Bölüm I için tıkla


Türkiye'nin en samimi uyanış portalı. Yenilikçi gelişmeler, tartışmalı bilim, aydınlanma ve ruhsallık.
Tamamen unutulmuş duygusal bir kavram... Lanetlenmişçesine ondan mahrum bırakılmış, hem bedenen, hem de ruhen bir insanı insan yapan şeyden, baktığı her yerde çiçekler açtıran o güzel bilinç ve kimya halinden... AŞKTAN !
* * *
Luminia, bunları ancak ve ancak Surina gittikten ve yokluğu üzerinden birkaç ay geçtikten sonra yazabildi. Surina'nın gizemli ve sürpriz dramlarla ortadan kaybolmasının ardından, okyanusun bu tarafındaki o harlı yürekte yoğun enkaz kaldırma faaliyetleri başlamıştı. Luminia'nın gönlünde onlarca ağaç devrilmiş, yine onlarca hayalin güvenle büyütülüp yaşatıldığı evleri ya su basmış, ya da kasırgada silinip süpürülmüştü. Kimi taşan dereler bir başka yerlerde yığınlar oluşturmuştu. İşte her şey, iki insan arasında birbirine hiç dokunmadan yaşanan, bu dünyaya ait olamayacak kadar güçlü, çıplak, karşılıksız ve masum olan o aşkın yaşanmasından hemen sonraydı.
Akıllara gelen soru şuydu: Eğer şimdi ve burada, böylesi çıplak, böylesi çıkarsız ve aşkın bir sevgi mümkünse, acaba daha üst boyutlarda neler vardı?
Bu yazı dizisinde anlatılan tüm duygu ve tecrübelerin yüzde yüz gerçek olduğuna dair sizi temin ederim. Bunu Luminia'nın duygulu gözlerinde, bana her şeyi anlatırkenki o titreyen sesinde ve doğasındaki yaşanmışlık hissinde kendi gözlerimle gördüm. Sanki bu dünyada yaşanabilecek çoğu şeyi yaşamıştı. Hiçbir şey Onu şaşırtmıyordu ve hiçbir olaya duygusal bir tepki vermiyordu. Aslında hiçbir şeye direnç ya da sevinç tepkisi de göstermiyordu.
Bu yazı dizisini okurken üzerinden geçeceğiniz tüm kelimeler gerçeği ve Luminia'nın duygularını en iyi ifade edecek şekilde çok büyük gayretle ve titizlikle seçildi. Lafı daha fazla uzatmadan sözü Ona bırakacağım. Ancak sizden dileğim, bunu en özel köşenizde ve tüm günlük yaşamınızdan sıyrıldıktan sonra okuyun. Bu yazı dizisi bittiğinde sizlerle şu sorular üzerinde müzakere etmeyi isteyeceğim:
* * *
Bölüm 1 - Buluşma
İblisi arkalarına alarak elde ettikleri kısacık ömürlerindeki geçici güçleri gözlerini kör etmişti ve silinmiş tarihteki kayıtlar da dahil bugüne kadar görülmemiş, destansı yok oluşları için biz Türkleri karşılarına almışlardı. Andolsun ki bunu daha önce defalarca yaptık. Emrolunduğu üzere yine ve zevkle tekrar yapacağız !
![]() |
Göktürk Bayrağı Nam-ı diğer Kurt Başlı Mavi Sancak |
O kullar ki yaşayıp gördüklerinden gözleri ve dişleri kanlanmış; sadece zamanlarını ve işareti beklemektedirler. Siz onları saf sanırsınız ama onlar yalnızca sabırlıdırlar. Elbet bu sabrın altında da nice sebepler ve üstün bir akıl vardır.
Türkler en başından beri dünyada olan ilk ve tek türdür ve savaş aslında Türkler ile insanımsılar arasında cereyan ediyor. Savaşın yalnızca çok küçük bir kısmı görebildiğimiz fiziksel dünyamızda.
Ve işin aslı, SAVAŞ ZATEN KAZANILDI !
DOĞRU YERLERE BAKIN, DİKKATLİ BAKIN, İZLEYİN ve GÖRÜN !
Antalya'nın dünyaca ünlü turizm merkezi Belek, geçen günlerde birçok ülkeden üst düzey bürokratı ağırladı. Binlerce siyaset adamı içki ve kahvelerini yudumlayarak lüks uçak ve helikopterlerine bindiler ve Antalya Belek'e geldiler. Savaş artık dursun diye konuşmak üzere, ısıtmalı deri koltuklu zırhlı arabalarına binerek binlerce polisin görevlendirildiği karayolu ile otel ve kongre merkezlerine transfer edildiler.
