Blogumdaki kaynak belirtilmemiş tüm yazılar Emre Güney'e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Güncel

isa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
isa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ölüm Oyunu 💀 +18

Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 9 

 




Bilincin ötesinde (mutlak) sindirme sindirememe meselesi yok, ama öyle bir geceyi (Muhammed Bilinci) yaşamak hiçbir sözün tarifleyemeyeceği ölçülerde zihni-bedeni sarsıyor, parçalıyor !!! Ama ben (mutlak) zihin-beden değilim; sarsılmam, parçalanmam... Zihni'min tamamen farkındayım, sarsıntının, parçalanmanın, sindirme çabasının..

Sonsuz Cesaretim, korkusuzluğum, kim olduğumdandır. Mutlak olan benim, her ne oluyorsa bilinç içeriğinde oluyor; ben ise onun ötesiyim.

Devam...

2 gün vücudumu dinlendirdim, meali; yattım, istesemde kalkamıyordum, kendi seçimimle dinlenme olayı yok tabii ki 😁 3. Gün 12 Temmuz'da Ayahuasca'yı içmeye hazırım. Haydi bakalım, ötesinde ne var, görelim kızım, haydi 🤓

Bu iç görülerden sonra insanların normal dediği yaşamı yaşayabilir miyim? Hahahahah, elbette mümkün değil, devam kızım, devam... Ok yaydan çoktandır çıkmış, arkama bile bakmam, yürüüü. 😊 Başımdan inenin ve vücuduma olanın ne olduğunu da henüz bilmiyorum. Öğreneceğim öyle ya da böyle, yürü...

8:30 gibi içtim Ayahuasca Anayı. Zihnimde tonlarca soru var, elbette ilk saat hepsini alabora ediyor, tüm vücudumla birlikte. Fiziksel yaşattığının tarifi söz konusu bile değil, nevrimi döndürdü, içimi boşalttı, per perişan etti yine. 😁 Gülücüğe aldanmayın, o esnada kesinlikle gülmüyorum.

Görüşler açılıyor!!!

Derin suda yüzdüğümü görüyorum, hayırrr!!! O esnada aynen hem suyun içinde yüzen, hem izleyen, hem de her şeyin farkında olanım. O derinlikte kendime seslendim; seni işittim, seni duydum ve kendime söz veriyorum, seni çıkaracağım ordan diye, seni çıkaracağım.

Saçma sapan binlerce suçluluk düşüncesi yağmur gibi iniyorrr ve bu palavralara kanmam diye kesin ve güçlü şekilde meydan okuyorum, masumiyetimi ilan ediyorum. EGO'nun düşünce sistemini yemem daha, geç bunları, geeçç !!! Tüm geçmişi söküp atıyorum. Gelme bana bunlarla, gelme, yemezler !!!

İsa'ya seslendiğimi fark ediyorum ve neden İsa'ya kendimi yakın hissettiğimi sorguluyorum, neden İsa, neden İsa diye.

Üst karnımdan yukarı çekiliyorum dehşet hızla, çıkıyorum, çıkıyorum, çıkıyorummm; başka bir gezegendeyim, etrafımda varlıklar var, Ayahuasca'ya oyalama beni bunlarla diye sert şekilde fırça atıyorum. Aşağı indiriyor aynı hızla beni!!! Çok kızıyor söylenerek sigara yakıyorum. Beni saçma sapan şeylerle oyalıyorsun, ne yapacağım bunları, ne işime yarayacak diye kızıyorum, kızıyorum... Böylece Ayahuasca da Çiğdem'den nasibini alıyor mu? Tabi ki 😁

Oyalama beni he, görürsün sen! ...ve Ölüm Oyunu !!!

