Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Surina & Luminia | Spiritüel Romantik Kurgu ─ Bölüm I

By | 1 comment

Giriş

Tamamen unutulmuş duygusal bir kavram... Lanetlenmişçesine ondan mahrum bırakılmış, hem bedenen, hem de ruhen bir insanı insan yapan şeyden, baktığı her yerde çiçekler açtıran o güzel bilinç ve kimya halinden... AŞKTAN !

O his ve deneyim ki, burada ─dünyada─ olmanın belki yegâne amacıydı. Yıllarca ve tamamiyle bundan yoksun bırakılmış, umudu kaybettirilmişti. Ben bunu çorak çöl toprağına benzetirim adeta. Çisentiyle ıslanmayı bırak, nemlenmeyecek dâhi. Hatta, öylesi suya aç bir toprak ki rengi bile değişmez; cengaver bir sağanakla yıkanmadıkça. Hani onu da bulsa birkaç saat içinde emip buhar edecek. Öylesine kuru, sert, çatlayıp açık yaralar kazanmış, sıcaktan kızmış çorak bir toprak olmuştu Luminia'nin kalbi.

* * *

Luminia, bunları ancak ve ancak Surina gittikten ve yokluğu üzerinden birkaç ay geçtikten sonra yazabildi. Surina'nın gizemli ve sürpriz dramlarla ortadan kaybolmasının ardından, okyanusun bu tarafındaki o harlı yürekte yoğun enkaz kaldırma faaliyetleri başlamıştı. Luminia'nın gönlünde onlarca ağaç devrilmiş, yine onlarca hayalin güvenle büyütülüp yaşatıldığı evleri ya su basmış, ya da kasırgada silinip süpürülmüştü. Kimi taşan dereler bir başka yerlerde yığınlar oluşturmuştu. İşte her şey, iki insan arasında birbirine hiç dokunmadan yaşanan, bu dünyaya ait olamayacak kadar güçlü, çıplak, karşılıksız ve masum olan o aşkın yaşanmasından hemen sonraydı.

Akıllara gelen soru şuydu: Eğer şimdi ve burada, böylesi çıplak, böylesi çıkarsız ve aşkın bir sevgi mümkünse, acaba daha üst boyutlarda neler vardı?

Bu yazı dizisinde anlatılan tüm duygu ve tecrübelerin yüzde yüz gerçek olduğuna dair sizi temin ederim. Bunu Luminia'nın duygulu gözlerinde, bana her şeyi anlatırkenki o titreyen sesinde ve doğasındaki yaşanmışlık hissinde kendi gözlerimle gördüm. Sanki bu dünyada yaşanabilecek çoğu şeyi yaşamıştı. Hiçbir şey Onu şaşırtmıyordu ve hiçbir olaya duygusal bir tepki vermiyordu. Aslında hiçbir şeye direnç ya da sevinç tepkisi de göstermiyordu.

Bu yazı dizisini okurken üzerinden geçeceğiniz tüm kelimeler gerçeği ve Luminia'nın duygularını en iyi ifade edecek şekilde çok büyük gayretle ve titizlikle seçildi. Lafı daha fazla uzatmadan sözü Ona bırakacağım. Ancak sizden dileğim, bunu en özel köşenizde ve tüm günlük yaşamınızdan sıyrıldıktan sonra okuyun. Bu yazı dizisi bittiğinde sizlerle şu sorular üzerinde müzakere etmeyi isteyeceğim:

 

  1. Bir deneyimi kurgu ya da gerçek yapan şey nedir? 
  2. Yaşanmamış bir şey deneyim olabilir mi?
  3. Hiç varoluşunuzun gerçekliğini sorguladınız mı?

 

* * *

Bölüm 1 - Buluşma 

 

cherry blossoms
Merkabah'larımızı kullanarak enerji bedenlerimizle istediğimiz yere seyahat etmeyi öğreneli daha birkaç ay geçmişti. Bu yüzden henüz sadece dünyada yer değiştirebiliyorduk. O'nunla ormana sapan yolda buluştuğumuzda çok yorgundu. Yorgunluğundan dolayı kendini tam doğru yere getirememişti. Bir futbol sahası kadar mesafede, iki taraflı sıralanmış kiraz ağaçlarının gölgeleri arasından geçen bir yoldan onu eve getirecektim birazdan. Binlerce kilometre uzakta olsak da dostluğumuzun yegâne sembolü ve parçası, hep huzur için bir araya geldiğimiz yerler kiraz ağaçlarının altı ya da kiraz ağaçlı yollardı. Çok heyecanlıydım. Hem heyecanımı atmak, hem bu buluşmaya kendimi hazırlamak için yola erken çıkmaya karar verdim.

Her gün, her saat, sonunda 10'larca yıldır aradığım hayata kavuştuğum için şükrediyor, zaman zaman sevinçten ağlıyordum. Artık doğanın kucağındaydım. Bizden çok farklı insanlarla içiçe yaşamak zorunda değildim ve sonunda sevdiceğimle olacaktım. İstediğimiz kadar burada dinlenip, yeni proje ve hizmetler üretip, ürettiklerimizi insanlığa sunmak için yine sıksık insan içine çıkabilirdik. İnsanları seviyordum ama zihinsel ve bedensel sağlığımız için şehirlerin aurasından ve insanların ağır enerjilerinden uzakta nefes almak mucizevi bir şanstı bizim için. Evet bizim için! Az sonra O'nunla buluşacaktım ve aklımda tam da bunlarla yürüyordum.

picking up flowers
Yolun kenarında öbek öbek papatyalar gördüğümde durakladım. Eğildim. Onlara şöyle bir baktım. Sevdiceğime küçük bir mutluluk vermem için birkaçınızı koparmama izin verir misiniz? Sarı, beyaz ve morlardan karıştırıp küçük bir buket yaptım ve yoluma devam ettim. 

Tanrım! Az sonra Onu gördüm! Onu ilk kez çıplak gözlerimle, arada hiçbir iletişim cihazı olmadan gördüm. Yorgunluktan olacak hafif yönünü şaşırmış bir şekilde buraya inmişti. Yuvarlak bir kayanın üstüne oturmuş gözleriyle karşıyı tarıyordu. Tüm enerjisi üzerinde bir Surina olsa şimdi olduğu yerde duramayan, etrafı keşfetmeye başlamış bir Surina olurdu diye aklımdan geçiriyordum, ki yeterince yaklaşmışım. Ayak hışırtımı duyup bana döndü...

O nasıl karşılaşmaydı?! Size bu karşılaşmayı bir başka gün anlatacağım. Surina çok yorgundu. Bu yorgunlukla enerji bedenini kullanarak kendini fiziken buraya getirebilmesi bile mucizeydi. Merkabah ilimlerini kullanmak dinlenmiş, enerjisi yüksek bir beden ve sakin bir zihin durumu gerektiriyordu. Yılların verdiği yorgunluk, onlarca sene hor görülmenin ve değersizliğin ardından huzura yeni kavuşuyordu. İkimiz de hem şaşkın hem gururluyduk. Defalarca bize çeşitli kanallardan anlatılan senaryodan endişe duyduk, olacaklardan şüphe duyduk. Ama bunu zihnin oyunlarına verip hep plana sadık kaldık ve sabrettik. İşte bu yüzdendir ki hala gözlerinde o kudretli ruhun tüm gücü ışıl ışıl parlıyor, nûru kiraz çiçeklerinin arkasından gözüme vuran güneşle yarışıyordu. İşaret parmağımı dudaklarımın önüne getirdim ve Ona "sus" işareti yaptım. Algılarımı olabildiğince açıp genişlettim ve zaman algımı olabildiğince derinleştirip yavaşlatarak şu anın tadını çıkarıyordum. Başarmıştık !
 
Giderek tahammül edilmez hale gelen ve her eksenini kaos bürüyen dünyanın son birkaç yılını çıldırmaya ramak kala o kadar uzaktan, ama birbirimize sırtlarımızı yaslayarak atlatmış, o hep beklediğimiz ve 20 yıla yakın süredir hazırlandığımız dünyaya geçişe ulaşmıştık. İşte her şey bitmişti, dünyadaki cennet vücut bulmaya başlamıştı ve saniyeler içinde Surina'ma ilk kez temas edecek, sarılacaktım. Ah Surina'm. İşte geldin. İşte şimdi ve burada beraberiz.


Devam edecek . . .

Önceki Kayıt Ana Sayfa

1 yorum: