vella<br />
Çeviri/Seslendirme: Emre Güney<br />
<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-75737720785212259272018-10-29T09:52:00.000+03:002019-01-01T22:20:17.549+03:00Ruh İkizleri için rehber<div style="text-align: justify;">
Meraklı ruhlar merhaba!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-veFObBHR0IM/W9DNE3PpRoI/AAAAAAAAR8A/PvjrVcHQ-fA7EVWjHDsS6b5aU3rx1ftMgCLcBGAs/s1600/asiklar-elele.gif" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="272" data-original-width="500" height="174" src="https://1.bp.blogspot.com/-veFObBHR0IM/W9DNE3PpRoI/AAAAAAAAR8A/PvjrVcHQ-fA7EVWjHDsS6b5aU3rx1ftMgCLcBGAs/s320/asiklar-elele.gif" width="320" /></a>Ruh ikizi konusunda uzun zamandır yazı çıkarmıyordum. Aslında şu ana kadar tüm yazılar İngilizce internet içeriklerinden çevirilerdi. Bu konuda özelden gelen sorular ve yazılara yapılan yorumlar bitmek bilmiyor. Bunun adını koyan ve bu maceraya değinen ilk sitelerden biri olmam oldukça muhtemel. Gerek bu konuda başıma gelenler, gerek bu sitede diğer kelebeklere yardımcı olma istek ve girişimim bir anda beni çığ gibi bir sorular ve sorunlar silsilesiyle tek başıma bıraktı. Ben de acı çeken, ümit eden, çeşiti beklentiler içinde olan ya da kavuşsa da kimi sorunlar yüzünden bunun tadını çıkaramayan pek çok kişiye elimden geldiği ve dilimin döndüğü ölçüde zevkle yardımcı olmaya çalışıyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben insanım. Burada yazıp çizdiklerim kesin doğrular olarak kabul edilmemeli. İnsan denen varlık son derece değişken ve ruh hali pek çok parametreye; örneğin kimyaya, hormonlara, milyonlarca görünür ve görünmez dış etkene bağlı olarak bırakın günü gününü, dakikası dakikasını tutmayan bir varlık. Bu konulardan bahsetmem bundan beş sene önce söz konusu dahi olamazdı. Çünkü henüz yaşanmamıştı. Birisi tarafından anlatılsa, dikkatle dinleneceği dahi meçhuldü. Sanırım en doğrusu şimdi yazmak idi. Ancak mevsimler defalarca değiştikten, haller halleri silip süpürdükten ve zaman her şeyi yumuşatıp onu en estetik bir şekilde yoğurup son ürünü ortaya çıkardıktan sonra yazılmalıydı...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu konuda kendimi çok zorlamak istemiyorum. Yazmış olmak için yazmayı sevmem çünkü ortaya koyduğum şey bir bilgi de olsa, tasarım da olsa önce beni tatmin etmeli. Bu sebeple ─eğer kozmik bir şamar daha yemedikçe─ bunun kendi elimden çıkmış, bu konudaki son yazım olması kuvvetle muhtemel. Olabildiğince çok şeyden bu yazıda bahsedip bu konuyu artık kapatmak istiyorum ancak şunu tekrar hatırlatmak isterim ki bahsedeceklerim son derece kişisel yorumlar ve taraflı bilgiler olacaktır. Ancak bu tespitler yine de kendi yaşadıklarım ve bana deneyimlerini aktaran 20'den fazla okurum ile 2 arkadaşımın tecrübelerinin toplamından çıkmıştır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<a name='more'></a><br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu konuda yıllardır sorular soran, ilave bilgiler isteyen ya da danışan okurlara ilgileri için teşekkür etmekle birlikte bir danışman olmadığımı, uzmanlığımın kadın erkek ilişkileri ya da psikiyatri olmadığını hatırlatmak istiyorum. Kimi abonelerle yazışmalarımız oldu. Yaşamlarında başlarına gelebilecek en özel durumlarını bana güvenip yazdılar. Onları bazen gülümseyerek, bazen gözlerim dolarak okudum. Umuyorum bu yazı bu gibi vakaların hiç olmazsa bir kısmını biraz olsun netleştirir. Hayat kısa ve yaşayacak çok fazla şey için çok az zaman var. Yazımda madde madde tespitler, yaklaşımlar ve sonuçlar sıralayacağım ancak belli bir sıra ya da öncelik gütmedim. Sadece kullanışlılık ve kolaylık olması adına numaralandırma yaptım.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<ol style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDNxRzyr1E8_WZeF1dlNQHhTizxcefJcMI0qfFW9A96IWwx8Orpum0D6QQmkbRJsSHjAOyelQPj3yLF_BqLksQO8QlDmNro1V7HWnSL_8mn3VjR4NX7pZPiwtIi3-lWQ7501AtDsLa3jOK/s1600/ruhunu-yakacak-olan-ask.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a>
<li>Ruh İkizi vakalarının çoğunda taraflardan en az biri uyanmıştır ve doğal olarak bu senaryoya çekilmiştir. Bir sebeple birisi bu iletişim ya da bağ (özellikle ilişki sözcüğünü kullanmadım) hakkında önceden haberdardır.</li>
<li>Çok nadir durumda partnerlerin ikisi de bu bağ hakkında bilgi sahibidir. Çok büyük oranda bu bağın tanısını kadın koyar ve erkeğe durumun derinliğini ve anlamını aktarır.</li>