Başka birine, "Ardımdan gel" dedi. O da, "Bana izin ver, önce gidip babamı göme­yim" diye karşılık verdi. İsa, "Bı­rak ölüleri, kendi ölülerini gömsün­ler" dedi, "Sana gelince, git, Tanrı'nın Hükümranlığı'nı insanlara duyur." (İncil Luka 9:59-60)

Yaşam sandığımız Dünya hayatının ölümün ta kendisi olduğunun net, kesin görüşü. 😫
Allahhh kahretsin! 😫 Açıkça görüyorum, tüm ölüm kapanı önümde açılı, dehşet ötesi sarsıcı, şokun şokunun şokunu yaşıyorum. Herkes ölümden korkuyor ama zaten ölümün içindeler, zaten ölüler. 😫
Ayahuasca Ana durmuyor. 😫

Hem açıkça her şeyi görüyorum hem de yağmur gibi bilişler bilincime iniyor!!! Ölüm kendisi ile besleniyor. 😱 Sahte güvenlik zımbırtıları ölümün içinde tutuyor. 😱 Korkuyla bağlıyor kendine.

Tüm savunmalar, çabalar ölüm için!!! Ölüm, ölümle tehdit ediyor. 😫 Ölümün ihtiyaçları sonsuzzz, alıyor, alıyor doymuyor. 😫 Tüm hastalıklar, beden koruma şekilleri ölümün ölümle tehdit ve savunmaları... ve netice yine kendisi. 😫 Yaşadığını sanan insanlar makyaj yapıyor çürüyen bedenlerine, ölümü gizlemek için, elbette ölümün makyaja ihtiyacı var, elbette var!!!

Bencillik, aç gözlülük, korku, ayrılık, nefret ölümün savunmaları. 😫 İnsanlar yaşadığını sanan zombi gibi, dehşettt 😫

Zaten ölü olan daha kaç gez ölecek? İnsanlık kabirde, kabir hayatı yaşıyor. 😱 Allah kahretsin. 😫Yaşam sandıkları gerçekte kabir hayatı. Bilmiyorlar... Ölü olduklarını bilmiyorlar. 😫 Ölü insanlar yaşadıklarını sanıyor, üstüne ölmekten korkuyorlar. 😱 Zaten ölüyüz be, zaten ölüyüz. 😱 Bir parça güvenlik satın almak için ölüme hizmetkâr olmuşuz. 😱 Ölümde güvenlik mümkün değil, asla değil ! Mümkün değil ! Algıladığımız bu dünyada güvenlik mümküünnn değil!!!

Ahhh isa, ahhh, doğru söylüyormuşsun, ahhh. 😫

Dünyada tutunulan her şey ölüme bağlanan ağır zincirdir. 😱 
(Dünyada neye tutunduğunuza bakın; onlar sizin ölüm zincirleriniz!!!)

Tüm kalbinle dünyada her şeyini kaybet diye haykırıyorum, haykırıyorum kaybet diyeeee, çünkü gerçekte tek kayıp ölümün ta kendisi!!! Zaten ölü olan doğum, ölüm oyunu ile varlığını sürdürüyor 😱

Ölümün tüm karanlığı, tüm sahteliği açıkça görülmüştür!!! Ölüme verdiğim tüm güç kesilmiştir!!! Yaşamın pazarlığı, talepleri olmaz!! Ben TEHDİT edilemem!!! Yaşam Benim, tehdit edilemem!!! Elbette devasal güç ve heybetle çıkıyor bu sözler !!!

Tüm çaba ve mücadeleler ölüm için. Yaşamın çabası mücadelesi olmaz. Ölüm korunmaya ihtiyaç duyuyor. Yaşamın korunma ihtiyacı yoktur. Benim korunma ihtiyacım yok diye kesin ve güçle bildiriyorum!!!

Ölümün sonsuz açlığını tüm vücudumla yaşıyorum. 😫 Sonsuz hiç doymayan açlık. 😫 Ölümü ve ona ait her şeyi tüm varlığımdan söküp atıyorum ve tamamen insanlıktan attığımın da bilincindeyim.

