Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Güçlü bilgisayarın mı var? Dururken kripto para kazansın. Hemen bir madencilik hesabı aç!

Bölüm IV ─ Hamdım, piştim, yandım

By | Leave a Comment

Hamdım, piştim, yandım

Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4

hamdım piştim yandım

Yıllar önce, daha hiç kendi gerçekliğimi bilmek için her şeyi bırakacağımı hayal dahi edemeyeceğim bir vakitte, tek bir an kendime hükmedemediğimi ve devasal cesaretimi fark etmiş ve dehşete düşmüştüm. Ve çok içten bir cümle haykırmıştım hiç düşünmeden; beni, kendime bırakma!!! Tek bir anlık hakiki iç görü neticesinde gelen bir haykırış. Ama kime karşı? Hiçbir fikrim yoktu.

Tabi ki ağzımdan çıkanın devasallığını bilmiyordum. Elbette gerçekleşeceğini de! Özüm beni kendime bırakmadı! Biraz sert gördü işini, ama karakterim için de başka türlüsü olamazdı sanırım. Hakikat cesaret ister, çünkü tüm dünya, tüm bilinenleri yerle bir eder. Cesaretim tamdır, kendim dediğim uyduruk versiyon zaten yerle bir edilmişti.

E öyleyse devam...
Bir hafta ara verip yine aynı saatte yüksek doz içtim ayahuasca anayı. Beklentim yok, ama merak ediyorum sırada ne var diye. E başıma her şey meraktan geldi zaten 🤓


İlk saat vücudumda devasal devinimini yaşıyorum, sigara bile içemiyorum, öyle deviniyor içim. İç organlarım resmen havada uçuşuyor. Sigara içemiyorsam durum çok vahim demektir. Kesinlikle oturabilecek durumda değilim, çaresizce uzanıyor yine ve tekrar ne bok yemeye bunu içtim diye kızıyorum kendime. Yarım saat daha böyle kıvrandıktan sonra kişisel hayatımda yakından tanıdığım arkadaşımı görüyorum, ama beden görüşü değil. Ruhunun mevcudiyeti demem daha uygun sanırım.

O'nun bende yok oluşunu görüyorum!!! Ah sen de boku yedin diyorum!!! Sen de bittin!!! Seni piç, şimdi anlıyorum her şeyi. 😱 Ve aşk'ın bilişi geliyor!!! Ah aşk!!! Biliyorum artık.. Nasılı yok, sadece biliyorum!!! Biliyorum!!! Artık o yok, ben yok!!! Aynıyız, tekiz!!! Bende yok oldu 😱

Dünya düzleminde bir insana bunu nasıl dersiniz? Diyemezsiniz!!! Ama ruhu biliyor, hem de çok iyi biliyor!!! Kendisi hala durumu bilmediğimi sanıyor 🤓 Kelimelerle bunları aktarmak kesinlikle imkansız, ama kelimelere gücü veren ardındaki gerçekliğin ta kendisi. Bu aktarım da tam mevcudiyetimde gerçekleşiyor!!!

Bu yüzden Zihni'n ötesinde kalp her sözümü anlar. Ve ikinci biliş geldi!!! Anka kuşu sembolünün bilişi 😱 Ah içim boşalıyor, kusmaya başlıyorum, kusuyorum, kusuyorum... Birazdan başıma geleceğin ayak seslerinin sarsıntısını yaşıyorum...

Tekrar uzanıyorum, sigara yakıyorum, sigarayı içemeden söndürmek zorunda kalıyorum, çünkü yanıyorum 😫 Resmen düşünce fırtınası kopuyor, saçma sapan binlerce düşünce fırtına gibi esiyor mevcudiyetimde. Kaya gibi sarsılmaz mevcudiyetimle izliyorum hepsini. Sarsılmaz olan ben, içimdeki sarsıntıyı izliyorum! Düşünce fırtınası hiç durmadan esiyor içimde ve yanıyorum 😫 Yanıyorum!

Tüm düşüncelerin, labirentin ta kendisi olduğu açıkça farkındalığıma sunuluyor!!! Bedenim yanıyor, organlarım yanıyor, ateşi cayır cayır görüyor, yaşıyor ve yanıyorum!!! Yanıyorum 😫Hava buz gibi, pencere sonuna kadar açık, yanıyorum 😫 Ateşin içindeyim, yanıyorum!

Cayır cayır Ateş'in içindeyim, ateşin çatırtı sesini bile duyuyor, yanıyorum! Saate bakıyorum 1.12, Allah kahretsin, vakit geçmiyor, yanıyorum 😫 Öldür beni, yanıyorum 😫 Haykırıyorum , öldür beniii, yanıyorum 😫 Tüm gece yandım, yandım, yandım... cayır cayır yandım...

Saate bakıyorum, saat 1:00 hala, 1 dakika binlerce yıl gibi, geçmek bilmiyor. Boku yedim, yanıyorum 😫Çaresizliğin dibindeyim, hiç kimse yardım edemez bana, yanıyorum. 😫

Saate bakıyorum, 1:03. Nasıl sabah olacak 😫 Nasıl yorgun, bitik halde olduğumu hiç bir cümle tarif edemez. Ayağa bile kalkamıyorum!


