Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Yıl 2722. Vizyonu genişlet, bilinci hazırla.

By | 6 comments
Bu kokuşmuş düzene, yüzeysel, uyuşturucu, sığ meşgaleler ve sorunlarla dolu yaşama tutkuyla bağlanmış olabilirsiniz. Gelecekten korkuyor olabilirsiniz. Çünkü geçmiş ve şimdi alıştığınızdır. Geçmiş ve şimdi bildiğiniz ve gördüğünüzdür. Bilmediğiniz ve alışmadığınızla devam etmeyi değil 10 binlerce yıldır anlatılan, öğretilen ve yaşananlarla devam etmeyi tercih edersiniz. Tarihi tekerrür ettirmeye, toz ve kavga gürültüye alıştınız. Sırtlarınızda faturalar, kartlar ve kredilerle yaşamaya, çocuklarınızn hayatını 5 para etmez eğitimle 20 yıl yakmaya alışıksınız. İnsanoğlu trajediyi çok sever. Keder ve çaresizlik bağımlısıdır insan. Böylece takıldığı her noktada, eksik kaldığı her kişi ve göreve karşı sunabileceği bir nedeni, bir savunması vardır. Neden bu kadar zor, neden bu kadar karışık olmak zorunda olduğunu hiç düşünmediniz. Hayat ya işte. Zor olmalı, ekmek aslanın ağzında, borç yiğidin kamçısıdır falan. "Modern kölelerin tesellisi."

Yahu Dünya'nın bir zamanlar düz olduğunu sanan ve bunu dine bağlı bir tutuculukla ölesiye savunan bir süreçten geliyoruz. Düz Dünya anlayışından avucumuzun içine sığan tüm dünya
ile iletişim kurabilen akıllı telefonlara kadar geldik. Şimdi o telefon ekranlarından yuvarlak Dünya'yı uydudan canlı izleyebiliyoruz. Kaç senede oldu bunlar? Daha dedemin yetişkinliğinde O ilçedeki tek televizyonun sahibiydi. Kaç sene oldu?

Teknolojide sınır var mı? Daha Dünya'nın biçiminin sorgulandığı 1400'lerde bir insana cep telefonunu, ya da gece görüş dürbününü, mikrodalgayı, kuantum fiziğini nasıl anlatırsınız? Şu anki teknoloji ya da şehirlerinizle o anda var olsanız sizi hangi gözle görürlerdi? Tanrısal varlıklar? Uzaylılar? Melekler? Büyü ya da rüya?

Hayır dostlar, konuyu saptırmadım. Size aradaki ölçeği gösteriyorum. Şimdi elimize bir cetvel ya da çıta alalım. Bir ucunu 1500'lü yıllara, bir ucunu da 2011'e koyalım. Aradaki kültürel, sosyo-ekonomik, teknolojik ya da bilinçsel değişime, tüm olup bitene bakın. Şimdi cetveli kaldırın ve bu defa 1500'lü yıllarda olan ucunu 2011'e koyun. Diğer uç artık 2722 yılında dostum! Tanrım! Bilimkurgu filmlerinde bile böyle bir tarih görmedik değil mi? Teknolojik gelişim artışının bir de ivmeli artış olduğunu düşünürsek... Peki ya diğer gezegenler? Başka yıldız sistemleri? Yola bizden 1000 ya da milyonlarca yıl önce çıkanlar. Kendini yemeyip, teknoloji ve bilgiyi kötüye kullanmayıp, köle toplum senaryosuyla değil de insan gibi yaşayan medeniyetler? Yıkılıp, yok olup sıfırdan başlamadan "medeni" sözcüğüne yakışır ilerleyen toplumlar? Sözde demokrasi yalanı ve hiyerarşiyle, para sistemiyle değil, sevgi, birlik ve bütünlükle, paylaşım ve ırkına adanmışlıkla süren yaşamlar?

Bu batağın içinde, gerçek potansiyelinin ve hakettiği yaşam standardının belki 1000'de biri ile ızdırap içinde yaşayan, ana, baba, kardeşlerimiz, dostlarımız. Bunu görmek zor mu? Geleceği görmek, dünyadan fazlasını farkında olmak ve daha yüce bir varoluşu öngörmek saçma mı? Çok basit bir akıl/mantık yürütme ile gerçeği ve potansiyelleri görmek mümkün. Bunları bizim gibilere anlatmıyorum. Biz çoktan bir parçamız tüm evrene açılmış ileri bir medeniyette yaşayanlarız.
Evet Dünya yuvarlak, ama o söylem de yetersiz.
Uyarıyorum. Çok fazla bilgi ve hayal edemeyeceğiniz manzaralara hazırlanın. Gördüğünüz renkler bile değişecek. Duyduğunuz sesler değişecek. Bir nevi madde ile ruhun evliliğine tanık olacağız. Madde ile daha etkin etkileşime hazırlanın. Telepati, telekinezi  ve kolay astral seyahate hazırlanın. Bildiğiniz hiçbir teknolojiye benzemeyen, bildiğiniz enerji kaynaklarını kullanmadan ve hiçbir şirket, kurum, devlet ya da herhangi bir tür yönetimin çıkarıyla bağlantılı olmayan, nefes almak kadar karşılıksız ve özgür kullanabileceğiniz cihazlara hazır olun. Artık hayatınızı kolaylaştırmak için, gereksinimleriniz için bir yandan Dünya'yı kirletmek, başka bir şeyi tüketmek, başka bir madde ya da canlıyı hor görmek zorunda olmayacaksınız.

Hazırlanın. Hazır olmayan bir ruhta hiçbir bilgi karşılık bulmaz. Bilgi ve teknoloji ancak ve ancak "OL"MUŞ ruhla desteklenirse tüm Dünya'da eşit bolluk, coşku ve sevinçle, insanlığa adanmış hayatlar yaşanır. Bu, (sıkı durun) cenneti yaratır. Paraya adanmış, her gün tekrar eden sıkıcı ve sığ işler yerine sevince, insanlığa ve yaratıcılığa adanmış hayatları tercih etmez misiniz?

Şimdi tam da bu yazı üstüne alttaki videoyu izlemenizi öneriyorum. Her şey yerli yerine daha iyi oturacak. Açılışı David Lynch yapıyor. İ z l i y o r u z . . .

─ Yanılsamaların Matrisi ─


Bu arada siz sormadan ben söyleyeyim.
- Hayır 2722 yılı gelecekle ilgili tarihsel bir tahmin değildir. Benim bahsettiklerim birkaç yıl içinde şeklini alacak gelişmelerdir. Yıl ve gelişmişlik farkını anlatırken baz aldığımız dönem günümüze eklendiğinde bizi 2722 tarihine götürmüştür. Hepsi bu. :o)

Bir'likte iyi yolculuklar...
Sevgilerimle!



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

6 yorum:

  1. Ruhuna sağlık, kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Acaba biz Galaktik Federasyon ile ne zaman buluşacağız?

    YanıtlaSil
  3. Bazı kaynaklar bu sonbahar içinde, ya da 2012'den önce ilk temasın ve kitlesel inişlerin gerçekleşeceğini haber vermekte. Bu biraz "Büyük İfşaatler" isimli yazımdaki şartların gelişmesine de bağlıdır. Şu bir gerçek, bu şartların çoğu artık kendini göstermektedir. Ben kişisel tahminlerim doğrultusunda kasım ayı içinde bekliyorum. Ancak bu görünmeler ve ifşaat boyutunda olabilir, kitlesel inişler ise birkaç ay daha ilerde olabilir. Bir'likte iyi yolculuklar. :)

    YanıtlaSil
  4. Blogun coşku veriyor.Elinize,emeğinize sağlık.Videoda da güzel bilgiler var.Realiteyi,evreni,hayatlarımızı yaratan biziz.Bizi yönetenler bu sırrı biliyor ve biz de bilmediğimiz için de kontrol ediliyoruz.Realiteyi korku olarak aşılıyorlar bize.Realite de köleliğimiz doğuyor.

    YanıtlaSil
  5. Güzel açıklamışsınız. Yorumunuz ve takdiriniz için de teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Harika bir anlatım teşekkürler....

    YanıtlaSil