Dehşet düzeyde esniyorum, esneyerek vücudumdan bir şeyler çıkıyor. 😱 Vücudum sarsılıyor, kıvranıyor, şoklardayım, vücudum öyle sarsılıyor kiii... 😱 Belimden sertçe yay gibi geriye çekilip bırakılıyorum. Alt çakralarım kafayı sıyırmış düzeyde çalışıyor. 😫 Hayretler içerisindeyim. 😱

Vücudum inanılmaz düzeyde titriyor, dehşetten şok geçiriyorum.😱 İçinden geçtiğim durumun devasallığının tamamen idrakındayım. Gözlerimden yaşlar akıyor!!! Lakin hissetmediğim tek şey korku! Korku hiç yok!

Ben tehdit edilemem diye onaylıyorum tekrar!!! Sahteliğin tarafımca görüldü, bitti artık! Belim tekrar sertçe yay gibi çekilip bırakılıyor ve bu dakikalarca sürüyorrrr. 😫 Bedenim kukla gibi. 😱

Yüzleştiğim ölüm oyunu için asla ağzımı açıp konuşamayacağımı dibime kadar hissediyor, konuşamam, konuşamam diye söyleniyorum dakikalarca!!! Vücudum şiddetli şekilde sarsılmaya devam ediyor, devasal düzeyde esniyorum. Yüzüm göz yaşlarımla ıslanıyor. Ağlamıyorum ama gözlerimden sel gibi yaşlar akıyor.

Saf farkındalık olduğumun tamamen farkındayım. Sabaha karşı ellerim tir tir titreyerek sigara yakıyorum, Zihni'm yaşadığının büyüklüğünü nasıl sindireceğini düşünüyor, vücudum esniyor, esniyor, esniyor ve sızıyor...

Çiğdem Gürler
Aralık 2019


İnsanlığın masumiyeti içimde tanınmıştır !

Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 5


bebek insanlık
Editörün zihninden masumiyet ve saflık 💖

 

Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 4
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 3 
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 2
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Bölüm 1
Çiğdem'in Yazı Dizisi ─ Giriş
Tanıtım Yazısı







Gezi Parkı'nın ayyaş çapulcularından biri de benim ☺ Zaten Gurdjieff ve Ouspensky öğretisi kitabı Taksim'deki bir sahafta bulmuştu beni. Kitabı okudukça inceden işliyordu içime.

"İnsan makinedir" der, Gurdjieff.

İnsan nasıl makine olur yahu? Öyleymiş! Kendini iyi gözlemleyen herkes bilir bunu. İnsan zavallıca kendini özgür zanneder, ama öyle değildir.  Gelen düşünce ve duygulara göre hareket eder. Duygular da zaten bedenin düşünceye tepkisidir. Peki hangi cehennemden geliyor bu düşünceler? Bunu düşünün...

Kafamıza gelen düşüncelere göre hareket ediyorsak, özgür iradeden bahsedemeyiz. Ve o düşünceleri de biz düşündük zannederiz. Bu derin mevzuya girmeyeceğim. Ayrı bir bölümde yazarım bunu. 


çiğdem'in dmt yazı dizisi
Gurdjieff
Geziden eve dönerken bir anda Gurdjieff'in sözünü tüm ruhumla idrak ettim. Ve o idrakle tüm insanlığın dehşet acısını tam o an yaşadım! Ağlıyorum! Yolda, eve yürürken ağlıyorum! Çelik gibi karakter olan Çiğdem için bu olağanüstü bir durum. Tüm insanlığın acısını biliyor, anlıyor, yaşıyor  ve ağlıyorum. 