Artık daha fazla insan savaşta ölmesin diye...
Orta seviye ziyaretçiler yerleştikleri birinci sınıf otellerin onlarca metrelik ışıl ışıl açık büfeleri önünde yemeklerini seçip aldılar ve üst seviye ziyaretçiler ise seksi hanımefendilerin servis yaptığı özel yemek odalarına alınıp ağzına çeşitli şeyler tıkıştırılarak acaip şekillere sokulmuş pişmiş hayvanlardan muazzam sunumlarla karşılandılar.
Neyse ki sonunda sıra, artık daha fazla insan ölmesin ve bu savaş dursun diye yapılacak olan toplantılara gelmişti...
Zeminleri birinci sınıf mermer kaplı fuayelerde üzerleri onlarca çeşit ikramlıklarla donatılmış bistro masaların etrafı katılımcılarca çoktan sarılmıştı. Bir ilçenin enerji ihtiyacını karşılayacak kadar enerji bu fuaye ve salonları aydınlatıp ısıtmaya uğraşırken Ukrayna'nın nükleer santralinin hayati bir noktasını az önce bir füze ıskalamıştı. Sadece bölge halkı değil, pek çok ülke panik içindeydi.
Daha iki hafta önce, mis gibi kek kokan sıcak yuvasından, güzel karısı ve 2 yaşındaki prensesinden göz yaşlarıyla ayrılan eli kanlı bir Rus askeri, az önce hamile ve masum bir Ukraynalı'yı öldürdüğünün hiç farkında olmayacaktı. O sırada Antalya Belek'te bilmem kaçıncı tur görüşmeler bitmişti ve dinlemek ya da konuşmaktan yorulan bürokratların bir kısmı VIP masaj odalarına, bir kısmı da sevgilileriyle odalarına çekildiler ve önceden ısınmış yataklarına girdiler... Tam da bu sırada, Ukrayna'nın sıradan bir metro istasyonunda tek kişilik çadırlarında kalan Kateryna, üç gündür korkudan kekelemeye başlamış kızı Marta'nın üstünü örtüyordu. Sıcaklık yerin altında bile -5 dereceydi.
Belki yarın ateşkese varılırdı...
Artık savaşta daha fazla insan ölmesin diye devam eden toplantılar bugün dördüncü günündeydi. Oda kapısı çalındı... Ve adını bilmediğim bir bakanın sabah kahvaltısı yatağına geldi. Öyle ya, VIP bir şahsiyet ve kimbilir hangi büyük ülkenin devlet adamıydı. Pastırmalı yumurtasını ve Türkiye'nin en pahalı balını yerken "şu konfor ve saygınlık da ne güzel nimet ama" diye böbürlenerek içinden geçirdi. O sırada Kateryna, dün akşamdan pet bardağında arttırdığı çorbaya azıcık sıcak su bulup karıştırmıştı ve Marta'yı yediriyordu. Bakan duştan çıkmış, parfümünü sıkıp kravatını bağlamıştı ve B3 kongre salonuna doğru yola koyulmuştu.
Her şey bir an önce savaş dursun diye...
Emre Güney
14 Mart 2022
Vicdandan daha büyük insaniyet ve adalet sağlayıcı bir mekanizma daha yoktur. Yeri geldiğinde aynı vicdan zalimlerin de en ızdıraplı sınavı olacak! Dünya cennetti, insan cehennemi getirdi!
Evet, yanlış duymadınız...
Son 2 yılımız Corona virüs ve varyantları ile, testler ve aşılarla gündemi meşgul etti malum... Kaldı ki daha bunu atlatmadan, ağzından asla hayırlı bir şey çıkmamış Fill Hates Amca'mız insanlığı daha ciddi şekilde tehdit edecek yeni salgınlar ve virüslere karşı uyarıyor...
Boğazınızda bir şeyler olduğunu farkediyorsunuz...
Bünyeye bağlı olarak bir gribin nezle ya da öksürüğe çevirmesi bile 3-4 gün alabiliyor. Bazen eklem ağrıları ve halsizlikler bu ilk günlere eşlik ediyor ve bir gribin çözülme öncesi en zor zamanları burada geçiyor. Ardından tıkanık bir süreç gelebiliyor. Eğer şanslıysanız ferah bir sinüs, geniş nefes yolları ve yan ürünleri 👃😪 kolay atma becerisine sahipseniz bile toplam süreç 1 hafta ila 10 gün zaman alabiliyor. Eğer altyapısı sağlam, güçlü bir bünyeye sahipseniz bu yöntemler ile gribin vücudu tam olarak etkilemesine fırsat bile vermeden 1 gece ya da 2 gün gibi bir sürede ağrısız, öksürüksüz, halsizlik ve nezlesiz olarak viral bir hastalıktan kurtulabilirsiniz.
Başlangıç için sözlü tarfilerimin yanısıra yukarıdaki animasyonlu görselleri de ilham olarak kullanabilirsiniz. Onları nasıl kullanacağınız sizin yaratıcılığınıza kalmış.
Önleyici tedaviler, bağışıklık sistemini güçlü tutma ve sürekli destek kuvvet için de her gün hatırlayıp canlandıracağınız, tüm bedeninizi çevrenizde dönen bir yıldız tetrahedron içerisinde hayal etmeyi adet haline getirebilirsiniz.
Öncelikle anlamalı ve öyle de hissetmelisiniz. Bilmelisiniz. Etten, aciz birer beden değiliz. Bizler "ışık bedeniz!"
Virüslerle ilişkileriniz şimdi nasıl? Tecrübelerinizi yazarsanız sevinirim.
Sağlık ve neşe dolu günler!
Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ
![]() |
Görsel: Franz Bachinger |
"Gitme, burada kal, beni de götür" diye sana değmeye, seni tutmaya çalışan, ikna edici sözler fısıldayarak beynini uyuşturan binlerce soğuk el... Yanında arkadaş, rehber yok, teselli ve nasihat yok. Çıkana kadar iletişim yok, ışık yok, alet yok, araç yok. Ve bu yol tek başına yürünecek.
Bugüne kadar maneviyat namına ne yaptınsa yanına kâr, ateşine har, o kaldı. Tek yoldaşın, tek rehberin, içindeki o ateş, çekirdeğindeki o ışık. Güvenebileceğin ya da sığınabileceğin özünden başka hiçbir şey yok.
Eller tünelde bırakılacak. Yürünecek bu yol; yürünecek son yol...
Emre Güney
02.12.2021
Şu sürekli tartışa durduğumuz ve bazılarımızın korktuğu, sakındığı, Devletlerin bile üzerindeki zalim güçler dahi olsun, her ne kadar ilgimizi çekip bizi meşgul etseler, dilimize dolansalar da sadece bir şeyleri yönettiklerini sanıyorlar. Ancak onlar da bir tuvale dokunan ─belki az daha koyu renkli─ birer fırça darbesinden başka şey değiller ve tuval ya da fırça olmadıkları gibi, belki ancak o fırçanın ucuna bulaştırılmış ufak bir zerre boya olabilirler.
Şükür ki şu birkaç saniyelik değerli vaktimizi Anadolu'da geçirmeye layık görülmüşüz ve şu karmaşık ama değerli zamana şahit olmuşuz. Dünya'daki hiçbir zenginliğin üzerini örtüp büyüleyemeyeceği kudreti görene, gördürene, merak edene ve arayana şükürler ve selamlar olsun.
Emre Güney
02/03/2021
![]() |
. |
Aslında Yunus Emre'nin, Şems'in, Mevlana'nın, Maharaj'ın, Eckhart Tolle'ün, Gurdjieff'in, Krishnamurti'nin, Papaji'nin ve adını atladığım nice değerli ve ölümsüz üstâdın anlatmaya çalıştığı şeyden farklı bir şey anlatmıyorum. Sadece bu derin ve sözcüklerle tarifi çok zor şeye günlük olaylar, duygular ve kavramlarla farklı bir berraklık, canlılık ve anlaşılırlık getirmeye çalışıyorum. Umarım bir şeyleri harekete geçirmeyi başarmışımdır.
Emre Güney
Aralık 2020
"Her canlının içinde bir yaşam merkezi vardır, o büyüyüp güneşe dönüşebilir. Dirilenlerin kalbinde, Işık ve Kelam ile uyarılan ilahi güç, aklı aydınlatan bir Güneş'e dönüşür."
"Yersel güneş görünmez Göksel Güneş'in imgesi ve yansımasıdır; birincisi ruh aleminde, ikincisi maddi alemde mevcuttur, fakat ikincisi gücünü birincisinden alır."
Franz Hartman / Gül Haçlıların Gizli Sembolleri
![]() |
Corona'yı fırsata çevir ve bugün yeniden doğ! |
![]() |
😁 |
Copyright © 2008-2019 #YDI Emre Güney sunar | Türkiye'nin en samimi uyanış portalı Yeni Dünya için İpuçları.