<li>Partnerlerin her ikisi birden bu bağı kabul etmek zorunda değildir. Yine de bundan kaçamayacaktır. Süptil anlamda genelde bir taraf daha ağır basar ancak pasif taraf da bu durum ve iletişime akıl almaz rastlantılar ve doğaüstü bir takım olayların eşlik etmesi sonucu bu gerçekliğe fazla direnemeyecektir.<br /><div style="text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK-aSA-dQIdzFzLh4RRDaJZgd9t4dvyH2LO-FoZuRRh9bWVdfgYCxZ99HGcS-ZL9cAaPI-Y-OkamaC0AdPKhtteydymPedcXtxLbq3mMGbW6Ypj5mblz4MQxi3OFBefqGdLS9r-qL75djK/s1600/ikizler-ruh-ikizleri-kavusur-mu.gif" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="267" data-original-width="500" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK-aSA-dQIdzFzLh4RRDaJZgd9t4dvyH2LO-FoZuRRh9bWVdfgYCxZ99HGcS-ZL9cAaPI-Y-OkamaC0AdPKhtteydymPedcXtxLbq3mMGbW6Ypj5mblz4MQxi3OFBefqGdLS9r-qL75djK/s320/ikizler-ruh-ikizleri-kavusur-mu.gif" width="320" /></a></div>
</li>
<li>Ruh İkizi vakaları gerçek aşkın, koşulsuz sevgi ve ebedi mutluluğun, içtenliğin, saflığın, akıl almaz bir saydamlık ve dürüstlüğün hüküm süreceği dünyadaki cennetin keşfi anlamına <b>ASLA gelmemelidir.</b> 😅 Evet biliyorum, cümlemin sonunu getirene kadar tam aksini söyleyeceğimi düşünenler çoğunlukta olmuştur. Onlar genellikle içlerindeki durumun tanısını yeni koymuş olan ya da henüz çözülme aşamasına geçmemiş olanlar olacaktır. Onlar için konuşuyorum; doyasıya tadını çıkarın. Hesap yapmayın ve limit koymayın! Çünkü bitecek!</li>
<li>Taraflardan biri bu garip bağa ya da senaryoya direnecektir. Kolay teslim olmayacaktır. Çünkü adeta korkacaktır. Fena halde korkacak ve bunda haklı da. Dokunmasına ya da gözgöze gelmesine bile gerek olmadan, işte tam da karşısında (bazen ekranın ya da klavyenin karşı tarafında) Onunla iletişim halinde olan şahıs her kimse adeta hem hayalinin kadını/erkeğidir hem de kendisini hiçbir aile bireyinin tanımadığı kadar iyi tanımaktadır. Hem de daha birkaç saat, ya da gün geçmeden ve birbirleri hakkında pek bir şey bilmeden. Gerek de yok! Garip bir enerji bağı üzerinden bilgi çift yönlü olarak akar. Her ilişkide olabilen telepatiden bahsetmiyorum. İletişim halindeyken korkunç enerji patlamaları, titremeler ve ısınmalar eşlik edebilir. Kendisinin karşı cinsiyle konuşuyor gibidir. Sınırsız bir güven ve hayatlarının geri kalanına ilgisiz bir anlayışla kendini ikizine ölesiye açmak, açmak ve açmak ister. Yıllardır aradıkları güvenli limanı, gerçek yuvalarını bulmuş gibi hissederler.</li>
<li>Ruh İkizleri kuvvetle muhtemel birbirlerinden oldukça uzakta olurlar. Aralarına şehirler, ülkeler ya da kıtalar girer. Nadir durumda aynı şehirlerde çıksalar da bu sıksık görüşüp bir araya gelebilecekleri anlamına gelmez. Görüşmeler nadiren fiziksellik bulur. Fiziksel olarak bir araya gelebilen ikizler de çok kesintili, kısa süreliğine ve uzun aralıklarla buluşabiliyorlar. Evlenmiş ya da aynı evde yaşamaya başlamış ruh ikizleri yok mu? Var diyemiyorum. Ciddi bir şey oluyor ve hallaç pamuğu gibi dağılıyorlar.</li>
<li>Bir Ruh İkizi bağı, asla hayatın merkezine konulacak ve uğrunda ölünecek takıntılı bir tutkuya dönüşmemeli. Bu iletişimin (yine ilişki demiyorum) güzellikleri ve hissettirdikleri bir yana, buna eşlik eden mucizeler sebebiyle <b>ikizler buna fena halde bağımlı olma eğilimindedirler.</b> Buna çok dikkat edin ve kendinizi iyi izleyin. Çok çok enerji ve zaman kaybedersiniz. Zaten diğer ilişkiler gibi bitecek.</li>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDNxRzyr1E8_WZeF1dlNQHhTizxcefJcMI0qfFW9A96IWwx8Orpum0D6QQmkbRJsSHjAOyelQPj3yLF_BqLksQO8QlDmNro1V7HWnSL_8mn3VjR4NX7pZPiwtIi3-lWQ7501AtDsLa3jOK/s1600/ruhunu-yakacak-olan-ask.jpg" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="728" data-original-width="540" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDNxRzyr1E8_WZeF1dlNQHhTizxcefJcMI0qfFW9A96IWwx8Orpum0D6QQmkbRJsSHjAOyelQPj3yLF_BqLksQO8QlDmNro1V7HWnSL_8mn3VjR4NX7pZPiwtIi3-lWQ7501AtDsLa3jOK/s320/ruhunu-yakacak-olan-ask.jpg" width="237" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: right;">Yaşamın boyunca çok kişiye aşık<br />
olacaksın ancak sadece bir aşk<br />
ruhunu ebediyen yakan olacak.</td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<li><b>Bitecek dedim evet.</b> Ancak bu, bağın ve iletişimin biteceği şeklinde algılanmasın. Bitmeyen bir iletişim var. Bu iletişim için hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Ne telefon, bilgisayar vb. bir aygıt, ne buluşmaya, dokunmaya, görüşmeye ne de bakışmaya. Hiçbir şeye ihtiyacınız yok! Bu iletişimi asla bitiremezsiniz. Ve ben ya da herhangi biri bunun nasıl olduğunu size asla açıklayamaz. Hiçbir zaman da açıklayamayacak. Ama kime ne olursa olsun, kimin hayatı nereden nereye varırsa varsın O asla unutulmayacak. İkiziniz bu hayat içinde paralel bir gerçeklikte sizin kendinize doğru açılmış bir aynadır ve hep hatırlanacak. Çünkü O'nun hissettirdiklerini bugüne kadar kimse size hissettirmedi.</li>
<li><b>Konuşmak kifayetsiz kalır!</b> Konuşmakla zaman öldürmek ve gürültü etmek istemezsiniz. Keşke bir araya gelseniz de sadece bakışsanız ya da başınızı birbirinize yaslasanız yeter. Tüm Dünya artık yıkılsa da olur. Başka hiçbir şeye ihtiyaç yok. Aranızdaki doğaüstü/enerjisel iletişimin yanında alışageldiğimiz dünyevi ve fiziksel yöntemler son derece sığ iletişimler. Duygusuz, derinliksiz ve darlar! Ruh İkizlerinin iletişimleri siyah beyazdan 4K renkli ekrana geçiş gibi. Kim dünyayı siyah beyaz izlemek ister ki?</li>
<li>Az önce bakışmak bile fevkalade doyurucu ve ilahi dedim. (Yani aslında öyle demek istedim) Ancak ağlamaya ya da zangırdamaya mani olabilirseniz. Ruh İkizi'ni bulmak haddimi aşmak istemem ama, bunu ifade etmek açısından çok doğru buluyorum: Mevlana'nın Şems'i bulması gibidir. Farklı olarak, Mevlana hakikati arıyordu. <br />Ruh İkizleri hakikati aramaz, yanıp tutuşacakları, birbirlerine sonsuz güven ve sadakatle açılabilecekleri bir aşkı ararlar ve buldukları şeyin o olduğunu sanırlar. Oysa bu aşk size aşığın değil aşık olmanını güzelliğini göstermek için bahşedilmiştir. Bu akıl almaz dünyada, şimdi ve burada bile ne kadar sevilebileceğinizi ve ne kadar sevebileceğinizi göstermek için bahşedilmiştir.</li>
<li><b>Sıradanlaşma...</b> Dediğim gibi, bitecek. O doğaüstü, erişilmez, dokunulmaz ilahi bağ gel git döngülerine girecek ve klasik dünyevi bir ilişkide görmeye alışkın olduğunuz çirkinlikleri, kavgaları, anlayışsızlık, dengesizlik ve kafa karışıklıklarını da getirecek bir gün. Sizi sinirden deliye çevirebilir. Milyonlarca soru aklınıza getirebilir. Ne kadar kötü olursanız olun bağ anlamında bitmeyecek dedim. Bu her neyse bizim anlayabileceğimiz, bilimsel dinamiklerini açıklayabileceğimiz bir şey değil. Bazı iddialar, açıklamalar var ancak bilimsel olarak kanıtlanabilir ve gözlemlenebilir nitelikler taşımıyorlar. <b>Çok büyük hayal kırıklıklarına ve kızgınlıklara rağmen zaman zaman, ansızın şefkat, sevgi ve merhamet yağmurları düşecek usul usul.</b> Gelip gidecek. Negatif durumunuzu uzun süre koruyamazsınız. </li>
<li><b>Ondan kurtulamazsınız.</b> Neler yaşarsanız, ne kadar anlamsız, dengesiz ya da kötü olursanız olun O asla unutulmayacak. Ona karşı kesinlikle sürekli olarak kızgınlık ve nefret besleyemezsiniz. Ancak bu ilişki sürekli devam eden saçma ve negatif döngülerden ibaret bir hal aldıysa durum başka. Birbirinizi ya da kendi enerji ve ruh sağlığınızı korumak adına, korkunç bir zaman, enerji kaybı ve kafa karışıklığı haline gelen bu iletişime son verip fişini çekmelisiniz. Aksi halde hayatınızın en büyük dramına tanık olabilirsiniz. <b>Konuyu hayatınızın merkezine alıp bunu takıntı haline getirmeyin.</b> Zaten bir arada olamayacaktınız. Bunu siz yapmadınız. O da yapmadı. Suçlu aramayın.</li>
<li>Ruh ikizi durumu avuçlarınızın arasından kaymış rüya gibi bir ilişki değildir. Ruh ikiziniz rüyalarınızdaki o mükemmel ve tam uyumlu partner değildir. Ruh ikizi vakası, ilginç bir gelişme fırsatı sunmak üzere hayatınızın bir bölümüne eşlik etmiş olan incelikli bir senaryodur. <b>Bunları hissetme fırsatı bularak ilginç bir gelişim imkanı bulduğunuz için şükretmelisiniz.</b> Bunu eğlence ve öğreti dolu bir deneyim olarak kabul edin. Ondan alacağınızı alın, öğreneceğinizi öğrenin; kendinizi izleyip bunu öz keşfinizi gerçekleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirin ve onu orada güzel anılarıyla bırakın. Bu halet-i ruhiyeye ve partnerinize <b>yapışmayın</b>. Büyük enerji kayıpları ya da dram yaşamasanız da, en iyi ihtimalle amaçsız ve anlamsız bir kısır döngüye girersiniz. </li>
</ol>
<div style="text-align: justify;">
Benim yazılarım dizlerin birbirine değdiği kadar küçük loş bir oturma odasında sımsıcak sohbetler gibidir. Şimdi yaslanın arkanıza, aşağıdaki müziği dinlerken gözlerinizi kapatın... İyi haldeyseniz tadını çıkarıp ikizinizle en derin, en güzel bir biçimde bu hali, bu müziği paylaşın. Değilseniz, koptuysanız da sorun değil. Yine doğru yerde doğru zamandasınız. En güzel anlarınızı zihninize çağırıp bu son halinizi en güzel şekilde kutlayıp vedalaşın. Zihninizde... <br />
<br />
Hayat bu aşağıdaki parça kadar kısa! Ya bu duyguları yaşamamış olsaydınız? Ya böyle bir sevgiyi ve uyumu tatmamış olsaydınız? Tattınız işte. Kutlayın ve vedalaşın. Çok şanslısınız. <b>Zaten bir arada olan iki şeyin birbirine kavuşması imkansızdır. Sadece bir an (ömür) için ayrı ve bireysel olma yanılgısına düştünüz.</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Dünya'da iyi eğlenceler ve bol şanslar!</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="youtube-container">
<div class="youtube-player" data-id="FvtJH4Zyjh8">
</div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=FvtJH4Zyjh8" target="_blank">video 1 | görmüyorsanız tıklayın</a>
</div>
<div style="text-align: center;">
<br />
<div class="youtube-container">
<div class="youtube-player" data-id="4vkamCNrlRs">
</div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=4vkamCNrlRs" target="_blank">video 2 | görmüyorsanız tıklayın</a>
</div>
</div>
<ol style="text-align: justify;">
</ol>
</div>
</div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-14025395963828439492018-04-25T10:27:00.000+03:002018-12-04T23:36:08.802+03:00Video İnceleme | Sahte ISS Uzay Yürüyüşü<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: left;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://www.youtube.com/user/absoposi?sub_confirmation=1" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" target="_blank"><img border="0" data-original-height="138" data-original-width="246" src="https://4.bp.blogspot.com/-1GvqeBDoao8/WuAwv-oRk2I/AAAAAAAAMBg/7n3No2OULzU25yCQau-giiTGejlUg9HqgCLcBGAs/s1600/sahte-iss-video-inceleme-duz-dunya.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="https://www.youtube.com/user/absoposi?sub_confirmation=1" target="_blank">Kanalıma abone değilseniz tıklayın</a></td></tr>
</tbody></table>
Bu video RT (Russia Today) haber kanalının 18.04.18 tarihinde Facebook
sayfasından yayınladığı, Rus kozmonotların Uluslararası Uzay
İstasyonu'nda yaptığı uzay yürüyüşünün 360 derecelik canlı videosunun
incelemesini içermektedir. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu videoda bu çekimin sahteliğine odaklanıp bu gibi videoların
gerçekliğini nasıl sorgulamamız gerektiği hakkında bilgiler edineceğiz. Uzay çekimlerini nasıl izlemeli, nereye nasıl bakmalıyız? Hangi özellikleri aramalıyız ve neleri sorgulamalıyız?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Umuyorum bu inceleme videosu daha önce hiç bakmaya alışkın olmadığınız yerlere bakmanızı ve daha bilinçli birer izleyici/araştırmacı olmanızı sağlayacak.</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=tZIc-YIFG9s" target="_blank">sayfada video görmüyorsanız buraya tıklayın</a>
</div>
<div class="youtube-container">
<div class="youtube-player" data-id="tZIc-YIFG9s">
</div>
</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-35483257830916290442018-03-27T11:05:00.002+03:002019-01-01T22:21:27.032+03:00Bir Gezi Yazısı | Memiş Amca<div style="text-align: justify;">
</div>
<h2 style="text-align: center;">
Memiş Amca</h2>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTLfZqvc6E2G8QxP-ggXyv8u6FSUNamEXNG5kCH6tqy4lhvFTfrlAnc0IMm9yZwrsfE3jvUqc4gRy5A2aHv5TUvFPsxtc-vYrkX8ozmTB4ad_ZDFRVsBG468yFVy-7DpdqHGflxZlL-z-Q/s1600/WP_20180325_142.jpg" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt=" Fotoğraf: Emre Güney" border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTLfZqvc6E2G8QxP-ggXyv8u6FSUNamEXNG5kCH6tqy4lhvFTfrlAnc0IMm9yZwrsfE3jvUqc4gRy5A2aHv5TUvFPsxtc-vYrkX8ozmTB4ad_ZDFRVsBG468yFVy-7DpdqHGflxZlL-z-Q/s400/WP_20180325_142.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr align="right"><td class="tr-caption">Fotoğraf: Emre Güney</td></tr>
</tbody></table>
Nusret Yakışıklı önderliğindeki Patika Doğa'nın 20 kişilik grubu olarak 15 km.lik yürüyüşün son durağı olan Döşemealtı'na bağlı Akkoç Köyü'ne varmıştık. Yürüyüşteki son durağımız olan bu köy civarın en yüksek bölgesi olduğundan serin bir rüzgar bizi karşılamış, son bir saattir yürüdüğümüz tahıl ekili çanak gibi bir ovayı gözlerimizin önüne sermişti. Şoförümüz Nurullah Bey'in bir yakınının bu köyde bize çay ikram edeceğini biliyorduk. Arkada kalanlara evin yolunu bu köyün çocukları Dilara ve Sefa gösterdi.</div>
<h2>
</h2>
<div style="text-align: justify;">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ08P_EekDrVxMJaWll5OzKdG2WJbLXiq4mwHbnwxZwUrJPRp-Y1MBaC8O2qYE9-IdEqyRj1iPPlg9M8a7vTfmA042BRwoDPbkNF268gJA14_i5nir_1573oNi9vM_p5s9l50s7CRLcdky/s1600/29064137_1020079241493034_2704465408043732075_o.jpg" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1543" data-original-width="1600" height="192" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ08P_EekDrVxMJaWll5OzKdG2WJbLXiq4mwHbnwxZwUrJPRp-Y1MBaC8O2qYE9-IdEqyRj1iPPlg9M8a7vTfmA042BRwoDPbkNF268gJA14_i5nir_1573oNi9vM_p5s9l50s7CRLcdky/s200/29064137_1020079241493034_2704465408043732075_o.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr align="left"><td class="tr-caption">Fotoğraf: Nusret Yakışıklı<b><br /></b></td></tr>
</tbody></table>
Odun ateşi semaver coşkuyla fokurduyor, iki koca demliğin hakkından geliyordu. Muntazamca yığılmış odunlardan muhteşem manzaraya karşı alçak bir duvar örülmüş, ardından dört bir yanı dağlarla çevrili dümdüz bir ova kırmızı toprak boş arazilerle, tahıl ekili yeşil tarlaların çekişmesini gözler önüne seriyordu. Biz konukların yorgunluğunu almak için evden çıkan sandalyeler bu manzaraya karşı dizilmiş, en uca da semaver konmuştu. Memiş Amca'nın evinin önüydü burası.<br />
<br />
Çaylarımızı alıp etrafa yenice yerleşmiştik ki üzeri bazlama
ekmekler, zeytinler, petek bal ve keçi sütünden peynirlerle dolu bir
sini önümüze geldi. Bu hiç beklemediğimiz sürpriz sadece yorgunluğumuzu
almakla kalmadı, bize tam da bu yörede en doğal haliyle yetişen en temel
birkaç sofralığı da tatme şansı verdi. Peynir ve ekmekler Memiş
Amca'ların kendi üretimi, zeytin ve zeytinyağı kendi ürünü, bal bu köyün
balıydı. Hepimizin yüzündeki mutluluğu görerek gözlerinin içi daha da
gülerken gururla söylüyordu Memiş Amca.<br />
<br />
<a name='more'></a><br /><br />
<div style="text-align: center;">
</div>
<table><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://2.bp.blogspot.com/-9w3x5yyQfRY/WrnuP4hH7PI/AAAAAAAALw0/3V8Vy2CBQiQXFycCkQnwiWDXQsYZW9BFQCLcBGAs/s1600/29749810_1020079034826388_7687039304511808521_o.jpg" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="200" src="https://2.bp.blogspot.com/-9w3x5yyQfRY/WrnuP4hH7PI/AAAAAAAALw0/3V8Vy2CBQiQXFycCkQnwiWDXQsYZW9BFQCLcBGAs/s320/29749810_1020079034826388_7687039304511808521_o.jpg" width="250" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fotoğraf: Nusret Yakışıklı</td></tr>
</tbody></table>
</td><td><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr align="center"><td style="text-align: center;"><a href="https://2.bp.blogspot.com/-6RgKCRI1yyw/WrnuP9F3pHI/AAAAAAAALws/optWKSnyfdAL1J6P-M7hS-abVZAv7swfwCLcBGAs/s1600/29663103_1020079224826369_2805493997099951906_o.jpg" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="200" src="https://2.bp.blogspot.com/-6RgKCRI1yyw/WrnuP9F3pHI/AAAAAAAALws/optWKSnyfdAL1J6P-M7hS-abVZAv7swfwCLcBGAs/s320/29663103_1020079224826369_2805493997099951906_o.jpg" width="250" /></a></td></tr>
<tr align="center"><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fotoğraf: Nusret Yakışıklı</td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
Hiçbirimizi daha önce tanımıyordu. Kimiz, ne yaparız bilmiyordu. Bizler beton bloklar arasında yaşayan, hijeynik makinalarda elde değmeden üretilip paketlenen yüzde yüz doğal ürünlerle (!) beslenen şehirlilerdik. Yabancılara selam vermekten bile korkar olmuş biz şehirliler, şimdi geçmişimize gitmiş, kökümüze ve özümüze dönmüş, en yüksek insanî doyumu, paylaşmayı ve gönülden vermeyi bu semaverin başında yeniden hatırlamıştık. Memiş Amca hiç oturmadı. Ayakta bir yandan bizi izliyor, bir yandan ikram ettikleri ürünlerin kaynağını ve doğallığını anlatıyordu; ama satmak için değil. Memiş Amca çevresinde toplanıp soru soran bizlere bu köyün ve eskilerin hikayelerini anlatırken, gençlerin artık bunları merak etmediğinden, köy, çiftçilik ve hayvancılık kültürünü aktaracak bir yeni neslin kalmadığından yakınıyordu. İtalyanların bu bölgeye hakim olduğu zamanlardan kalma değirmen hikayelerini biliyordu. Şahinlerin tavuklarını nasıl aldığını, milli parktan salınan kurtların hayvanlarının başına nasıl dert açtığını anlattı. Yazın bile buraları terk etmezlermiş. Yine gelin dedi amca. Yeter ki gelince haber verin dedi. Yoksa beni evde bulamazsınız. Şu dağın yanındaki bahçeye, ya da öbür dağın berisindeki zeytinliğe gider gelirlermiş ama yaz kış buradaymışlar.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijWa5x7dE1qO27M-JeSsjr1JONGZ5FrlTjUSBzV5u72Ala4ly82XB9wuGlFosXp4GW9O8nJdRdzAh1udAg_0BfksJx9_qkt8TdNnT8hTPy-Ap_YDOQPZQkW88UCa-p-6bzoPD2cKS62fIr/s1600/29060910_1020079284826363_7928913626669678818_o.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="1600" height="425" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijWa5x7dE1qO27M-JeSsjr1JONGZ5FrlTjUSBzV5u72Ala4ly82XB9wuGlFosXp4GW9O8nJdRdzAh1udAg_0BfksJx9_qkt8TdNnT8hTPy-Ap_YDOQPZQkW88UCa-p-6bzoPD2cKS62fIr/s640/29060910_1020079284826363_7928913626669678818_o.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fotoğraf: Nusret Yakışıklı</td></tr>
</tbody></table>
</div>
<br />
Memiş Amca fotoğraf çektirmek istemedi. Canlı ve sağlıklıydı. Cildi gergin ve parlaktı. Sadece gözlerinde belli belirsiz bir hüzün, bir acı vardı sanki. Sebebini ancak köyden ayrılınca öğrendim. Amca bundan 15 yıl önce, 35 yaşındaki tek evladı oğlunu vatana şehit vermişti. Şimdi bu kırsalda bunca işle evlatsız, sağ elinden yoksun ama asırlık bir ağaç gibi dikiliyor. <br />
<br />
Emre Güney<br />
<br />
Akkoç Köyü<br />
Bayatbademler Yürüyüşü<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=TJMIzQrCyy8" target="_blank">YDI'de bir sonraki yazı (tanıtım videosu)</a></div>
<br />
<br />
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com0Bayatbademleri, Bayatbademleri Mahallesi, 07800 Korkuteli/Antalya, Türkiye37.070651 30.47250800000006211.548616499999998 -10.836085999999938 62.5926855 71.781102000000061tag:blogger.com,1999:blog-2803483823745280934.post-7144216799746328832018-02-09T16:48:00.000+03:002018-02-09T16:51:39.588+03:00David Icke ile düz Dünya, gerçeklik ve simulasyon<div style="text-align: justify;">
<h2 style="text-align: center;">
David Icke'ın gerçeklik algımıza dair akılcı yaklaşımı</h2>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<a href="https://youtu.be/3w1jeX-mwdM" rel="nofollow" target="_blank">Video görünmüyorsa buradan izleyebilir</a></div>
<div style="text-align: center;">
ya da aşağıdan düz yazı olarak okuyabilirsiniz.</div>
<div class="youtube-container">
<div class="youtube-player" data-id="3w1jeX-mwdM">
<div style="text-align: center;">
</div>
</div>
</div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://www.youtube.com/user/absoposi?sub_confirmation=1" rel="nofollow" target="_blank">YouTube kanalıma abone olmak isterseniz tıklayın</a></span></div>
<br />
<span style="font-family: inherit;">Merhaba. Davidicke.com üyeleri için sunulan video cast'ımıza hoşgeldiniz. Bu hafta yine pek çok mesaj aldık.</span></div>
</div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Kevin Black'in sorusuyla devam edeceğiz. Kevin soruyor ki "Dünya Düz mü?" Düz Dünya sorusunu neden sorduğunu bilemiyorum ama... cevabım şu olurdu: Nereden bilebiliriz ki? Gerçekten dünya var mı bilebilir miyiz? Evet dünyada yaşıyoruz, öyle değil mi? Çevremizdeki bunca şey, uzaydan görülenler. Evet... Ama ne görüyoruz? Yani gördüğümüz şey... araştırılmakta olan bir saha. İnsanoğlunun burada bulunduğu durumu araştırıyoruz. Ki bu da çoğu insan tarafından gözardı ediliyor. Siz araştırmayı incelersiniz, ben ise kendim bakarım. Ne olduğunu görmem lazım. Finansal ya da politik bir manipulasyon var mı bakmam lazım. </span><span style="font-family: inherit;">Savaş la ilgili bir manipulasyon var mı, tezgahlanmış bir terör saldırısı mı var... </span><span style="font-family: inherit;">Bunun yapılması lazım. Ama </span><span style="font-family: inherit;">olayın zemininde aslında </span><span style="font-family: inherit;">realitenin anlaşılması yatıyor. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bizler yaşam dediğimiz şeyi deneyimliyoruz, Dünya dediğimiz şeyi deneyimliyoruz. Nedir peki o? </span><span style="font-family: inherit;">İlk bakışta çok basit görünüyor. </span><span style="font-family: inherit;">O bir gezegen, bir evren... </span><span style="font-family: inherit;">...ve katı maddeden bir nesne. Madde yani. </span><span style="font-family: inherit;">Ama ne zaman ki... </span><span style="font-family: inherit;">Ne zaman ki derinlere inseniz, </span><span style="font-family: inherit;">-aslına bakarsanız o kadar derin de değil- </span><span style="font-family: inherit;">Bunların hiçbiri doğru değil. Katı bir dünyada yaşamıyoruz. </span><span style="font-family: inherit;">Kuantum Fiziği bunu bize uzun zamandır anlatıyor. Bizler fiziksel görünen... </span><span style="font-family: inherit;">illüzyonik bir dünyada yaşıyoruz. Ama değil. </span><span style="font-family: inherit;">Ve bizler bir bilgisayar oyununun... </span><span style="font-family: inherit;">çok çok gelişmiş bir </span><span style="font-family: inherit;">sürümünü deneyimliyor gibiyiz. </span><span style="font-family: inherit;">Bir simulasyon. </span><span style="font-family: inherit;">Ve insanların bilgisayar oyunlarını </span><span style="font-family: inherit;">nasıl oynadığına bakarsanız. Yani şu sanal gerçeklikleri falan diyorum... </span><span style="font-family: inherit;">Orada ne oluyor? İnsanlar gözlüklerini takıyor, k</span><span style="font-family: inherit;">ulaklıklarını falan takıyor, hatta... </span><span style="font-family: inherit;">bazen özel eldivenlerini giyiyorlar. </span><span style="font-family: inherit;">Bunun yaptığı şey aslında basitçe </span><span style="font-family: inherit;">bizim gerçekliğimizi kırmak ve </span><span style="font-family: inherit;">onu algılayış biçimimize müdahale etmek. </span><span style="font-family: inherit;">Çünkü orada aslında </span><span style="font-family: inherit;">dalgaboyu mertebesindeki iletişim, beş duyumuzca </span><span style="font-family: inherit;">elektriksel bir bilgiye dönüşüyor ve sonra beyinle iletişime geçiyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Beyinde ardından bunu deşifre ediyor ve bunu bizim deneyimlediğimizi düşündüğümüz gerçekliğe dönüştürüyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İşte olan şey bu. Size uzun zamandır kitaplarımda bahsettiğim simulasyon. Bu simulasyon kablosuz internet gibi. Aynı o durum. Eğer kablosuz... internet olan bir yerdeyseniz onu göremeseniz de o her yerdedir. Görünmez bir biçimde varolur. Ve bilgisayar bu... bilgi alanını deşifre ederek ekranda gördüğümüz şeye çevirir. Biliyorsunuz, internetten bahsedince tüm o resimler, grafikler, filmler, yazılar... evet ama sadece ekranda. Başka yerde değil. Sadece deşifre edilip işlenmiş bir bilgi kümesi. Bu yüzden bir biyolojik bilgisayar olarak bizim yaptığımız şey de bilgiyi almak, işlemek, iletmek suretiyle kozmik internet dediğim bu alanla etkileşimde bulunmak. Kozmik bir wifi ağı gibi düşünebilirsiniz. Ve böyle yaparken bir dünyada varmışız </span><span style="font-family: inherit;">gibi görünüyor. Ama aslında sadece onu deşifre ediyoruz. Aynı bilgisayarın vericiden gelen bilgiyi işleyip ekrana getirmesi gibi. O yüzden sanal gerçeklik bilgisayar oyunlarının yaptığı şey, eldiven, gözlük gibi </span><span style="font-family: inherit;">gereçlerle bu sürece müdahale etmek. Bunu görüşünüzü, ve duyduğunuz sesi değiştirmekle yapıyor tabii. </span><span style="font-family: inherit;">Bedenin beş duyusuna hitap edebilecek şeylerle. Yaptıkları şey, bu duyuları başka bilgilerle beslemek. Bunu da normalde deneyimleyeceğiniz ve "gerçek" kabul ettiğimiz Dünya'yı baskılayarak yapıyor. Acaip değil mi gerçekten? Ve birden insanlar kendilerini öyle sofistike bir sanal gerçeklik içinde buldular ki şu anda algıladıkları Dünya acaba gerçek mi? İnsanların özel gereçlerle o gerçeklikle etkileşime girdiklerini görüyorsunuz. Aslında duyularının algılayacağı formda onlara sunulmuş veriden başka şey değiller.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şimdi soru şu. Ya halihazırda yaptığımız da buysa? Yani sahte bir gerçekliği algılamak. Bu da bizi "Dünya Düz mü?" sorusuna getiriyor. Bir Dünya var mı acaba? Nereden bilebiliriz ki? Bilgisayar nereden bilsin; ekranındaki şey gerçek mi? Nereden bilebiliriz? Biz katı gibi görülen bir gerçeklik algılıyoruz ama değil. Ve biz sadece bilgi alanında mevcut bulunan veriyi işliyoruz. Aynı bilgisayarın yaptığı gibi. Bilgiyi/veriyi değiştirin, ekrandaki görüntü değişsin. Bu yüzden, eğer bilgisayar simulasyonu tarzı bir şeyin içinde yaşıyorsak; ki ben kuvvetle muhtemel böyle görüyorum. Tamam bilim projeleri var; ama bunlar ana-akım. Dünya'nın dört bir yanından açık fikirli çalışmalar var ve bizi şu soruya getiriyor. Bu bir simulasyon mu? Bir bilgisayar oyunu gibi mi? Biliyorsunuz, bazı fizikçiler de buna değindi ve realitemizin fiziğinin bir bilgisayar oyunu fiziğiyle aynı işlediğini söylediler. O zaman kanıtlar bizi hep bu sonuca yaklaştırıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bir başka soru şu; Simulasyonu yöneten her kimse işlediğimizi veriyi de kontrol ediyor, gerçeklik algımızı, kim ve nerede olduğumuz algısını da kontrol ediyor. Yani... (tuş sesleri) sonra Enter'a basar. Ahaa, Dünya yuvarlak adamım. Baksana uzaydan görüyorum. (tuş sesleri) Enter'a basar. Allah aşkına, herkes Dünya'nın düz olduğunu bilir. Baksana uzaydan görünüyor. Bu kadar basit. Ancak ve ancak gerçeklik ve benlik gibi böyle derin konulara ya da yaşadığımız bu dünyaya veya burada yaşadığımız dair algıya işte burası cevapların olduğu yer çünkü burası tavşan deliğinin bizi götürdüğü yer.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bu sorular, insanların sahip olduğu bu kesinlikler... mesela insanlar gelip şöyle diyorlar "ooo adamım sen delisin, bunu herkes bilir" Peki ya sen nereden biliyorsun?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">─ "Eee okulda anlatıldı." </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">evet, peki sonra?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">─ "Medya böyle diyor, bilim öyle anlatıyor."</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Pekala... Aldığın bu bilgilerin hep aynı kaynaktan geldiğini hiç düşündün mü ki? Hatta hep aynı oyundan geldiğini. Çeşitli uzmanlıklardan insanlar der ki işte bu böyle olur. Ben de bu oyuna geldim, ben de herkes gibi sahte gerçeklik tuzağına düştüm. Çoğu zaten söylediklerine inanıyor çünkü onlara göre doğru bu. Ama ne zaman ki realiteye derince ve açık fikirlilikle bakarsanız, gerçekliği algılayış ve deneyimleme sürecimizi görmeye başlarsanız, o zaman bu büyük sorular cevap istemeye başlıyor. Burası nedir? Algıladığımız bu Dünya gerçek mi? Yoksa bu tıkır tıkır tuşlara basılıp programlanan bir şey mi? Eğer öyleyse komutları kim gönderiyor?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Yıllar önce, çok yıllar önce, 1950'lerde, Londra Planetaryumu açıldı. (Ç.N.: Uzay ve gökyüzü müzesi)</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">ve... Ben orta İngiltere'de, Leicester'de doğmuştum. Hiç paramız olmamıştı. Haftadan haftaya zor geçiniyorduk. Bir gün bir şey oldu. Babam şu banka tatillerinden birinde çıkıp geldi. Merdivenlerden indi ve Londra'ya gideceğimizi söyledi. Ne?! Bu aşağı yukarı 50'lerin sonunda oluyor. Yani ben de 6-7 yaşlarındayım. Harikaydı. İlk kez buharlı trene de binmiştim. Londra'ya vardık ve... Babam dedi ki "Londra Planetaryuma gidiyoruz!" Ne olduğunu bile bilmiyordum. Üstelik babamın astronomiye kesinlikle hiçbir ilgisi yok, hayatında bundan bahsetmedi, hiç bunu anmadı ama şimdi Londra Planetaryumuna gidiyoruz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Buradan şuraya geleceğim... İçeri girdim, gündüzün ortasındayız, oraya oturdum, küçük bir çocuğum, ışıklar söndü... Ve birden gece gökyüzü üzerimdeydi ve bana bakıyordu. O gün bir şey beni dürttü ve düşünün; küçücük bir çocuğum. Bunu o zamandan beri aklımda tutarım. Gerçek miydi, yoksa bir film miydi sadece?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Gece baktığımız gökyüzünden bahsedersek, öylece bakıyoruz... Onca yıldızlar, Binlerce nesne, milyonlarca yıldız, milyarlarca ışık yılı uzaklıklar... bahsettikleri o korkunç mesafeler. Sadece bizim onları görebildiğimiz formda mevcutlar. Bunu da beynin sadece 2 cm küplük kısmı yapıyor. Gördüğü bilgiyi işleyip bizim için algılanabilir olan gerçekliğe çeviriyor. Çünkü zaman diye bir şey yok. Aslında uzay da yok. Hepsi illüzyon. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Çeviri: Emre Güney</span><br />
Kaynak: <a href="http://youtube.com/watch?v=dWIbdSIrigU">youtube.com/watch?v=dWIbdSIrigU</a><br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://3.bp.blogspot.com/-rC0GnDkb2FE/Wn2nEbO-CYI/AAAAAAAALh0/gSLO7h8tEnw3UvOWG-GtRDlgURSpLktxQCLcBGAs/s1600/icke.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="225" src="https://3.bp.blogspot.com/-rC0GnDkb2FE/Wn2nEbO-CYI/AAAAAAAALh0/gSLO7h8tEnw3UvOWG-GtRDlgURSpLktxQCLcBGAs/s400/icke.jpg" title="" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="http://www.youtube.com/user/absoposi?sub_confirmation=1" rel="nofollow" target="_blank">Abone değilseniz tıklayın</a></td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
Emre GÜNEYhttp://www.blogger.com/profile/13047109848125444476noreply@blogger.com4