Hem ağlıyor hem de hiç kimsenin asla suçlu olamayacağını kavrıyorum. Çünkü hiçbir şey bu haldeki insanın elinde değil, anlıyorum. Ağlamayı bastırmaya, durdurmaya çalışıyorum ama yapamıyorum. Ağlıyorum ve tüm insanlığa  inanılmaz şefkat-merhamet hissediyorum. Ve dehşete düşüyorum, kalbimdeki şefkatin büyüklüğünden. Bu şefkat-merhamet beni öldürür, bu büyüklüğü nasıl taşırım, nasıl yaşarım böyle diye ağlıyorum. Ağlayarak eve döndüm, evde ağladım, ağladım, sadece ağladım...

Vicdan, hep birlikte hissetmektir. Sahte vicdan kişilere ve inançlara göre değişir. Gerçek vicdan tüm insanlıkta aynıdır. İnsanlıkta yazık ki hakiki vicdan uykudadır. Bende hep uyanıktı. Şuur da hep birlikte düşünmektir. Artık şuurun da ışığı içeri girdi. O gün çok derinden biliyordum, artık eskisi gibi yaşayamayacağımı.

Tüm insanlığın uyanışı için önce ben uyanmak zorundayım. Kesilen ahkamların bir boka yaramadığını birinci elden biliyorum. Hepimiz için tamamen uyanmak zorundayım. Benim uyanışım tüm insanlığı yükseltecek tek olgu biliyorum. Kişisel kurtuluş istemiyorum, tüm insanlığın kurtuluşunu sevgiye yükselişini istiyorum.

Kalbimdeki şefkat o kadar büyük ki 1000 dünyaya yeter. Ve bunun asla kişisel olamayacağını da biliyorum. Çiğdem'i sonsuz kere aşan şefkat ve merhametin büyüklüğü artık sıradan, uyduruk, aptal hayatı yaşamama izin vermez, biliyorum. Toplumun normal dediği yaşamın artık benim için bittiğini biliyorum.

Bu süreçte bir sürü teklif aldım. Danışmanlık yapmam, kitap yazmam, seminerler vermem için. Hepsini reddettim. Yüzümü güneşe dönmüşüm, ne işim olur soytarılıklarla. Evet bunlar soytarılık, çünkü tamamı kişisel menfaate dayalı. Benim tam olarak reddettiğim zaten kişisel menfaat.  Gerekirse öleceğim, ama soytarılık yapmayacağım.

Hepimiz için idrak edeceğim, uyanacağım, yükseleceğim... Kalbime mühürlenen arzu budur... Hepimiz için geçeceğim kendimden, tek bir insanın bile geride kalmasını kesinlikle ve asla kabul etmeyeceğim. Tek bir insanın gözünün yaşlı kalmasına razı olmayacağım. Ve duamı tüm ruhumla, kalbimle edip; yürüyorum, hepimiz için...

Duam; tüm dünyayı sevginin kuşatması, gerçeğin hükümdarlığının gelmesidir, hepimiz için... Tüm yaşamım buna adanmıştır. Ölümden geçmişim, yanmışım, bedenim atom bombası gibi olmuş, ne yazar. Altına (hakikate) gözümü dikmişim, pehhh, gerisi tırı vırı, yürü...

Sonuna kadar gideceğim, her şeyi yakmışım zaten; sikerler, zaten geri dönemem yürü... 😊

Böylece 8. kez Ayahuasca Anayı içmeye hazırım. Hazırladım çayımı, vakit geldiğinde Ayahuasca Anayı kalbime koydum, sessiz kaldım sadece. Kalp atışlarım dehşet hızlanmaya başladı. Daha içmedim, sadece göğüs bölgemde tutuyorum. Şok oldum, çünkü içmeden vücudumla iletişime geçiyor 😱

O şokla içtim, sigaramı yaktım, muhtemel yanış için bekliyorum.

Yarım saat falan geçmeden vücudumda mevcudiyetini yaşamaya başladım. Vücudum uzayda yüzüyor, vücudumun içi dalgalanıyor, çok acayip fiziksel deneyim yaşıyorum. Tarifi mümkün değil!!! Ve bunu yaşarken "ulan diyorum, bunun için bile değdi be, çok acayip, çok hoş". Ve kesinlikle yanma yok artık...

Vaoovvv, muhteşem görüntüler geliyor, muhteşem!!! Görüntüleri de hem izliyor hem içinde deneyimliyorum. Kesinlikle tarifi mümkün olmayan görsel şov yaşıyorum. İzlemiyor, yaşıyorum !!! Mükemmel, mükemmel diye mırıldanıyorum. Çok güzel, mükemmel... Bilincimin derinliklerine iniyorum, ah mükemmel!



Ve o derinlikte söylediğim sözleri ve yakarışları hayretle dinliyorum: Yahu diyorum; "çok güzel, mükemmel, ama lütfen beni bunlarla oyalama. Benim oyalanma lüksüm yok! Evet bunlar muhteşem ve bunun için de teşekkür ederim, ama bunlar işime yaramaz. Ben hepimiz için bilmeye geldim, bunlarla oyalanamam! Ben her şeyi yaktım geldim, bilmek zorundayım, başka çarem yok. Tam şu an ölüme hazırım, öldür ama bilmeden gönderme, geldiğim gibi gönderme beni 😫 Beni boş gönderme! Bunlar mükemmel ama kimseyle paylaşamam, ben herkesle paylaşacağımı istiyorum, beni oyalama!!!

Mükemmel oluşları yaşamaya devam ediyorum. Renkler mükemmel, akış mükemmel, her şey mükemmel!!!

Kalkıyor ve sigara yakıyorum, söyleniyorum, bunlarla oyalanıyorsun seni aptal, evet muhteşem ama sabaha hiçbiri olmayacak ki! Ne işime yarayacak bunlar? Hiç... aptal !

Herhangi biri için muhteşem deneyim, ama benim için oyalanma, çünkü hedefe fena kilitliyim. Söylene söylene uzandım tekrar. Ve yine, tabi ki erken hüküm verdiğimi fena gözüme sokmaya başlıyor Ayahuasca Ana.

Tam 3 yaşımdaki bilincimi yaşıyorum 😱 Muazzam bir terkedilme hissi 😱 Annem o yaşta 1 yıl kadar babaannemle bırakmış beni. Ve o anki hislerimi aynen yaşıyorum, aynen!!! Kendi 3 yaşımdaki bilincim ve o anki bilincimle aynı anda mevcudum. 3 yaşındaki beni sevgiyle şefkatle sarıyorum. Ben burdayım, merak etme diye!!!

Annemin mevcudiyetini hissediyorum ve ağlamamaya başlıyorum, üzülme ben seni anlıyorum, sen gücün dahilinde her şeyi yaptın biliyorum. Üzülme ben seni çoktan bağışladım, üzülme ben seni çok iyi anlıyorum diye. Ağlıyorum, annemi teselli ediyorum, ağlıyorum. Kalbimden şefkat taşıyor annemi şefkatimle sarıp sarmalıyorum.

Ve bilişler yağmaya başlıyor!

Arkadaşım demişti ki; yanına 1 paket mendil al. 7. seramonide ihtiyacım olmadığı için yırttım sanmıştım, yırtamamışım. Eyvah, bu gece fena sulu geçecek!

3 yaşında yaşadığım o terkedilme hissi, tamamen tanrısallığımdan ayrılmamın temsîli. Tanrı'nın beni terk etti yanılsamasının sembolü. Kesin biliş... Derin derin nefesler alıyor, ağlıyorum. Kendimi bağışladığımı, şefkatle sarmalıdığımı kesin ve net anlıyor, yaşıyorum. Çünkü annem dediğim insan benim!!! Ahhh, o benim!! Ağlıyorum, ağlıyorum... O da benim... Derinden kendimi bağışlıyorum, herkesi bağışlıyorum, herkes benim! Aynı anda tüm bilinç seviyelerimi yaşıyorum! Her katmanı aynı anda yaşıyorum... Tüm insanlığı yaşıyorum, ağlıyorum!!!

çiğdem'in dmt yazı dizisi
Sri Nisargadatta Maharaj
Her insan benim bilincim, ağlıyorum! Her insan benim, ağlıyorum! Sonsuz şefkati yaşıyor, ağlıyorum... Maharaj, ah Maharaj O'nun şefkatini biliyorum, anlıyorum, yaşıyorum... O, her insanın kendi olduğunu biliyor, kendine şefkat, hoşgörü, anlayış gösteriyordu... Artık bizzat biliyorum. Ahhh Maharaj diye ağlıyorum, ağlıyorum.

Ayahuasca Ana tüm hızıyla devam ediyor...

Ahhh, Muhammed, Maharaj, İsâ;
Hepsi benden bana geldi, ah ben kendimden kendime vermeye geldim... Ahhh ağlıyorum...

Ah Maharaj diye ağlamaya devam ediyorum. Kalkıyorum, odamda Maharaj'ın asılı fotoğrafının önünde diz çöküp ağlıyorum. O'nun da ben olduğunun kesin bilişi ile ağlıyorum. Ahhh Maharaj diye hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağladım. Kalktım sigara yaktım, derin derin nefesler çekiyor ve yine ağlıyorum...

Tekrar uzandım, Işık'tan görüntüler gelmeye, yaşamaya başladım. Saf ışık!!!
Ağlıyorum, kibirden çok korkuyorum diye, çok korkuyorum.

Çok önemli bir yüzleşmenin ayak seslerini hissediyorum. Kaytarmaya çalışıyorum, ama nafile, kaytaramıyorum. Neredeyse 2 saat direndim yüzleşmemek için, 2 saat. Kibirden korkuyorum diye direniyorum... Ama Ayahuasca Ana bırakmıyor, inatla beni yüzleştirmeye zorluyor.

Işığı görüyor yaşıyor ve hissettiğim saflık ve masumiyetten hıçkırarak ağlıyorum!!! Ah çok masum, ah mükemmel, ah çokkk güzelim 😱 Bu Ben'im 😱 Tekrar ağlamaya başlıyorum; ben kendimi reddetmişim meğer, ah kendimi reddetmişim, ben çok güzelim ve ağlıyorum. Ah çok saf diye ağlıyorum. Hem ağlıyor hem de kalkıyorum, banyodan tuvalet kağıdı almak için, çünkü mendilim bitti.

Cennetin Krallığı içinizdedir. ─ İsa.


Cennetin krallığındayım!

İsa'nın mesih Tanrı Oğlu dediği ben'im, ağlıyorum... Ah çok güzelim, çok saf öyle saf ki, hiçbir şey bana dokunamaz, bu mümkün değil!!! İşte bu Benim, direndiğim gerçekliğim, Tanrı olan gerçek ben... 😱 Ve ışık olan benden bir söz işitiyorum; "ben vermeye geldim, benim hiçbir şeye ihtiyacım yok!"

Ağlıyorum, ağlıyorum, hıçkırarak ağlıyorum. Ve biliyorum, bu tanımanın o an her zihne gittiğini!!! Çünkü benim içimdeki ışıkla herkesin içindeki aynı... Tüm insanlığın masumiyeti içimde tanınmıştır... Dünyanın kurtulduğunu tam o an biliyorum... Çünkü Mesih - Rab, ya da ne diye adlandırılıyorsa işte artık içimde olduğunu, Ben olduğunu ve bu bilişin tüm insanlıkla paylaşıldığını biliyorum. Sadece biliyorum...


İsimsiz, şekilsiz saf ışık benim !

Hiçbir şeye ihtiyacım yok !

Çok derin huzurdayım !

Söylenecek söz yok artık...


Çiğdem Gürler
Temmuz 2019