Sabah formülü veren arkadaşıma dedim, yahu ben tüm gece yandım? 😫 "Biliyorsun ego yanıyor, bırak yansın" dedi. Evet biliyorum 😔 Bir hafta dinlendim ve tekrar yüksek dozu içtim. Nasıl içtim öyle bir geceden sonra? Valla benim de aklım almıyor, ama içtim. Tek bir an hayal et; ateşin içinde tüm varlığınla yanıyorsun!!!

Tipolojiye göre (davranış bilimleri) tinsel (ruhsal) ve mekansal (görsel) zekam ve beynimin alın lobu çok gelişmiş imiş. Kesinlikle Türkiye gibi bir ülkede bu zihin yapısı ile yaşamak zulmün zulmü. Ethem Kocabaş çıkarmıştı zihin haritamı. O vakit "bu ülkede yaşayamazsın, Türkiye'de binde 1 bu zihin yapısındadır, gelişmiş ülkelerde yüzde 1. Japonya gibi ülkelere git, oralarda yaşa" diye önermişti.

Tabii benim zihin sondaja başlamıştı; neden Türkiye'de doğdum öyleyse? Bu zihinle burada ne işim var? Ne halt etmeye buradayım anasını satayım? E böyle yaşayamıyorum. Tüm saçmalıkları, soytarılıkları açıkça görüyorum, sezgilerim zaten tavan. Yaşayamıyorum ki! Ne halt edeceğim? Kümesteki Kartal'ın durumu gibi halim. Artık kümeste tavuk gibi yaşayamam. Uçmaktan başka çarem yok ki!

musa-firavun-kızıldeniz
Musa-Kızıldeniz canlandırması

Musa'yı her zerremle anlıyorum. Önümde Kızıldeniz, arkamda Firavun.. Ne edeceğim böyle? Firavuna (ego) sırtımı dönmüşüm, Kızıldeniz ya yarılacak, ya yarılacak. Başka çarem yok ki! E böylece, aklım almasa da ruhumun gücü ile devam ediyorum.

Veee, yine ateşin içindeyim. Yanıyorum, yanıyorum, çaresizce yanıyorum. Maddesel ateşin içinde yansaydım, bir kaç dakika içinde bilincimi kaybeder yırtardım. Bunda öyle değil ki!!!

Tamamen bilinçli şekilde sabaha kadar cayır cayır yandım, yandım! Sabaha kadar! Vücudumun ve Zihni'min çektiği acıyı hiç kimse hayal edemez! Meditasyonda da (sadece sessizlik; teknik falan yok) uzunca süredir yanıyordum. Ama ayahuasca da yüzlerce katı gerçekleşti.

Nereden bilirdim, Rumi'nin; "hamdım, piştim, yandım" sözünü bizzat yaşayacağımı. 😫 Nereden bilebilirdim, gerçekten yanacağımı! Nasıl durabilirim artık, duramam ki, devam...

Bir hafta dinlendim, tekrar içtim, hem de daha yüksek doz! Artık bilerek ve isteyerek ateşe giriyorum. Çünkü EGO'yu ve dünyasını kesinlikle istemiyorum. Değil yanmayı ─bedenin ölümünü, her şeyi göze alıyorum, her şeyi.

Kızıldeniz yarılacak, ne gerekiyorsa olsun, bitti! Yine ve tabi ki yanıyorum 😫😫😫 Ve şunları söylüyorum yanarken; yak, hiçbir şey bırakma, her şeyi yak... Geriye hiçbir şey kalmasın, yak!
Ben artık geri dönemem. Toz zerresi kadar bile sahtelik istemiyorum, hepsini yak! Razıyım, yak! Külleri bile kalmasın, yak! Sadece gerçek kalsın, kalan her şeyi yak! Ve bu sözler, bilincimin derinliklerinden çıkıyor. Tüm sahtelikler girişte fırlatılıp atılıyor zaten. O esnada öyle entellektüel bilişler, istekler, nameler falan işlemiyor.


Ahh kalbim ateşler içinde yanıyor! Kalbim yanıyor. 😱😫 Kalp nasıl yanar? Yanıyormuş 😫
Saatlerce yandım, saatlerce kalbim yandı, saatlerce!


Sabaha karşı küller savrulmaya başladı, hava buz gibi, rüzgar esiyor pencereden sertçe, ama benim kalbim kül oldu, her yere küller savruluyor! Pencereden esen rüzgar külleri savuruyor, yandım, kül oldum, rüzgar savuruyor küllerimi! Küllerin kokusu bile çok keskin geliyor. Küllerim savruluyor ve tüm yanışı, kül oluşu tamamen bilinçli yaşadım! Sabah küllerin içinde ölesiye yorgun, dingin ve sessizim...

Yorgunluktan sızdım öylece...

Çiğdem Gürler
05 Temmuz 2019

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

0 yorum: